Birinci a harfinin inceltme işaretiyle yazıldığı bu Arapça sözcük, bir hastalık sonrasında sağlık ve güç kazanıncaya kadar geçen zayıflık dönemi demekmiş. Sözlük böyle diyor ama ben zayıflık yerine iyileşme demeyi yeğlerim.
Bu sözcük belleğimde Yahya Kemal’in dizeleriyle yer etmiş:
“His var mı âlemde nekâhet gibi tatlı
Gönlüm bu sevincin heyecanıyla kanatlı”
Berbat iki dize... Kötünün kötüsü tatlı/ kanatlı uyağı… Harika şiirlerin yazarında böyle kulak tırmalayıcı dizeler ve uyaklar da ne yapalım ki eksik değildir.
***
Hastanelerde yaklaşık altı ay tedaviyle süren beklenmedik bir hastalık, sevgili doktor dostlarımın ve sağlık personelinin, ardından da yürümemi ve düzgün konuşup yazmamı sağlayan fizyoterapist arkadaşlarımın unutulmaz çabalarıyla aşıldıktan sonra, çok şükür artık evimde ve nekâhet dönemindeyim diyebilirim. Fakat Yahya Kemal ustamızın affına sığınarak gönlüm bu sevincin heyecanıyla kanatlı falan diyemiyorum. Bunun bir nedeni henüz tam olarak iyileşememiş olmaksa da asıl neden ülkede ardı arkası gelmeksizin sürmekte olan kötülüklerdir.
***
Marmara Üniversitesi Hastenesi’ndeki tedavi sonrasında Romatem fizik tedavi kurumunda olduğum sırada sevgili Ekrem İmamoğlu’nun (Üsküdar’ın değerli belediye başkanı Sinem Dedetaş ve başkaca arkadaşlarla) ziyareti bana ve diyebilirim ki bütün kuruma mutlu anlar yaşattı.
Fakat Türkiye’miz ne yazık ki mutlulukları kursakta bırakmakta ustalaşmış bir ülkedir. Bu satırları yazmakta olduğum bayram günü İmamoğlu ile birlikte sayısız yurtsever, pırıl pırıl insanlarımız hapistedir. Hangi mutluluk, hangi sevinç...
***
Ülkemizdeki siyasal sistem, adı her ne ise bu ülkenin yurtsever, vicdanlı insanlarına gün yüzü göstermedi.1960’lardaki üniversiteli gençliğimiz sırasında 1940 kuşağının hemen hepsi zindanlardan, işkencelerden geçmiş temsilcilerini tanıdık. Şimdi sıra bizlerdeydi.1960’ların ortalarından itibaren siyasal baskılar, müdahaleler, gençlere ve demokrat aydınlara yönelik cinayetler, idamlar, birbirini izleyecekti. Böylece yirmi yılı aşkın süredir sona ermek bilmeyen AKP iktidarı dönemine gelindi.
***
Acılar birbiriyle yarıştırılmaz. Her baskı döneminin kendine özgü kötülük yapma yöntemleri olduğu kuşkusuzdur. Fakat gençlik yıllarımdan bu günlere, hapishaneyi, devletin baskısını, sürekli polis takibini, yurtiçi ve yurtdışı sürgünü yaşamış biri olarak bu döneme kadar, durmak bilmeyen ve sinsice acımasız bir baskı dönemiyle daha karşılaşmadığımı söyleyebilirim.
***
Bunlar bir nekâhet sürecinin iyi duygularını gölgeleyen gerçeklerdir. Asıl mutluluk ise ülkemizin çok uzun süren bu hastalıktan kurtularak iyileşme sürecine bir an önce girmesi olacak.