Mahcup demokrat

19 Kasım 2021 Cuma

Adamın biri bir eski lamba bulmuş, meğerse sihirliymiş, tozunu almak için silerken içinden bir cin çıkmış ve malum soruyu sormuş:

- Dile benden ne dilersen!

Adam şaşkınlıkla yanıtlamış:

- Özür dilerim.

- Al sana bir mahcup demokrat daha, demiş cin, bugün de bahtımız bunlardan açıldı.

Şimdi adamın adının Kemal mi olduğunu sorduğunuzu duyar gibi oluyorum.

Evet, öykü Kemal Kılıçdaroğlu’nun, helalleşme çağrısı üzerine oluşmuştur.

Helalleşme çağrısı biraz da pişmanlık ve özür içerir. CHP Genel Başkanı’nın çağrısına görüşüne, aklına, yetkinliğine güvendiğim kişilerin çoğundan olumsuz tepki geldi. Geniş çapta katıldığım bu eleştirileri ayrıntılarıyla burada yinelemeyeceğim.

Kılıçdaroğlu’nun çağrısındaki büyük  uzlaşmanın kapısını açmayı amaçlayan iyi niyeti görmemek mümkün değil.

Ama cehenneme giden yolların iyi niyet taşlarıyla döşeli olduğunun sık tekrarlandığı siyasette, iyi niyetin tek başına yeterli olamayacağını da görmezden gelemeyiz. 

***

Her şeyden önce, Türkiye’de 1950’den bu yana geçen zaman diliminde, yani Cumhuriyet döneminin çoğunluğunda, CHP çok kısa sürelerle, o da koalisyonlarla iktidar olmuştur ancak. Yani helalleşme istemesi gerekenler, uzun süre iktidarda bulunmuş olan laikliğin ve aydınlanmacı Cumhuriyetin bilinçli ya da bilinçsiz karşıtlarıdır, CHP değil.

Ayrıca, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bizleri, çağrısının kendisi kadar endişelendiren, açıklamalarında da görülebileceği gibi, helallik istenmesi tasarlanan olayların çoğunun içerik ve nitelikleri çok tartışmalıdır. Bu konuda bir kavram birliğine henüz ulaşılamadığı için, kimin ne söylediğinin tam olarak anlaşılamayacağından, bu tür girişimler uzlaşma değil, yeni yeni uzlaşmazlık konuları doğuracaktır.

Türk siyasal yaşamının en büyük eksiklerinden biri hatta belki de birincisi, bir türlü kurumlar ve kavramlar alanında tanımlamalar konusunda bir görüş birliğine varılamamış olmasıdır.

Böyle bir ortamda, kavramların sınırları iyi belirlenmeden yapılacak girişimler, karşı tarafta çağrıyı yapanın kendi politikasının doğruluğundan emin olmadığı kanısını uyandıracağından, istenen sonucu vermeyecektir.

Yukarıda saydığımız, olumsuz etkenleri ortadan kaldırsanız dahi, Türkiye’nin çok kritik bir seçim ile yaşamsal önemde bir iktidar değişikliğinin eşiğinde bulunduğu şu sıralarda, helalleşme çağrısı zamanlama açısından da uygun görünmüyor.

Türkiye açısından yaşamsal önem taşıyan artık kaçınılmazlaşmış olan değişim sürecini zora sokan etkenlerden biri de yirmi yıldır Türkiye’nin önünü tıkamakta olan (Yıllardır, anlatılmaya çalışılan bu gerçeğin anlaşılması için ne yazık ki bir sürü musibetin yaşanmış olması gerekecekti) AKP’nin iktidardan gidememek  durumudur ki bu da seçimin sağlıklı bir ortamda yapılmasını güçleştirmektedir.

***

Bu durum, AKP’nin tasfiyesini yaşama geçirmeye çalışan geniş tabanlı demokrasi cephesinin oluşturulmasını ve güçlendirilmesini zorunlu kılmaktadır. Başarıya erişilebilmesi için bu cephenin canlılığını, yalnız son derecede uyanık olunması gereken seçime kadar değil, aynı zamanda yapılaşmanın geniş katılımı gerekli kılacağı seçim sonrası dönemi de kapsayacak seçim ertesine kadar da sağlıklı yürütülebilmesi gerekmektedir. Bu amaca giden yolun açılmasında, girişimin amiral gemisi konumunda olan CHP’nin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yerel seçimlerden beri sürekli yükselen grafiğiyle üstüne düşenleri yerine getirmek açısından çok başarılı bir performans sergilemektedir. Daha önümüzde yürünecek mihnetli bir yol, aşılacak çetin engeller var. Kılıçdaroğlu’na düşen, bu yolda şimdiye dek başarıyla yürüttüğü önderlik rolünü sürdürmesi ve aday belirlemede hiç gereği olmayan acul adımlar gibi yanlış hamlelerin önlenmesi yolundaki özenin tavsamasını engellemesidir.

Asıl yoğunlaşılması gereken nokta budur. Helalleşmek değil.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları