Mafyayla poz verenler mafyayı bitiremez
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

Mafyayla poz verenler mafyayı bitiremez

13.05.2021 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Hırsız görüyorsun. “Yakalayın” diye bağırıyorsun. Polis koşup yetişiyor. Cinayete tanık oluyorsun. “Katil, kaçıyor” diyorsun. Polis peşine düşüyor. Peki, iş mafyaya geldiğinde her şey neden bu kadar basit olmuyor? Ekmeğin de milletlerin de tarihi var. Elbette polisin de... “Neden” dediğimizin yanıtı belki de o tarihte gizli.

“90’lara döndük” lafı ağızdan kolay çıkıyor. Söyleyen haksız da değil, 90’lı yıllar, mafyanın devletin yerine adalet dağıttığı yıllardı. O dönemin ruh hali, aynı aktörlerle belirince, insan hafızası benzetmeyi kolay yaptı. Ama unutmayın, 90’lı yıllar aynı zamanda mafyanın bitirildiği yıllardı.

‘Size emir veriyorum’ diyen başbakan

Sorunun, tarihin rahmine, çözümüyle birlikte düşmesi gibi...

“Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık Daire Başkanlığı” adı, 1995 yılında “Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı” olarak değiştirildi. Sembolik, ama siyasallaşmış mafyaya, devlet içindeki çetelere karşı bu kadarı yetmiyordu. Bir perspektif de gerekiyordu. Neyse ki o yıllarda MGK’nin gündemi sadece irtica değildi. Devleti ve ülkeyi kemiren organize örgütler de bir güvenlik sorunu olarak devletin zirvesinde ele alınıyordu. 

Tarihte ilk defa bir başbakan, Mesut Yılmaz, Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’nı ziyaret etti. O ana tanık olanlar anlatıyor. Kendisi de mafya yumruğu mağduru olan Yılmaz, polislere dönüp “Siz neden çeteler konusunda çalışmıyorsunuz” dedi. Aldığı yanıt şaşırtıcı: “Efendim bize böyle bir emir verilmedi.” Yılmaz daha net bir sesle konuştu: “Ben şimdi size emir veriyorum, çeteler konusunda çalışacaksınız!”

Arkalarında hem devletin hem siyasetin iradesinin oluştuğundan emin olan polisler çalışmaya başladı. Mafyaya, organize suç örgütlerine, çetelere karşı o güne kadar görülmemiş bir mücadele başladı. Yurtdışındaki polis örgütleriyle bile işbirliği kanalları oluşturuldu.

1998 yılı başında Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nda “Organize Suçlar Şube Müdürlüğü” kuruldu. Mücadelenin arşivi ve personeli merkezi bir sistemle oluşturuldu. 12 Şubat 1998 tarihinde, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün, Ankara’da 16 il Emniyet müdürüyle yaptığı toplantının ana gündemi; organize suç örgütleriydi. 1998 yılı nisan ayında, İstihbarat Daire Başkanlığı altında da mafyaya karşı istihbarat desteği için, Organize Suçlar Şube Müdürlüğü kuruldu. MİT ile de ortak çalışma ortamı yaratıldı.

Devlet düğmeye basınca...

“Çok kolay” değil ama “çok daha kolay”...

Devletin ve siyasetin “bitireceğiz” kararıyla her şey çorap söküğü gibi gelmeye başladı.

25 Mart 1998 tarihinde başlatılan seri operasyonlarda; Almanya’da Nizamettin Baybaşin, Hollanda’da Hüseyin Baybaşin ve Gıyasettin Baybaşin, İngiltere’de Abdullah Baybaşin ve Mehmet Şirin Baybaşin yakalandı.

24 Temmuz 1998 tarihinde Bulgaristan’ın Varna Kentinde Yakup Kürşat Yılmaz yakalandı.

17 Ağustos 1998 tarihinde Fransa’nın Nice Kentinde Alaattin Çakıcı yakalandı.

Romanya’da takip altında bulunan Sedat Peker’e sıra geliyordu. 19 Ağustos 1998 günü saat 22.00’de, İstanbul Atatürk Havalimanı’na, kendi isteğiyle geldi ve tutuklandı.

22 Eylül 1998 tarihinde Almanya’nın Berlin şehrinde Sedat Şahin yakalandı.

5 Kasım 1998 tarihinde, Balıkesir’de, “Sarı Avni” lakaplı Yaşar Avni Musullulu sahte kimlikle yakalandı.

29 Mart 1999 tarihinde, Ankara’da, Hakan Çillioğlu yakalandı.

Eski DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in öldürülmesi ve Bahçelievler’de 7 TİP’li öğrencinin katledilmesi olaylarından dolayı 19 yıl boyunca “aranan” Ünal Osmanağaoğlu, 9 Nisan 1999 tarihinde Kuşadası’nda yakalandı.

2 Haziran 1999 tarihinde, Marmaris’ten yurtdışına gitmeye çalışan Yakup Süt yakalandı.

21 Temmuz 1999 tarihinde, “Banker Bako” lakabıyla tanınan Baki Cengiz Aygün, İstanbul’da yakalandı.

19 Ağustos 1999 tarihinde, Fatih Mehmet Bucak ve grubundaki 7 kişi Ankara’da yakalandı.

27 Eylül 1999 tarihinde, Bursa’nın Mudanya ilçesinde Erol Evcil (Eşrefoğlu) yakalandı.

20 Ekim 1999 tarihinde, Abuzer Uğurlu İstanbul’da yakalandı.

11 Kasım 1999 tarihinde, Ukrayna’nın Cherkasy Bölgesi Uman kentinde, Ayvaz Korkmaz yakalandı.

14 Kasım 1999 tarihinde, Burhanettin Türkeş, Bulgar polisi aracılığıyla Türkiye’ye dönmeye zorlandı. Sınırda sahte kimlikle yakalandı.

Liste uzayıp gidiyor...

Polisin büyük şansı

Teker teker yazsam ansiklopedi olur. Kimi uyuşturucu ticaretinden, kimi kaçakçılıktan, kimi gasptan, kimi cinayetten aranıyordu. Bazıları yurtdışından kendi grubunu yönetirken bazısı polis karakolunda birkaç yüz metre uzaktaydı. Hepsinin kısa sürede yakalanması için, devleti yönetenlerin bir düğmeye basması yetti. Düşünün, 4422 sayılı “çıkar amaçlı suç örgütleriyle mücadele yasası” bile bu dönemde, 30 Temmuz 1999 tarihinde yasalaştı. Bu sayede polisin mafyaya, çetelere, organize suç örgütlerine karşı eli güçlendi, mücadele olanakları gelişti, teknik imkânları arttı. 

Şimdiden farklı değil. Emniyet’in atacağı adımdan, mafya önceden haberdar oluyordu. Zira bir yurtdışı ödeneği için dahi bir sürü yazışma yapılıyordu. Polise kritik operasyonlar için örtülü ödenek verildi. Sadettin Tantan gibi, “operasyondan önce bana bile haber vermeyin” diyen siyasetçiler, polis için bir şanstı.

Devleti yönetenler bitirmeyi istiyor mu?

Gelgelelim...

Türk siyasetinin bir klasiği. Bir elin düzelttiğini öbür el bozdu. Devletin içinde mafyayla mücadele edenler güçsüzleştirildi. Organize suç örgütü liderleri, gençliğin rol modeli haline geldi. “Makbul çete liderleri”, siyasetçilerin birlikte fotoğraf çektirdiği hatırlı konuk oldu. Okul önlerine yeniden torbacılar indi. Gazetelerin, televizyonların önünde; mafyayı himaye eden politikacıları eleştiren gazeteciler, çete hizmetiyle dövüldü. İşadamları, birbirleriyle yaşadıkları sorunun çözümünü, mahkemelerin yerine, yeniden mafya toplantılarında aramaya başladı. Islak ve karanlık toprakta biten mantarlar gibi... Yolsuzlukla, hukuksuzlukla, zorbalıkla yoğrulmuş her düzende olduğu gibi; mafya, sistemi yaratanların avuçlarının içinde bitti. Din, iman, vatan, millet gibi değerler; “iyi mafya” ve “kötü mafya” diye sınıflandıranların ağzında, çete rejiminin örtüsü oldu.

“Yok” diyen bakanlara, “görmedim” diyen liderlere inanmayın. Dün, Sözcü’den Saygı Öztürk’e konuşan Mehmet Ağar bile, kendisini savunurken, “Bugün mafya buraya giremiyorsa, bizim burada olmamızdandır” diyerek, bir marinanın kapısına kadar dayanmış mafyanın yaygınlığını itiraf ediyor. Anlattığım gibi, 90’lar diyorsak, mafya diyorsak, çete düzeni diyorsak yaşadıklarımızdan öğrendiğimiz bir şey var: Ya devletin mafyayı bitirecek kadar gücü yok ya da bugün devleti yönetenler bazı mafya gruplarının yaşamasına izin veriyor. Her iki cevap da birbirinden beter!

İktidardan beslenenlerin kendi mafya yavrularını sevdiği, yuvadan uçanı ise sattığı düzendeyiz. Madem çok istiyorsunuz. Öyleyse bırakın polis görevini yapsın!

Yazarın Son Yazıları

Askerlerin 175 milyonu nereye gitti

“Senin” dediklerinin akıbetini sorunca senin sandığının senden ne kadar uzakta olduğunu görürsün.

Devamını Oku
15.12.2025
Ne olduğunu görmüyor musunuz?

Her “Bak” dediğimizde gözler kapanıyorsa işaret ettiğimizi gösterebilir miyiz?

Devamını Oku
11.12.2025
Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025