Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
‘Şeraitin’ kestiği parmak acıyor
Artık yılan hikâyesine dönüşen YSK’nin İstanbul seçimleriyle ilgili kararını beklerken, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bir konuşmasında çok bilinen şu deyişi kullandı:
- Şeriatın kestiği parmak acımaz.
Sayın Cumhurbaşkanı bu açıklamayı yaparken, eski Cumhuriyet çalışanı arkadaşlarımız, İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği ve istinafta kesinleşen karar gereği cezalarının kalan kısmını çekmek üzere Kandıra Cezaevi’ne başvuruyorlardı. Güray Öz, Hakan Kara, Musa Kart, Mustafa Kemal Güngör, Emre İper ve Önder Çelik haklarında verilen cezalar 5 yıldan az olduğu için temyiz hakkına sahip olmadıklarından cezalarının kalanını çekmek üzere hapishanenin yolunu tuttular.
Onlarla aynı durumda olduğu halde yattığı süre çarptırıldığı cezanın infazını karşıladığından Kadri Gürsel yeniden hapse girmekten kurtuldu.
Aynı davadan 6 yıl 3 ay ile 7 yıl 13 ay arasında ceza alan Akın Atalay, Murat Sabuncu, Ahmet Şık, Aydın Engin, Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya’nın dosyaları ise temyize gönderildi. Ve ortaya garip bir durum çıktı:
5 yıldan az hüküm giyenler, hapse giderlerken, 5 yıldan fazla ceza yiyenler, temyiz hakları olduğundan, şimdilik serbest durumdalar. Uzmanlar bu durumu “hukuk garabeti” olarak niteliyorlar. Savunmanlar, bu garabetin giderilmesi için başvuru yapıyorlar. Adalet Bakanı Gül de Anayasa Mahkemesi’nin 57. kuruluş yıldönümünde yaptığı konuşmada bu çarpıklığın giderilmesi için çalışmalar yapıldığını söyledi.
***
Yetkililerin bu yöndeki açıkmalarına karşın şimdiye dek bir şey yapılamadığı göz önünde bulundurulunca Adalet Bakanı’nın açıklamalarına ne kadar itibar etmek gerekir bilemeyeceğim ama görünen o ki bizzat Bakan bile durumdan rahatsızdır.
Kısacası bu kez “parmak acımıştır.”
Acımanın nedeni parmağın gerçekten şeriat (hukuk) tarafından değil de “şerait”(şartlar) tarafından kesilmiş olmasıdır.
Son dönemlerde Türkiye’de sık sık görüldüğü üzere, bir tasarrufun hukuki olması için, onun salt hukuk kuruluşlarından sadır olması yeterli değildir. Ama aynı zamanda hukuka uygun olması da zorunludur. Hukuki mercilerden sadır olması onun hukuki olması için zorunlu şartıdır, yeterli şart ise hukukun temel ilkelerine uygun olmasıdır.
Cumhuriyet davasının hiçbir aşamasında hukuk mercileri hukukun temel ilkelerine uymamışlardır.
Yargılanmaların tutuklu olarak yapılması hukuka aykırıydı.
Ama yargılamalar tutuksuz olarak yapılsaydı bile hukuka aykırılık açısından bir şey değişmeyecekti.
Çünkü 21. yüzyılda insanların gazetecilik yaptıkları için suçlanmalarının hukukta yeri yoktur.
***
Duruşmalar sırasında da bu değerli gazeteci arkadaşlarımızın, FETÖ’nün amaçlarına hizmet ettikleri gibi bir iddiayı ispatlayan herhangi bir delil sunulabilmiş değildir. İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği hüküm hiçbir delile dayanmamaktadır.
Söz konusu dava ispatlanmamış, soyut iddialardan öte bir şey çıkaramamıştır ortaya.
Bu durumda dava yalnız kimi hükümlülere temyiz hakkı tanınmamasıyla değil, aynı zamanda temelinden maluldur.
Parmak şeriat tarafından değil, şerait tarafından kesildiğinden kamuoyunun canını çok, ama çok acıtmaktadır.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Ankaralı Turgut hayatını kaybetti!
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği