Riyad’daki Galatasaray-Fenerbahçe Süper Kupa finali için “yanlış zaman-yanlış yer” yorumu yaptık dün.

Geçen ay içinde de “Laiklik karşıtı ülke” olmaları, Atatürk’e ve cumhuriyet rejimine mesafeli durmalarından doğabilecek krizler bağlamında TFF yönetimini yanlıştan dönmeleri konusunda yayıncılık etikleri içinde uyarmıştık.

Hatta TFF yönetiminin bir bölümü bize bu yüzden darıldı.

Peki ne oldu?

Suudi krallığı “Türk bayrağı ve İstiklal Marşı” dışında Atatürk, cumhuriyet, 100. yıl pankart, döviz, üzerinde Atatürk fotoğrafı bulunan tişörtlerine izin verilemeyeceğini duyurdu. Hatta Suudi yetkililerin soyunma odalarındaki forma dışı pankart ve tişörtlere el koyduğu söylendi.

Atatürkçülüğü tartışılmayacak kulüpler Galatasaray ve Fenerbahçe camiaları “Sahaya çıkmayız” haykırışında ısrar etti. Sonra da bazı önemli (!) isimler devreye girdi. Ama Atatürk kırmızı çizgi bizim ülkede. 

İşin kötüsü bu maçı petro-dolar ve marka değeri için Suudi Arabistan’a alanlar, finalin başlamasına dakikalar kala hâlâ otelde “Ne yapsak?” diye tartışıyorlardı. Yani markamız Suudi inadına takıldı. Aslında yapılacak belliydi Suudi Arabistan fikrine karşı duran Galatasaray ve Fenerbahçe’yi dinleyecekti TFF. 

Ne oldu dedik ya?

Aslında iyi de oldu Suudi inadına boyun eğmedik.