Ayşe Emel Mesci

Hazin bir kuruluş hikâyesi

12 Temmuz 2021 Pazartesi

Sanatın giderek sahipsizleştirildiği bir ülkede, özellikle de pandemi koşullarının mağduriyetleri katlayarak çoğalttığı bir dönemde, bir büyükşehir şehir tiyatrosu kuruluşunun heyecan ve umut verici bir olay şeklinde yaşanması beklenirdi. Ne yazık ki öyle olamadı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Özdemir Nutku Şehir Tiyatroları’nın (İzBBŞT) kuruluş süreci genel sanat yönetmeninin belirlenmesinden bugün, yarın sonuçları açıklanması beklenen sanatçı kadrosu seçmelerine kadar itirazların hiç dinmediği bir yönetim krizine dönüştü.

OYUNCULUK SEÇMESİNE GİREMEDEN ELENDİLER

Seçmelere katılmış pek çok sanatçı ortaklaşa hazırladıkları dosyada, ilk seçmelerde her adaya ortalama sadece 2-3 dakika ayrıldığını ve sınavda bir standart olmamasının fırsat eşitliğini zedelediğini belirtiyor, ayrıca jüri üyelerinin ilgisiz ve tepeden bakan tavrından, Yücel Erten’in de yükselen itirazlara “kaba ve yıkıcı bir üslupla karşılık vermesi”nden, liste açıklanmamasının, şeffaflık olmamasının yarattığı şaibe duygusundan yakınıyorlar.

Öyle bir seçme sistemi konmuş ki İzBBŞT sanatçı kadrosunu oluşturacak ve “üniversitelerin, konservatuvarların oyunculuk ana sanat dalını” bitirme koşulu aranan 855 adaydan 700’ü, yani her beş adaydan dördü oyunculuk seçmesine giremeden ilk elemede elenmiş. Daha detaylı döküm şöyle: İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin açıklamasına göre, yapılan 1065 başvurudan 210’u (örneğin Müjdat Gezen Sanat Merkezi-MSM mezunları) YÖK tarafından tanınmış üniversitelerden, konservatuvarlardan mezun olma şartına uymadıkları için elenirken, kalan 855 adayın 700’ü de “tiyatronun olmazsa olmazı şan ve dans yetileri” seçmelerinde, yani oyunculuklarını bir kez bile sergileyemeden elenmiş. 

Bu sistem, yeni kurulan bir şehir tiyatrosu için yapılan kalıcı kadroyu, dolayısıyla belli rol gruplarını belirlemeye yönelik kriterlere öncelik veren bir seçmeden çok, sahnelenecek belli oyunlar için yapılan kast seçmelerini hatırlatıyor. Gerçi o tarz seçmeler bile hakkıyla yapıldığında böyle 2-3 dakikalık sürelerle kısıtlanamaz.

MSM’YE HAKSIZLIK

Bu arada bir parantez: Müjdat Gezen, yeni çıkan “Normal Olacak Kadar Anormal Değilim” adlı kitabında, Kadir Has Üniversitesi’nin tiyatro bölümünü nasıl kurduğunu, MSM’nin kadrosunu nasıl oraya taşıdığını, anlaşmazlık çıkınca da ayrıldığını anlatıyor. Tartışmaların ortasında bu bilgi ilginç geldi bana: Müjdat’ın kurduğu Kadir Has Üniversitesi mezunlarının İzBBŞT seçmelerine kabul edilirken MSM öğrencilerinin alınmaması sizce de ilginç değil mi?

YÖNETMELİĞİ KİM DELDİ?

Yücel Erten haksızlık ve şaibe iddialarına yanıt verirken temel olarak şu noktalar üzerinde duruyor: 1- Seçme yönetmeliği baştan açıklanmıştı, daha ilk adımda yönetmeliği delemeyiz. 2- 36 kadro için 36 gün seçme sınavı yapılmaz. 3- Özerk bir sanat kurumu oluşturuldu, bizi belediyeye şikâyet edip özerkliği zedelemeyin.

İkinci maddeye hiç katılmıyorum, gerekirse yapılır, üstelik herkes bilir ki her oyuncuya 10-15 dakika ortalama süre tanınacak bir seçmenin süresi de bin adayla bile yapsanız 36 günü bulmaz. Diğer iki maddenin üstünde durmakta yarar var. Yücel Erten’in genç meslektaşlarına yönelik kibirli üslubunu bir kenara bırakarak konuşalım. Doğrudur, kendi koyduğun yönetmeliği delmek olmaz ama bu delme işleminin asıl ilk adımda, genel sanat yönetmeni belirlenirken gerçekleştiğini unutmamak gerekiyor. O dönemki danışma kurulunun (içinde Yücel Erten ve Hülya Nutku da vardı) belirlediği koşullara göre, 1 Aralık 2020’de “İzBBŞT Genel Sanat Yönetmenini Arıyor” diye bir ilan çıktı ve “genel sanat yönetmeni alım şartnamesi” açıklandı. Şartnamede 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun gerektirdiği şartlara sahip olması gereken adayların en son 23 Ocak 2021’e kadar başvuru yapabilecekleri, bu tarihten sonra gelecek başvuruların kabul edilmeyeceği, başvuruların danışma kurulu tarafından değerlendirilip belirlenecek iki adayın Başkan Tunç Soyer’e sunulacağı ve birinin genel sanat yönetmeni olarak atanacağı belirtiliyordu. 

Sonra ne oldu? 30’dan fazla aday dosyaları ve projeleriyle belirlenen tarihe kadar başvuru yaptılar. Bunu danışma kurulundan ve belediyeden yana bir sessizlik dönemi izledi. İlan edilmiş tarihler gerilerde kaldı. Sonra birdenbire genel sanat yönetmenini belirleyecek kurulun içinde yer alan Yücel Erten’i genel sanat yönetmeni, diğer üye Hülya Nutku’yu da genel sanat yönetmeni yardımcısı olarak karşımızda gördük. 

ÖZAL’DAN ÖZ-ERKLİĞE

Şartname bırakın delinmeyi, delik deşik edilmişti. Yücel Erten’in mevzuat olarak 657’ye uygun olup olmadığından şartname tarihlerinin ihlaline kadar somut tartışmaların yanına, bir pozisyona aday belirlemekle görevli kurul üyesinin söz konusu pozisyona gelmesiyle ilgili etik tartışmalar eklenirken, Turgut Özal’ın meşhur “Anayasayı bir defa delmekle bir şey olmaz” sözünü aratmayacak bir manzara ortaya çıkmıştı.

Ne gerek vardı bu oyunlara? Yücel Erten gibi iz bırakmış önemli bir tiyatro insanını ilk başta göreve getirseniz kim karşı çıkardı? Hepimizin değerli hocası Özdemir Nutku’nun eşi, dostluğuyla gurur duyduğum sevgili Prof. Dr. Hülya Nutku’nun böyle bir göreve gelmesine kim sevinmezdi? Ama her nedense bulanık sular tercih edildi. Daha ilk adımdan kuruluş sakatlandı.

Bu nedenle, şimdi Yücel Erten’in çıkıp da bunlar hiç yaşanmamış gibi, mezun sanatçılara “yönetmeliği delemeyiz” demesi, ahlak hatırlatması yapması en hafif deyimiyle biraz tuhaf oluyor. Yönetmeliği asıl siz deldiniz, etik kuralları siz çiğnediniz, bunu hiç unutmayın.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Buzdağının altı 4 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları