Bakın CHP neden devrimini yapmaya mecbur?

Bakın CHP neden devrimini yapmaya mecbur?

03.08.2023 03:00
Güncellenme:
Takip Et:

CHP’de parti içi muhalif gruplar, Türkiye’nin aydınlığa çıkması için en sistematik şekilde çalışarak Demokratik Dijital Devrim Tüzüğü’nü hayata geçirmek istiyor.

“Parti içi muhalefet” derken, “sıfatları olanlar gitsin, bu sıfatlar bize geçsin” diye düşünenlerden değil, CHP’nin gerçek anlamda halka açılmasını isteyenlerden bahsediyorum. 

Ve ne yazık ki medyada bu gerçekleri birçok tecrübeli insan dahi göremiyor. Mesela sol gazetelerdeki tecrübeli yazarlar bile, “Hem içeriden hem dışarıdan CHP’ye ağır saldırı var. Tek dertleri de CHP’yi bölmek” diyebiliyorlar. İyi niyetle yapılmış, ama gerçeklerden uzak bu yorumlara inananlar var. Adeta CHP’nin %25’e takılmasına da razılar. Partinin sürekli olarak dar bir oligarşik yapı tarafından yönetilmesine de sesleri çıkmıyor. Bu öldürücü tekrarların artık son bulması için büyük bir devrimin şart olduğunu göremeyen, teslim olmuş o kadar çok insan var ki! Sanki “CHP’liysen yapıcı eleştiri bile yapamazsın” gibi bir düşünceye takılmışlar.

Seçimlerden önce CHP önderliğinde Millet İttifakı’nın sözde hedefi Çankaya dışında Parlamento’da 400 sandalyeydi. Her birimizin sabah-akşam çalışarak verdiği desteğe rağmen umutlar yine başka bir bahara kaldı. Ama bütün toplumsal ve parti içi bağımsız muhalif grupların baskılarına rağmen “Gemiyi limana sağlam götürmek kaptanın görevidir” diyen Kemal Kılıçdaroğlu, bir de üstüne “ayrılırsam parti boşta kalır” demekte bir mahsur görmüyor. Eski Genel Sekreter Önder Sav’ın yanıtı kısa ve keskin: “Kalmaz!” 

Tabii ki kalmaz! Yeter ki CHP’nin ufuk çizgisine kilit vurmaya çalışanlar artık gölge etmeyip çekilsin. Dün Cumhuriyet’le beraber tüm aydınlanmacı Türkiye’yi temsil eden en önemli demokrat yayınlardan biri olan ve çok sevdiğim Sözcü Gazetesi bir hata yaptı. “Nazar boncuğu” diyelim. Manşette şunu yazmışlardı: “Atatürk yaşasaydı, bu karamsar tabloya böyle dudak büker, endişeli endişeli halimize bakardı”. Yok, Atatürk tabii ki böyle yapmazdı. Değerli dostum Sinan Meydan seçimlerden hemen sonra Cumhuriyet’te yayınlanan tam sayfa tarih yorumunda “Atatürk Gibi Umutlu Olmak” başlığını kullanmıştı, tabii ki umutlu olacağız. Umudu kalmayanın geleceği de yoktur. Bugün CHP’yi ve bu sayede ülkeyi kurtaracak tartışmasız tek formül, Demokratik Dijital Devrim Tüzüğü’ne geçiş yapılması. Bu gerçekleşmedikçe Ali gider Veli gelir ve sonuç değişmez. 

Bugünkü tüzük, delege ve kurultay yapısında Kılıçdaroğlu’nun eli tabii ki çelik kadar güçlü. Dağıtılan sıfatlar, toplanan imzalar ve ufka doğru başkanla beraber yürümenin yeri doldurulamaz. Pratik çıkar ilişkileri. Ve en acısı, herkes bu çıkarların Türkiye’nin de çıkarı olduğuna kendini inandırmış.

ÜLKEYİ KURTARMAYA MECBURUZ ÇÜNKÜ:

Türkiye’yi kurtarmanın tek yolu, CHP’nin halka açılarak %25 duvarını kırması ve halkın iktidarını sağlaması. Bu gerçekleşmediği sürece dünya faşizmin ve kapitalizmin çıkar batağına saplanmış, ekolojik dengeleri çökmüş bir ülke de yaşamaya devam edeceğiz. Akbelen’de, Limak’ın milli servetimiz olan ağaçlara ve ormanlara yönelik saldırısı, gençlerin ve ninelerimizin, jandarma ve polisle karşı karşıya kalarak yaşadıkları korkunç sahnelere neden oldu. Böyle bir ülkede mi yaşamak istiyoruz!?

Yaşanan düzen bozukluğu, ekonomik depresyon ve hukuksuzluğa sığınma her türlü toplumsal cinnet ve şiddetin patlama yapmasına neden oluyor. Daha birkaç gün önce Esenyurt’ta yaşanan mafya hesaplaşması bu ülkenin adaletinden kendilerine bir zarar gelmeyeceğini düşünenlerin gencecik insanları infaz etmesinin önünü açıyor. Yalnız geçen yıl silahlı şiddet olaylarında 2278 kişi canını kaybetmiş. Kadınlar, yine yasaların katilleri koruduğuna güvenen erkekler tarafından katledilmeye devam ediliyorlar. Ülkenin kimi siyasi partileri ve hatta kimi profesörleri kadına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin 6284 sayılı yasanın derhal kaldırılmasını istiyorlar. Mesela Prof. Ebubekir Sofuoğlu isimli akademisyen, bu yasayı savunan AKP’li kadınları bile birkaç ay önce “cehennemlik” olarak niteledi. İktidar partisinin ve liderlerinin kadınlara, çocuklara ve hayvanlara yönelik sistematik baskıları yönlendiren tarikatları durmadan desteklemesi ve “ziyaret etmesi” ortaya giderek kararan bir Türkiye çıkarıyor. Yargı bağımsızlığı her zamanki gibi ayaklar altında. 

Bugün artık dokunulmazlığı olmayan ana muhalefet partisi lideri Kılıçdaroğlu ve sürekli olarak iktidarın hedef tahtasına oturtulan İmamoğlu kendini güçlü hissettikleri ilk anda iktidarın ağır bir satranç hamlesiyle karşı karşıya kalabilirler. Kılıçdaroğlu, “Erdoğan beni eleştirdiğinde alkışlayan hâkimin önüne dosyam gittiğinde neler olacak?” diye haklı olarak soruyor. Can Atalay, seçimlerden 10 gün sonra meclis başkanlığına aday gösterilmiş bir milletvekili iken, anayasa ihlaliyle hala tahliye edilmemiş olması hem siyasi hem hukuki ortamımız açısından akıl almaz bir durum. “Pahalılık Erdoğan yüzünden” diyen genç, seçimlerden önce yaka paça gözaltına alınırken, aynı dönemde sahte videolar ve afişler propaganda döneminde kol geziyorken, devlet mekanizmasına kılcal damarlarına sızarak, çok kritik alanları kendi “eyaletinin arka bahçesi” haline getirmiş Menzil Tarikatı’nın gazetelerde ve televizyonlarda boy boy hükümranlık dizileri yayınlanıyor. “Laiklik nerede?” diye soranınız kalmışsa bilin ki anayasanın ilk üç maddesine de göz dikmiş bir güruh sinsi bir şekilde fırsat kolluyor. Feshane baskını, festival ve konser iptalleri özellikle batılı illerde özgürlükçü toplumun gericilik örneklerine alışmasını hedefleyen kabul edilemez bir uygulama. Bu arada sevgili Barış Pehlivan’ın beşinci kez hapse girme ihtimali gündemde. İnanılır gibi değil!

37 gündür hapiste bulunan Merdan Yanardağ, bakın ikinci tur seçimlerden dört gün önce ne demiş: “Son 11 yılı aşağı yukarı dinci faşizan totaliter bir rejim altında geçirdik. Seçimi tekrar Erdoğan kazanırsa İslamo-faşist bir rejime yönelme olasılığı yüksektir. Medya üzerindeki baskının, kuşatmanın artacağı ise kesin görünüyor. Ancak bunu dünyanın sonu gibi görmemek de lazım. Baskılara, mücadeleye alışkınız.” 

Merdan Yanardağ haklı. Ne demiştik “Atatürk gibi umutlu olmak.” CHP’nin iç devrimi ile başlayacak yeni dönem…

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025