Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Hükümet Programı
Başbakan Davutoğlu’nu, başbakan olmadan önce dışişleri bakanı olarak tanıdık; onun öncesinde de kendisi bize değerli bir “akademisyen” olarak tanıtıldı. İnsan, doktoralı moktoralı, kitaplı mitaplı birinden söz edildiğinde ondan haklı olarak iyi şeyler bekliyor. Ne var ki beklentiler boşa çıktı, 91 yıllık Cumhuriyet tarihimizde Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturmuş en beceriksiz, en kifayetsiz bir kişilik olarak “temayüz” etti. İşe komşularımızla “sıfır sorun” diyerek başladı, fakat ne yaptı etti komşularımızla olan dostluklarımızı sıfırlamayı başardı!
Şimdi Başbakanlık koltuğunda oturuyor. Hazırladığı hükümet programını dikkatle dinledik, satır altlarını renkli kalemle çizerek okuduk. Gördük ki hükümet programı hayattan kopuk bir akademisyenin ürettiği 189 sayfalık bir laf salatasından başka bir şey değil.
***
Önemsiz mi? Hayır! Önemli çünkü uçları açık tehlikeli görüşler içeriyor. İkisi üzerinde mutlaka durmak gerekiyor.
İlki “devlet-millet kucaklaşması.” Bu ne anlama geliyor? Eğer millet, “millet gibi” bir milletse kendisinin hizmetkârı olması gereken devletle niçin kucaklaşsın?
Devlet-millet kucaklaşması, devletin “kutsal”, milletin ise “kul” olduğu çağdışı ülkelerde görülen bir durumdur. “Yeni demokrasi” denilen düzen eğer bu ise vay bizim halimize!
İkincisi ise “özgürlük-güvenlik dengesi” görüşüdür. Toplumun, bireylerin özgürlüklerinin güvenlik kaygıları/önlemleri ile egemen erk tarafından dengelenmesi, başka bir deyişle sınırlandırılması ancak otokratik, despotik rejimlerde rastlanan bir uygulamadır.
Görüleceği gibi ilk ve ikinci görüş birbiriyle bağlantılıdır. Her iki görüşte de “devlet” kutsallaştırılmaktadır.
***
Davutoğlu’nun kaleme aldığı “Stratejik Derinlik”e göz atıldığında devletin kutsallaştırılması görüşünün kaynağının bu kitap olduğu kolayca anlaşılmaktadır.
Kitaptaki ana görüşü anımsayalım: “Sağlıklı bir anlayış, bir ülkenin üzerinde yükseldiği temelleri kavrayışla mümkün olur. Osmanlı İmparatorluğu mirasıyla ilişkileri yeniden canlandırılmalı, medeniyet havzasının yattığı Balkanlar - Anadolu - Ortadoğu - Kuzey Afrika - Batı Asya bölgesiyle tarihi ve organik bağlarının yüklediği sorumluluklar dairesinde bir gelecek tasavvuru geliştirilmelidir.”
Davutoğlu’nun dilinden düşürmediği “restorasyon” kavramı da bir gericilik projesinden başka bir şey olmayan eskiyi yeniden kurma/diriltme ülküsünün Fransızca kökenli söylemidir.
Bugün Türkiye Büyük Meclisi’nde güvenoylamasına sunulacak hükümet programı ülkemizin başını büyük belalara sokacak tehlikeli hedefler içermektedir.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- 6 asker şehit olmuştu
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi