Sonra kol kola çıkıp gittiler

Sonra kol kola çıkıp gittiler

18.06.2023 03:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sevgili,

Perşembe sabahı bir ara kendimi, geçmiş yazların en güzellerinden biri içinde, deniz kokusunun güneş kremi kokusuna, martıların seslerinin, sandalın ölü dalgalarla sallanması sırasında küreğin ıskarmoza sürtünmesiyle çıkan sese karıştığı zamanın bütün keyfini sürdüğüm bir anda suçüstü yakaladım.

Bir süredir içinde bulunduğum ve neye benzediğini tanımlayabilmekten, hangisine daha yakın olduğunu kestirmekten aciz olduğum, ocak-ağustos karışımı aydan çıkmış, şimdi yok olsa bile bir zamanlar gerçek olmuş sahici bir haziranı yaşıyor gibi hissetmeye başlamıştım.

Kendimi böyle suçüstü yakalayınca şaşırmıştım. Nasıl oluyordu da yalnızlığın, ıssızlığın buz gibi pençesinden, hayatın sorgulanmadan yaşandığı, hesabın geleceği anın henüz düşünülmediği bir zamana böylesine kolaylıkla kayabiliyordum?

Sonra yeni gelmiş olup, henüz açılmadan masanın üzerine atılan gazeteler çarptı gözüme. En üstte Cumhuriyet Kitap’ın kapağında kaygısız günlerimin garip yoldaşı Blaise Pascal duruyordu.

***

Ben Pascal’ı görmedim sanırken meğer göz ucuyla fark etmiştim ve o da beni, gidenlerin bir daha geri dönmeyeceklerinin hayatın en büyük gerçeği olduğunu artık anladığım bir dönemde alıp gerçek hayal dünyasına götürmüştü.

Yakından baktığın zaman okul yıllarında hayatımıza girmiş olan Pascal, Leonardo ile birlikte dâhilerin de dâhisi olarak nitelenebilir bir kişidir. Kitap ekindeki yazısında bak nasıl anlatıyor Pascal’ı Zeynel Kıran:

“Blaise Pascal 31 yaşına dek, bir dâhi, bir bilim insanı, bir düşünür, bir kuşkucu ve inançsız bir insandı. 6 yaşında parke taşlarının üzerine tebeşirle figürler çizerek geometriyi yeniden keşfetti. 7 yaşında Öklid olup çıktı. 12 yaşında akustik ile ilgilendi. 16 yaşında koniler üzerine bir kitap yazdı. 18 yaşında hesap makinesini icat etti. 20 yaşında zamanın büyük bilim insanları arasındaydı. Aradan geçen 400 yıla karşın Blaise Pascal hâlâ güncelliğini koruyor... O öyle bir dâhidir ki sadece inananlara değil hayatın gizemi konusunda kendisini sorgulayan herkese seslenir.”

***

Okulda ezberlediğim şu satırlarıyla Pascal evrenin görkemi karşısında insanın zayıflığını dile getirir: “İnsan bir sazdır. Doğanın en çelimsiz sazı. Ama düşünen bir saz. Onu ezmek için bütün âlemin bir araya gelmesi gerekmez; biraz çiğ, bir su damlacığı yeter onu öldürmeye. Ama evren onu ezdiğinde insan kendini ezenden daha da asil olacaktır; çünkü o öldüğünü ve doğanın kendini ezdiğini bilir; ama evren hiçbir şey bilmez.”

Pascal’ın insanın doğa karşısındaki umarsızlığını vurgulayan bu sözleri, aynı zamanda kendini ezen güç karşısındaki korkunç bir intikamdır da. Öyle ya o küçüçük saz parçası ezilip yok olurken yine de kendini ezen güçten üstündür. 

Çünkü o ezldiğini bilir, ezen ise hiçbir şeyi bilmez.

Bilmenin sağladığı üstünlükle evreni aşağılayan Pascal burada bu ezilmenin intikamını da üstünlüğünü gururla ortaya vurarak alıyor gibi görünmektedir.

Ama bu nafile bir intikamdır. Çünkü doğa bilmez ve anlamaz ki...

Pascal’ı ne zaman düşünürsem düşüneyim, aklıma hep hemşerim Şeyh Galip gelir. Şeyh Galip, Pascal’ın uzun uzun anlattıklarını bir dizede ne güzel dile getirmiştir:

“Bir şulesi var ki şem-i canın

Fanusuna sığmaz asumanın”

(Can mumunun öyle bir alevi var ki

Gökyüzünün fanusuna sığmaz)

Ben yine can mumunun asumanın fanusuna sığamayan o muhteşem alevi ile meşgulken Blaise Pascal, Galatalı şair dostu ile kol kola çıkıp gitmişti; beni çaresizliğim ve yalnızlığımla baş başa bırakarak...

Yazarın Son Yazıları

İyi insan (19 Mart 2024)

İyi insan

Devamını Oku
19.03.2024
Laiklik nedir?

Laiklik nedir?

Devamını Oku
06.03.2024
Yıldönümü

Yıldönümü

Devamını Oku
03.03.2024
Aslında biliyorlar

Aslında biliyorlar

Devamını Oku
01.03.2024
Vatan nöbeti

Vatan nöbeti

Devamını Oku
27.02.2024
Daha neler olacak?

Daha neler olacak?

Devamını Oku
25.02.2024
Ali Sirmen yazdı...

Türkiye hâlâ laik mi?

Devamını Oku
23.02.2024
Mutluluk mecburiyeti

Mutluluk mecburiyeti

Devamını Oku
20.02.2024
İşin özü

İşin özü

Devamını Oku
18.02.2024
Tehlikeli kavga

Tehlikeli kavga

Devamını Oku
13.02.2024
Kader mi?

Kader mi?

Devamını Oku
11.02.2024
Biat etmeyene hayat yok

Biat etmeyene hayat yok

Devamını Oku
09.02.2024
AKP yanıltıyor

AKP yanıltıyor

Devamını Oku
06.02.2024
Monşer

Monşer

Devamını Oku
04.02.2024
Neler olmaz ki?

Neler olmaz ki?

Devamını Oku
02.02.2024
Ne aceleniz var?

Ne aceleniz var?

Devamını Oku
30.01.2024
Bir ittifak nasıl kurulur?

Bir ittifak nasıl kurulur?

Devamını Oku
28.01.2024
Lütfedilen bir yaşam

Lütfedilen bir yaşam

Devamını Oku
27.01.2024
Ali Sirmen yazdı...

CHP-İsveç-NATO

Devamını Oku
26.01.2024
İyi insan (24 Ocak 2024)

İyi insan

Devamını Oku
24.01.2024
İflas budur işte

İflas budur işte

Devamını Oku
23.01.2024
Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Devamını Oku
21.01.2024
Sokak ve siyaset

Sokak ve siyaset

Devamını Oku
19.01.2024
Nasıl olacak?

Nasıl olacak?

Devamını Oku
16.01.2024
Zor günler

Zor günler

Devamını Oku
14.01.2024
Ali Sirmen yazdı

Türkiye’nin ekseni

Devamını Oku
12.01.2024
Yeni yerel yönetim

Yeni yerel yönetim

Devamını Oku
09.01.2024
Bir Kuvvacı dost

Bir Kuvvacı d

Devamını Oku
07.01.2024
Büyük çıkmaz

Büyük çıkmaz

Devamını Oku
06.01.2024
Din devleti

Din devleti

Devamını Oku
05.01.2024
Belliydi

Belliydi

Devamını Oku
02.01.2024
Aynı anıyı paylaşmak

Aynı anıyı paylaşmak

Devamını Oku
31.12.2023
Aynı vatanı paylaşmak

Aynı vatanı paylaşmak

Devamını Oku
29.12.2023
Durum

Durum

Devamını Oku
26.12.2023
‘Dostum Mozart’

‘Dostum Mozart’

Devamını Oku
24.12.2023
‘Anayasal kabahat!’

‘Anayasal kabahat!’

Devamını Oku
22.12.2023
Seçmenin tepkisi

Seçmenin tepkisi

Devamını Oku
19.12.2023
Bir garip patron

Bir garip patron

Devamını Oku
17.12.2023
Ali Sirmen yazdı...

‘Allah’ın gazabı’

Devamını Oku
15.12.2023
Hamas ve Kuvvacılar

Hamas ve Kuvvacılar

Devamını Oku
12.12.2023