Ataol Behramoğlu
Ataol Behramoğlu ataolbehramoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Diyanet

03 Ocak 2024 Çarşamba

Diyanet İşleri Başkanlığı yeni yıl öncesinde son cuma hutbesini yayımlamış.

Hutbenin sadece özetini gördüm... 

Fakat bütününün nasıl bir şey olabileceği hem de buradan hem zaten Diyanet’in kendisinden belli...

Bir yeni yıl öncesinde topluma hitapta iyilik dilenmeli, değil mi?

Örneğin, sıkıntı içindeki halka, birleşip şu kötü düzeni alaşağı edin demeleri beklenemez ama hiç değilse sabır dilemeleri, güzel günler eninde sonunda gelecektir demeleri doğru olmaz mı?

Çocuklarınızı daha iyi besleyebileceğiniz, gereksinimlerini daha az sıkıntı çekerek karşılayabileceğiniz bir yıl diliyoruz denemez mi?

Ne gezer! 

Diyanet, son cuma hutbesinde, ölüme bir adım daha yaklaştığımız bilgisini veriyor.

Bu arada Noel Baba giysilerinin, çam ağacı süslemelerinin dinde ve kültürde yeri olmadığını bildiriyor...

Ölümden başlayalım...

Herkesin en erken çocukluktan başlayarak zaten bildiği bu gerçeği yeni bir yıl öncesinde insanların karşısına çıkarmanın anlamı ve amacı ne olabilir.

Eğlenmeyin, neşelenmeyin, mutlu olmayın, değil mi?..

Sadece yeni bir yıl değil, her yeni gün, her yeni dakika ve saniye ölüme biraz daha yaklaşmak olduğuna göre, ne yapalım?

İşi, gücü, yaşamayı, dinlenmeyi, eğlenmeyi, ümit etmeyi bir yana bırakarak durmaksızın ölümü, öleceğimizi mi düşünelim?

Diyanet’in istediği bu mu?

Öyle değilse, yeni bir yıl öncesindeki bu uğursuz sözlerin başka ne gibi bir amacı olabilir?

 Ölüme biraz daha yaklaşmak... Hele yeni bir yıl öncesinde gerçekten de zavallı ve uğursuz bir düşünce...

Yeni bir yıl öncesi, tıpkı yeni bir güne başlamak gibi, ölüme biraz daha yaklaşıyor olmaktan çok, yaşamı gözden geçirmek, kendini yenilemek, yeni bir başlangıç yapmak fırsatıdır.

Zavallılar. 

Varoluşlarının anlamı sanki insanların yaşama sevincini zehirlemek, her türlü mutluluğa karşı çıkmak; yaşama sevincinin, var olma duygusunun karşısına ölüm tehdidini çıkararak tıpkı ortaçağların engizisyoncu papazları gibi kendilerine toplumda üstünlük sağlamaktır.

Ölümü dillerine dolamakla birlikte yaşamdan anladıkları ise mideyi mümkün olduğunca ve en nadide yiyeceklerle doldurmak, en lüks arabalarda gezmek, en rahat konutlarda oturmak, kendilerine ve yakınların olabildiğince çok servet sağlamaktır.

Bu gibi kimselerin ölüm gerçeğini ciddi olarak akıllarından geçirdiklerini bile hiç sanmıyorum...

Yaşama anlayışları sakat ve ikiyüzlü olduğu kadar dinden anladıkları ya da öyle göstermeye çalıştıkları da yanıltıcı, iç karartıcı ve sapkıncadır.

Hiçbir dinin amacı insanlara yaşamı zehir etmek olamaz.

Dinler elden geldiğince doğru yaşamayı öğütler.

Doğru yaşamak ise durup dinlenmeksizin ölümü düşünmek değil; yaşanılan her saniyenin tadını, zevkini çıkarmak, daha doğru ve iyi bir insan olmak, yani ölüm korkusunu değil yaşama sevincini yüceltmektir...

Noel Baba giysilerinin, çam ağacı süslemelerinin din ve kültürde yeri yokmuş.

İnsanların nasıl eğlendiğinden size ne?

İnsanlık kültürü bir bütündür. Bütün tarih kültürler arası ilişkilerin yarattığı bir sentezdir. Kültürler bu ilişkide karşılıklı olarak zenginleşirler. İnsanların eğlenme biçimlerine karışmaya, yön vermeye ne hakkınız var?

Bu Diyanet İşleri artık baştan sona can sıkmaktadır. Elinde kılıçla minbere çıkan bir Diyanet İşleri başkanının çağdaş dünyada yeri olamaz.

Sakal bırakıp, başına bir sarık dolayıp, sırtına bir cüppe geçiren herhangi biri insanlara yön ve akıl vermeye kalkışamaz.

Artık ve gerçekten yeter. Din ait olduğu yere çekilmelidir. Bu yer yaşama sevincinin, var olma duygusunun, bilimin, kültürün karşısına ölüm tehdidi ile dikilmek değil, günlük yaşama ilişkin standart hizmetlerdir.

Çocuklarımızın eğitiminin “milli eğitim” kisvesi altında bilimdışı görüşlerle bulandırılma çabası ise insanlık ve anayasa suçudur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Türkiye kimin? 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları