Önce bayraklar büyüdü

29 Haziran 2021 Salı

Rüzgârın ne yandan estiğini anlamak için salonun penceresinden Sınai Kalkınma Bankası’nın çatısındaki bayrağa bakarken bir tuhaflık olduğunu anlıyor ama ne olduğunu bir türlü çıkaramıyordum.

Sonunda kavradım. Bayrak değişmişti. Artık karşı kıyıda daha geniş bir alanın görüntüsünü kapattığına bakılırsa Üsküdar küçülmüş olamayacağına göre bayrak büyümüştü. Düşündükçe, bunun tekil bir olay olmadığını ne zamandır etrafta daha alımlı ve çalımlı salınan bayrakların çaktırmadan büyüdüğünü fark ettim. 

Bir süredir ülkede her alanda sorunlar, endişe verici nispette artınca birileri de etrafta çekili bayrakların yüzölçümlerini büyütmekteydi.

Perşembe günü Balbay ile birbirilerimizden habersiz olarak aynı konuda, aynı görüşleri, aynı sözcüklerle dile getirmemiz (uygar dünyada yasak olan bizde serbest, serbest olan ise yasak) çok hoşuma gitti.

***

Yine aynı günkü Cumhuriyet’te, yazılarına benim kadar sizin de ayrı bir yer verdiğinize emin olduğum Ergin Yıldızoğlu “baskıcı yasak toplumlarda iktidarlar zayıfladıkça baskının da arttığını” belirtiyordu.

Yıldızoğlu’nun satırlarını okurken baskının artması sürecinin bayrakların büyümesiyle başladığını düşündüm.

Şimdi artık geride kalmış olan o dönem, bayrakların sorunlara paralel olarak büyümesiyle başlamıştı. 

Bugün Türkiye’de egemen olan totaliter, yasakçı rejim, ceberuttur. Yapısı gereği, sorunlara karşı, sebep sonuç ilişkilerinin ışığında önlem almaz, yasak koyar. Böyle olunca da güçlüklerin üstesinden gelecek önlemleri alamadığından onlar karşısında kırılganlaşır ve bir kısırdöngü başlar: Sorunlar büyüdükçe yasaklar artar, yasaklar arttıkça hoşnutsuzluk büyür, giderek tepkiye dönüşür.

***

Yasaklar koymada ceberut olan rejim, bu yasaklar gerçeklerle bağdaşmadığı için sorunlar karşısında önlem almakta aciz kalır, cart curt etmekten öteye geçemez. Gerçeklerden ve toplumun geniş kesimlerinden, tabanından kopmuş olan ceberut yasakçı iktidar, gittikçe içine kapanır ve kendi sert çekirdeği tarafından kuşatılır. Dayatmalar ve zulüm artar, sorunlar büyüyerek yapısal hal alır, sorunlar yapısal felaketlere dönüşür, toplumda gittikçe büyüyen bir yırtılma meydana gelir.

Ceberut rejim salt ceberutluğu yüzünden sorunlar karşısında aciz kalıp cart curtlaşır, cart curtluğu belirginleştikçe de öfkeden ceberutluğu artar.

İşte, yasaklı toplumlarda cart curtluk diyalektiği dediğimiz olgu budur.

Bugün o son aşamaya gelmiş bulunuyoruz.

Ama ceberutluğun kendi cart curtçu aczini içinde barındırması olgusu, demokratik muhalefetin kollarını kavuşturarak bir köşeye çekilip, olayları izlemekle yetinmesini haklı göstermez.

Ceberut iktidarın ardından hangi aşamaya geçileceğini belirleyen ise demokratik muhalefettir.

Türkiye’de son aşamanın ardından ne geleceğini demokratik muhalefet belirleyecektir.

Ceberut - cart curt iktidarın sonuna geldiğinin bütün belirtileri görünüyor. Ama unutmayalım ki o kamuoyu yoklamalarında, demokratik muhalefete bağlanan doğrudan desteğin arttığını gösterir somut bir belirti yok.

Evet, ceberut yasakçı iktidarlar, kendi yapıları gereği içlerinde barındırdıkları cart curtluk özelliği dolayısıyla kendi sonlarını hazırlar. Ama demokratik alternatifler için edilgen biçimde beklemek yetmez.

Demokratik muhalefetin daha etkin olması gerek. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları