Aydın Engin

Enis Berberoğlu’na mektup...

09 Kasım 2017 Perşembe

Enis, sevgili meslektaşım, Önceki gün senin dava üstüne bir gürültü koptu. Ayrıntıları okumuşsundur, Bölge İdare Mahkemesi ile sana 25 yıl hüküm kesen ağır ceza mahkemesi arasında önemli (ama ciddi mi kestiremiyorum) bir tartışma patlak verdi. O günün akşamında hemen bütün haber kanallarında uzun uzun tartışıldı. “Bölge İdare Mahkemesi mi haklı, yoksa ağır ceza mahkemesi mi” sorusuna hukuk labirentlerinde dolaşılarak cevaplar arandı.
Mapus damındasın, senin vaktin vardır; benim yoktu. Hepsini izleyemedim ama anladığım, “O da haksız, öteki de haksız” gibi bir sonuca varıldı.
Yani yazı tura atıldı ve para havada kaldı. Bakalım devamında ne olacak...
Oturup bir hukuk ayıbı hatta cinayeti olduğuna kuşkum olmayan “Enis Berberoğlu – MİT TIR’ları – Cumhuriyet gazetesi” davası üstüne bir Tırmık döşenmem gerekiyor.
Ama Enis, sen meslektaşımsın, halden anlarsın, senin dava nasıl olsa pilav misali daha çok su kaldıracak, o yüzden birkaç gün sonraya kalsın, ben bugün (de) Paradise Papers (Cennet Belgeleri) üstüne yazmak istiyorum.
Oradan izleyemiyorsundur, bütün dünya medyası bu haberle çalkalanıyor. Avrupa’nın, Asya’nın, Ortadoğu’nun, Amerika’nın kuzeyinin ve güneyinin namlı, saygın bilinen kurumlarının, şirketlerinin, politikacılarının, iş insanlarının kirli çamaşırları ortalığa döküldü.
Vergi cennetlerinde açılmış offshore denen “posta kutusu” şirketlerinin ne gibi uğursuz işlevler gördükleri sokaktaki insanın da bilincine çakılacak bir açıklıkla ilan ve malum edildi...
Bizim mesleğin yüzünü ak eden bir habercilikti ve yedi iklim dört bucaktan yüzlerce gazeteci iğne ile kuyu kazdı, pösteki saydı ve “medya ne işe yarar” sorusuna tokat gibi bir cevap verdi.
Eh bizim fukara Cumhuriyet de bu meslek onurunda pay sahibi oldu.

***

Biliyorum, varlıklı, çok varlıklı bir işadamının yurtdışında yazlık ya da kışlık bir ev almak için bir off-shore şirketinin olanaklarından yararlanmak için öyle bir hesap açtırdığı da olmuş.
Ancak bu “istisnalar” kimseyi yanıltmasın. Hemen bütün dünya medyasının vurguladığı gibi “Off-shore hesap açtırmak yasadışı değildir. Peki ama meşru mudur” sorusu dünya kamuoyunda taş gibi bir cevap buldu: Hayır değildir!..
Gerçekten de vergi kaçırmanın, kara para aklamanın yasal kılıflı yöntemi, eninde sonunda, vergi cenneti denen çoğu ada ve cüce ülkelerde bir off-shore şirketi açmaya dayanıyor. Kapitalist ahlakın buna bir itirazı yok.
Bizim var!..
Hatırlar mısın Enis, bir zamanlar bizim vergi dairelerinin cephesinde nal gibi harflerle “İradesi ile kendini vergilendiren halk millettir” yazardı. Bu cafcaflı ama içi boş cümlenin benzerlerine Avrupa’nın, Amerika’nın farklı ülkelerinde farklı sözcüklerle de olsa aşinayız.
Milliyetçiliği aşmış gibi görünen nice ülkede yurttaş olmanın başat kanıtının vergi ödemek olduğu vurgulanır durur. Vergi kaçakçılarına karşı ağır ceza yaptırımları vardır ve çoğu kez bu yaptırımlar arkadan dolanılarak aşılır.
O yüzden “Paradise Belgeleri”nde gün ışığına çıkan bilgiler ve kanıtlar çürümenin ve ahlaksızlığın ve vicdansızlığın ne kadar yaygın olduğunu gösterdi, gösteriyor.

***

Bugünlük bu yazı burada bitsin. Ben bugünkü Tırmık’ta mesleğimizle ve gazetemle övünmek istedim ve sanırım bunu doya doya yaptım. Bölge idare mahkemesi kendisine iade edilen senin dosya üstünde kararını versin, o zaman uzun uzun yazarım.
Dedim a bu pilav daha çok su kaldıracak...
Bana ve bizim gazeteci tayfasına da o pilava kaşık sallamak düşecek.
Kabul et ki zor ama keyifli bir mesleğimiz var.
Umarım gecikmeden çıkar, aramıza katılırsın. O zaman senin de eline bir kaşık tutuşturacağım.
Söz!..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları