Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Gericinin Soy Kütüğü
Patrona Halil ayaklanmasıyla başlamaya ne dersiniz?..\n
\nGerçi Lale Devri diye adlandırılan bir “zevk ve sefa” dönemine karşı başkaldırı olduğu söylenir ama, daha yakından bakıldığında tam da öyle olmadığı görülüyor.\n
\nSöz konusu dönemde “ilerici” yönde atılan adımlara göz atalım:\n
\n1727’de İstanbul’da ilk basımevinin kuruluşu.\n
\nAynı yıllarda yeni kütüphaneler açılması. Doğu ve Batı yapıtlarından çeviriler.\n
\nMimarlık, minyatür, resim sanatlarında gelişme, vb…\n
\n“Şeriat isteriz” çığlıklarıyla başlayan Patrona Halil ayaklanmasının başlangıç tarihi ise, 28 Eylül 1730.\n
\nİlk basımevinin kuruluşu ile bu ayaklanmanın başlangıç tarihlerini yan yana okuduğumuzda, sadece bu kadarı bile, bu yakınlığın bir rastlantı olamayacağını gösteriyor. \n
\nDivan şiirinin, onu Yahya Kemal’e ve İstanbul Türkçesine bağlaması bakımından belki en önemli şairi Nedim’in isyancılardan kaçarken trajikomik ölümünü de bu bilgilere ekleyelim… \n
\nBence günümüz Türkiye gericiliğinin soy kütüğü, Patrona Halil’le başlatılabilir..\n
\n*** \n
\nKabakçı Mustafa ayaklanmasıyla sürdürelim…\n
\nMayıs 1807’deki bu ayaklanmanın III. Selim’in her alandaki yenilikçi çabalarından rahatsızlık duyan (Rusya, Fransa, İngiltere vb.) dış güçlerce örgütlenip gerçekleştirildiği konusunda tarihçiler arasında görüş birliği var.\n
\nYenilikçiliğe karşı Kabakçı Mustafa ayaklanması, günümüz Türkiye gericiliğinin soy kütüğünde böylece yerini almış oluyor.\n
\n*** \n
\n18. ve 19. yüzyıllardaki iki gerici ayaklanmanın bir benzeri 20. yüzyıl başlarındaki 31 Mart 1908 ayaklanmasıdır.\n
\nBunların hepsinde de hedefler ve savsözler aynı noktada, her türlü yenilik ve yenilikçiliğe düşmanlık ve “şeriat” arzusunda buluşuyor.\n
\nBurada H. Z. Ülken’in “Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi”nden bir alıntı yapacak olursak: “Birinci Meşrutiyet zamanında meydana çıkan ve kökleri Tanzimat’a kadar giden birbirine zıt dünya görüşleri, İkinci Meşrutiyet’in hürriyet havası içinde daha çok karşı karşıya gelme, çatışma imkânları buldu.(…) Zıt dünya görüşleri çatışkan iki ideoloji oldu.” \n
\n*** \n
\nGünümüz gericiliğinin soy kütüğünü geçmişten bu güne hızlı bir bakışla gözden geçirmeyi sürdürdüğümüzde, Osmanlı dönemindeki gericiliğin son ve “azılı” bir temsilcisi olarak Mütareke döneminin şeyhülislamı Mustafa Sabri’yle karşılaşıyoruz...\n
\nBugünkülerin uzlaşmasız üsluplarını; “kin”ci ve “öfke”li ruh durumlarını anlamada, 1920’de Mustafa Kemal ve başkaca “Milliyetçi” önderler hakkında ölüm fermanı yazan bu kişi iyi bir ön örnek olabilir…\n
\nGünümüz Türkiye gericilerinin, Mustafa Sabri Efendi’nin 1948’de sürgünde yazdığı bir yapıtında dile getirdiği “dâr-ül İslam/dâr-ül harp” kavramları konusunda ondan çok farklı düşündüklerini sanmıyorum.\n
\nYani, İslamın egemen olduğu dünya ile egemen olmadığı dünya karşı karşıyadır.\n
\nİslam âlemi bu karşı dünyayı yola getirmek için onunla savaş (cihat) durumundadır…\n
\nMustafa Sabri’nin sözleriyle “Türkler Medeni Kanun’u aldıkları zamandan beri bu ikinci kısma girdikleri için, İslam âlemi onlarla harp halinde demektir…”\n
\nŞu günlerin konusu, sanatta, daha özelinde de “tiyatro”da odaklandığından, H. Z. Ülken’in sözünü ettiğim yapıtından bu konuda da bir alıntı yapalım:\n
\n“İslamcılar Batılılaşma hareketinin doğurduğu birçok yeni, iktisadi, bedii ve fikri hareketlere hücum ettiler. ‘Tiyatro ahlaksızlık yuvasıdır ve kadınlar sahneye çıkamaz’ dediler. Güzel Sanatlar Akademisi’nde modelli resim ve heykel yapılmasına karşı İslamcı gruba mensup tahrikçiler mesele çıkardılar.(…) Mütarekede ilk sahneye çıkan Türk kadını Afife Hanım’ı meşihat (şeyhlik) fetvasıyla Kadıköy Hâle Tiyatrosu’nda tevkife kalktılar…” vb...\n
\n***\n
\nGünümüz gericisinin soy kütüğünün izini sürmeyi şimdilik burada kesiyorum…\n
\nBunları aklıma son günlerdeki “Sen kimsin!” tehdidi ve karşılığındaki “Peki, ya sen kimsin?” sorusu getirdi…\n
\nTehdit sahiplerinin kim oldukları çok belli… \n
\nBizim gibilerin kim olduğu sorusunun yanıtı ise şöyle olabilir:\n
\nHerhalde sizlerin “jakoben” dediği Namık Kemal’lerin, Ali Suavi’lerin, Tevfik Fikret’lerin, Ziya Gökalp’lerin, Mustafa Kemal’lerin, Mustafa Suphi’lerin soyundan olmalıyız…
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Ankaralı Turgut hayatını kaybetti!
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği