Adı, Süper Lig Kulüpler Birliği Vakfı.Örgüt yapısı, Süper Lig takımlarının başkan ve temsilcilerinden oluşuyor. Her kulüp başkanı, bu vakfın doğal üyesi. Bir de genel başkanları var.
İlk başkanı İlhan Cavcav’mış, sonra Cemal Aydın, Özhan Canaydın, Aziz Yıldırım,Yıldırım Demirören, Halil Ünal görev almış. Şimdilerde ise Başakşehirspor Kulübü Başkanı Göksel Gümüşdağ söz konusu topluluğun lideri. Gümüşdağ’ın, aynı zamanda İBB Başkan Yardımcısı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın aile yakını olduğunu da anımsatıp, vakıf senedinde ne yazdığına göz atalım: “...vakfın amacı, Türk futbolunu ve spor kulüplerini geliştirmek, Türkiye Futbol Liglerinin asli unsurları olan spor kulüpleri arasında dayanışmayı ve dostluğu sağlamak...”
Öncelikle, Sayın Gümüşdağ’ın Birlik Başkanı kimliği ile başta kendi kulübü olmak üzere diğer 17 ekibin menfaatine davrandığında şüphemiz yok olamaz; olmamalı. Ne var ki Sayın Başkan’ın geçen akşam NTV Spor’daki söylemleri, galiba bulunduğu makam, daha doğrusu vakıf senedi ile ters düşer nitelikteydi.
Çünkü, yaptığı açıklamalara bakarsak Gümüşdağ’ın şu anki öncelikli tercihi futbol naklen yayınına yıllık 500 milyon dolar ödemeyi taahhüt eden Katarlı beIN Sports’un Türkiye’deki kur artışından zarar görmemesini sağlamaktı. “Eski kur geçerli olacak” diyordu Gümüşdağ üstüne basa basa. “Yanlış mı duyuyorum, bu kur politikası Katarlılara yarar” derken, F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım da aynı noktaya takılmış olacak, prensiplerinin dışına çıkıp canlı yayına bağlandı ve dolar kurunun, sözleşme gününden önce, ilk el sıkışılan tarihteki rakama endekslenmesine tepki gösterdi. “Peki, dolar sözleşmenin asıl başlangıç tarihi olan 2017 Haziran’ında 4-5 lira olursa, zararımızı kim karşılayacak? Bu ihalede fesat varsa, hukuken hesabını sorarım” demekten de geri kalmayacaktı F.Bahçe Başkanı.
Eğri oturup, doğru konuşursak Gümüşdağ’ın, seviye kaybeden Türk futboluna orantısız yatırım yapan beIN Sports’u koruma içgüdüsü gayet doğal. Ancak, sabit kur, hatta anlaşma tarihinden bir hafta önceki rakam ısrarı garip! Hatta, bu iş eğer Aziz Yıldırım’ın iddia ettiği gibi G.Saray, F.Bahçe, Beşiktaş’ın bilgisi haricinde kurgulandıysa; şartnameyi Gümüşdağ’dan başka kimse görmediyse ortada büyük bir sıkıntı var demektir. Ayrıca, ısrar edilen bu sabit kurun, vakfın asıl sahibi olan kulüplerin lehine mi, yoksa Türkiye’yle malum nedenlerden dolayı yakın ilişkiye geçen Katarlıların avantajına mı olduğu konusu biraz karmaşık!
Ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın en yakınındaki kişinin bile ülkenin ekonomik yapısına güvenmeyişi, “Ne olur, ne olmaz, şu Katarlıları kaçırmayalım, 3-5 kuruş (yani milyon) zarar etsek de..” yorumu galiba yanan keten helvanın kreması!