Galatasaray geçen hafta Bankalar Birliği’ne olan ve yıllık faizi milyonlarca doları bulan borcunu kapattı. Başkan Dursun Özbek, Divan Kurulu toplantısında, “Size verdiğim borçsuz G.Saray sözünü tutuyorum. An itibarıyla Bankalar Birliği’ne olan faiz giderleri dahil tüm borcumuzu kapattık. Türkiye’nin borçsuz tek kulübü G.Saray” dedi. Gerçekten güzel bir adım. Bu açıklama tam da Florya Metin Oktay Tesisleri arazisinin değerlendirilmesi bağlamında yapılan anlaşmaya denk geldi. Ancak G.Saray, Bankalar Birliği’ne olan borcunu sermaye artırımı ile kapattı. Yapılan ciddi hamleler sonrası, 27 milyar liralık kayıtlı sermaye tavanı içindeki 5.4 milyar liralık mevcut sermaye, 8.1 milyar lira artırılarak (yüzde 150 artışla) 13.5 milyar liraya çıkarılmıştı. Sermaye artırımıyla elde edilecek fonun yaklaşık yüzde 80’inin Bankalar Birliği ödemelerinde kullanılması söz konusu. Bir zamanlar Florya’daki Şenlik Market’e bile borçlu olan camia, nereden nereye geldi. Elbette bu başarının altında futbol takımının son yıllarda kazandığı şampiyonluklar ve kulübün taşınmazlarının değerlendirilmesi adımları var.
Biraz da camia, kulüp yönetimini başarılı olmaya zorluyor. Örneğin G.Saray’da sportif veya maddi başarısızlığın affı yok. Kulüp üyeleri, ilk seçimde faturayı kesiyor. Hatta genel kurula gerek kalmadan, “Yüksek İstişare Kurulu” görevini üstlenen Divan Kurulu’nda huzursuzluklar başlıyor. Meşale yakıldı mı, camia seçime gidiyor. Örneğin, Bankalar Birliği borçlarının ödenip transferlerin yapıldığı günlerdeki toplantıda Divan Başkanı Aykutalp Derkan dahil tüm üyeler, “Borcumuz sona erdi. Gönül ister ki yeni borçlanmalara izin vermeyecek bir yönetim modeli oluşturulsun” görüşünü Özbek’e iletti. Özbek, bu görüşleri eleştiri değil, öneri olarak kabul etti ve başıyla konuşmacıları onayladı.
Gelgelelim, G.Saray’ın şöyle bir özelliği var: Eski başkanlar ne denli kırgın ayrılırsa ayrılsın, yeni başkanla kol kola girebiliyor. Geçenlerde sosyal medyada bir fotoğraf karesi paylaşıldı; Alp Yalman, Faruk Süren, Ünal Aysal, Adnan Polat, Burak Elmas ve Dursun Özbek yan yanaydı. Evet, G.Saray iyi işler yapıyor. Sportif başarı (dolayısıyla para) gelirse çark sürer. Aslında bu çarkı çevirmekten başka şansları da yok; çünkü sadece Osimhen ve Sane’nin yıllık maaş kontratları, futbol takımının toplam maaş yükünün üçte birini oluşturuyor. Bu da demek oluyor ki, Dursun Özbek’in yönetimde gösterdiği başarının bir benzerini Okan Buruk 4. yılda sahada göstermek zorunda.