Neyin OlamayacağınıYaşayarak Görmek

13 Ekim 2011 Perşembe
\n

Eğitimde, bir şeyin olmayacağını söylemek kolay, ama etkisiz; bir şeyin olmayacağını söylemek yerine yaşatarak göstermek, güç ama etkili bir yöntemdir.

\n

İnsanlara olmaz!diye kafadan karşı çıkmak sevimsiz, itici bir tavırdır, tepki çeker.

\n

Onun yerine, neyin neden olmayacağını karşınızdakinin kendisinin görüp anlaması evladır.

\n

Kaldı ki, bir şeyin olmayacağını anlamak yetmez, aynı zamanda hangi nedenlerden olmayacağını da ortaya çıkarmak gerekir.

\n

Ayrıca, bir şeyin olmayacağını veya olmamasını savunuyorsanız, onun yerine neyin olabileceğini, olması gerektiğini de söylemeniz gerekir.

\n

Bunu yapmadanolmaz!diye kestirip atanlar hiç de sevimli olmayan istemezükçü durumuna düşülmesine neden olur ki, onunla da toplumdan destek bulmak mümkün değildir.

\n

CHP bu duruma çokça düştü. Sürekli demokrasi ister havasındaki AKP karşısında CHP uzun yıllar, özellikle de Deniz Baykalın genel başkanlığı döneminde istemezükçü bir görünümdeydi.

\n

O dönemdeki CHPnin asıl amacı bu değildi ama algı öyle oldu ve siyasette önemli olan da algıydı.

\n

***

\n

Örneğin, 12 Eylül 1980 rejiminin daha önce 15 kez değişmiş anayasasını bir kez daha değiştirmek için yapılan 12 Eylül 2010 referandumu sırasında, AKP yargı konusunda bir öneri getirdi. Bu öneri, askerlerin dayattığı çözümden daha geri, daha antidemokratikti. CHP buna haklı olarak karşı çıktı.

\n

Ama yargının yürütmenin daha da denetimine girmesi sonucunu doğuracak bu öneriye sadece hayır demekle yetindi; kendi önerisini ileri sürmedi.

\n

Oysa, yargı reformu gerekiyordu. AKPnin önerisi demokrasiye aykırıydı, ama durum olduğu gibi de kalamazdı, yeni bir düzenleme gerekliydi.

\n

AKP önerisine karşı çıkmakta haklı olan CHP, kendi çözümünü önermediğinden olumsuz bir tavır sergiler izlenimini uyandırıyordu.

\n

Bu gerçeği genel başkanlığının son günlerinde Deniz Baykala söylemeye teşebbüs ettiğimde, uyarıyı anlayacak ruh halinde olmadığını üzülerek gördüm.

\n

Şimdi,Sivil Anayasabaşlığı altında yeni bir oyun oynanıyor.

\n

Hemen söyleyelim, bir kez sivil anayasa deyişi bazı şeyleri gizlemeye yönelik. Asıl önemli olan, anayasanın sivil olmasından çok, demokratik olması. Kimi hallerde anayasa sivil, ama aynı zamanda askeriden daha az demokratik olabilir. Örnek, 12 Eylül 2010 değişikliği...

\n

***

\n

Bu arada, son seçimlerde yüzde 49 oy alarak bugünkü parlamentonun çoğunluğunu oluşturan AKPnin demokratik bir anayasa yapacak yapıda, dünya görüşünde ve niyette olduğunu hiç sanmıyorum.

\n

Peki, bu durumda ne yapmak gerek?

\n

Acaba doğru olan daha baştan, Senin amacın demokrasi değil, onun için hayır!demek mi?

\n

Yoksa,Biz demokratik her girişime hazırız, anayasanın demokrasiye uygun olması halinde destek veririz, bunun için uyulması gereken ilkeler şunlardırdeyip, kendi çağdaş anayasa ilkelerini ve önerilerini ortaya sermek daha mı doğru olur?

\n

Sanırım tartışmanın düğümlendiği nokta burasıdır.

\n

Olmazı mantıkla izah etmek mümkün olmuyor. Bazen de, neyin olmayacağının yaşanarak görülmesi gerekiyor.

\n

CHPyi bu yolu tuttuğu için eleştirmenin bir anlamı yok.

\n

Bu yol tutulurken uyanık olunması, AKPnin oyununun figüranı durumuna düşülmemesi konusunda uyarıda bulunmak haksız bir tavır değil.

\n

Ama oyuna düşmeyeceğim diye baştanistemezükçü görünmek de başka bir oyuna düşmek olmuyor mu? Bunu geçmişte yaşayarak gördük.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları