Ataol Behramoğlu
Ataol Behramoğlu ataolbehramoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Neden Pazartesi Notları?

29 Ağustos 2016 Pazartesi

Cumartesi Yazıları’ndan Pazartesi Notları’na geçişimin nedenlerini okurlarımla paylaşmalıyım.
Başlıca neden, görsel medyadaki günlük gazete ve bu arada köşe yazısı değerlendirmelerinde hafta sonlarının nedense atlanmakta oluşudur.
Bir başka neden yenilikleri, başlangıçları sevmemdir.
“Cumartesi Yazıları” başlıklı köşemdeki ilk yazımın yayınlanma tarihi 4 Mart 1995 olduğuna göre, o günlerden bu günlere birkaç ay fazlasıyla yirmi bir yıl geçmiş oluyor…
Pazartesi Notları’nın ne kadar süreceğini kuşkusuz ki bilemem…
Fakat bu başlığın ve bu günün bana daha farklı yazma olanakları sağlayacağını da duyumsuyorum…
Haftanın ilk günü geride kalan haftanın bir dökümünü yapma olanağı sağlarken yeni haftayı değerlendirme bakımından da güncelliğe daha yakın olmanın canlılığını kazandırabilecektir…
Cumartesi Yazılarıma alışkın okurlarımın bu değişikliği anlayışla karşılamalarını, beni okumayı sürdürmelerini diliyorum…

***

Cumartesi günü bu yıl belediyece ilki düzenlenen Merzifon Kitap Fuarı’ndaydım…
Geniş, ferah, aydınlık bir alanda gerçekleştirilen fuarda, kendi adıma okur ilgisinden çok mutluyum…
Belediye Başkanı Alp Kargı’yla ve çalışma arkadaşlarıyla söyleşilerimizde fuarın bundan böyle de devam edeceğini öğrendiğimde ayrıca sevindim.
Silahlı saldırı sonrasındaki ilk ziyaret yeri olan Merzifon’da ayağının tozuyla kitap fuarındaki stantları gezen Sayın Kılıçdaroğlu’yla kucaklaşmak ve geçmiş olsun dileklerimi yüz yüze iletebilmek ayrıca güzeldi…
İç Anadolu beni her zaman heyecanlandırmıştır…
Yanındaki yöresindeki hemen her yeri sayısız kez görmüş olmama karşın yolumun ilk kez düştüğü Merzifon’a ilişkin izlenimlerimi ayrıca yazacağım…

***

Fuar ziyaretçileri arasında Merzifon’un genç kaymakamı ve emniyet müdürü de vardı. Ayaküstü söyleşimizde zihnimi kurcalayan soruyu emniyet müdürüne yönelttim: Son zamanlardaki saldırıların emniyet müdürlüklerine, polis karakollarına yöneltildiği bilinmesine karşın, Cizre’deki facia nasıl önlenememişti?
Böylece de o günün gazetelerinde sonradan gördüğüm bilgiyi edinmiş oldum: Bomba yüklü araç emniyet müdürlüğünün elli metre uzağında, epeyce uzak bir noktada patlatılmış, fakat buna karşın bunca ölüme ve yaralanmaya yol açabilmişti…
Bu bombaların nasıl imal edildiğini öğrendiğimde ise, bilenler bilgisizliğimi bağışlasın, şaşkınlığımı gizleyemedim. Bildiğimiz “gübre”den imal ediliyormuş...

***

Son günlerin benim için yanıt bekleyen sorularla dolu bir konusu da “Cerablus Operasyonu” oldu...
Uzman arkadaşlarımız yazdılar, yazmaktalar.
Ben yine de sorularımı sıralayayım:
ABD bölgede bir Kürt egemenliği istiyorsa bu operasyonu niye desteklesin?
Rusya’nın bu konuda ikircimli tutumunu nasıl okuyacağız?
Suriye yönetiminin bilgisi ve izni olmadan böyle bir operasyonun yapılmasını uluslararası hukuka aykırı olduğunu söyleyen İran haksız mı?
Türkiye yeniden Esadlaşan Esad’la mı, Özgür Suriye Ordusu denilen Esad yönetimi karşıtı güçlerle mi işbirliği içinde?
Kafa karıştırıcı, yanıt bekleyen sorulardan bazıları…
Fakat asıl sorun, besbelli ki, cihatçı, şeriatçı, saldırgan, baştan sona yanlış politikalarla ülkemizi en başından Ortadoğu cehenneminin bir parçasına dönüştüren bugünkü siyasal iktidardır…
Ve bu iktidara hâlâ toz kondurmamakta ayak direyen, küçümsenemeyecek sayıda insanımızın bilinçsiz, inatçı, görmez ve işitmez suskunluğudur…

***

Yeni bir haftaya başlarken, bu ilk Pazartesi Notları’nı, güzel bir haberle sonlandırayım:
İzmir-Karşıyaka Belediyesi, 1-3 Eylül’de bizden ve başka ülkelerden yaklaşık yirmi şairin ve değerli müzisyenlerin katılımıyla, “Şiir ile Barış” başlığı ile, Akdenizli Şairler Şöleni’ni gerçekleştiriyor…
Her şeye karşın barış umudunu dipdiri tutmak için…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Türkiye kimin? 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları