Kavganın Niteliği

22 Eylül 2008 Pazartesi

10 Eylül 2008 tarihinde yayımlanan ve Erdoğan-Doğan kavgasını konu alan Gözlemler başlıklı yazıma, Bu köşede birkaç kez Anadolu kapitalizminin, kapitalist üstyapısını oluşturacağı yerde var olan feodal üstyapıyı din temelinde yeniden ürettiğine, Adalet ve Kalkınma Partisinin de bu sürecin siyasal/ideolojik gücü olduğuna ve bunun kaçınılmaz olarak metropol kapitalizmiyle bir çatışmaya yol açacağına değinmiştim cümlesiyle giriş yaptıktan sonra paragrafı, Anadolu sermayesi, AKPnin de desteği ile gücünü arttırdıkça bu çıkar çelişkilerinin daha da keskinleşeceği, dolayısıyla bu tür çatışmaların da büyüyüp yaygınlaşacağı kesindir diye bağlamıştım.

Aynı konuya 15 Eylül 2008 tarihli Sabahta Hasan Bülent Kahraman dostum da değinmiş; Bu savaş bekleniyordu, kaçınılmazdı. Sonunda patladı. Savaşın tarafları tekrar edeyim Doğan-Erdoğan değildir. İstanbul burjuvazisiyle Anadolu burjuvazisidir diyor. Ne var ki çatışmanın taraflarına ilişkin saptamamız birbiriyle örtüşüyor olsa da vardığımız sonuçlar/öngörüler farklı. Kahramana göre, Anadoluya dayanan, farklı bir sermayeden yana olan, yeni bir sosyopolitik dinamik yaratmaya çalışan AKP nihayet burjuvaziyle büyük savaşına girmiştir; Erdoğan rant ekonomilerini yerleşik İstanbul burjuvazisinin tasallutundan kurtarmak ve dağıtım ekonomileri aracılığıyla Anadoluya aktarmakistemektedir, dedikten sonra, Sonucu ne olur, kim haklıdır, doğru mu yapılıyor, bunlar ayrı sorular ama bu bence bir devrim hamlesidir diye ekliyor.

***

Hasan Bülent Kahramanın sözünü ettiği sosyopolitik dinamik kavramı üzerinde düşünmek gerekiyor. Anadoluda, özellikle de sanayileşmenin son yıllarda ivme kazandığı, kapitalizmin hızlı bir gelişme gösterdiği kentlerde sosyopolitik dinamik hayata muhafazakârlaşma/dincileşme olarak yansıyor.

Bu kentlerde AKPnin 2002 ve 2007 genel seçimlerindeki oy oranlarına bir bakalım: Aksaray (48.1/63.3), Gaziantep (40.0/59.7), Kahramanmaraş (53.9/67.9), Konya (54.9/64.8), Kayseri (54.3/65.6). Sanayileşmekte/kapitalistleşmekte olan Batı Anadolu illerinde de durum pek farklı değildir: Bursa (41.3/51.1), Denizli (24.2/42.9).

Bu sayılara Saadet Partisinin aldığı oyları da ekleyelim: Aksaray (50.1/64.9), Gaziantep (42.2/61.0), Kahramanmaraş (55.6/69.4), Konya (59.7/69.4), Kayseri (57.3/67.7), Bursa (44.23/55.01) ve Denizli (24.2/42.9), durum budur.

Sanayileşen/kapitalistleşen bu kentlerin ortak özelliği, kapitalist üretim ilişkilerinin yoğunlaşması/yaygınlaşması ölçüsünde üstyapı kurumlarının bu gelişmeye koşut olarak liberalleşme/demokratikleşme yerine feodalleşmesi/dincileşmesidir. Anadolu kapitalizmi kendi üstyapısını oluşturacağı yerde mevcut, fakat 1980lere kadar çözülmekte olan feodal yapıyı sağlamlaştırarak ve dincileştirerek yeniden üretmektedir. Bu kentlerdeki yerel yönetimlerin de, sivil toplumkuruluşlarının da sosyopolitik, siyasal/ideolojik zemini dinciliktir.

***

Dincilik nedir? Sanırım bu sorunun yanıtını, Türkiyede dincilik, sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal kurumların, kuruluşların, örgütlerin, derneklerin, medyanın İslami esaslara göre oluşturulması, biçimlendirilmesi, bireylerden de tutum ve davranışlarını bu esaslara göre düzenlemesini beklemek/istemektirdiye verebiliriz.

Anadoluda bugün karşımıza çıkan görüntü budur. Kapitalizmin gelişmesine koşut olarak ortaya çıkan ve AKP tarafından yönlendirilen sosyopolitik dinamik, Anadoluda bireylerin özgürlüklerini kısıtlayan, toplumu sermaye-yerel yönetim-devlet üçlüsünün egemenliği altına sokan toplumsal-siyasal-kültürel bir zeminin oluşup güçlenmesine gerekli ortamı/koşulları hazırlamıştır/hazırlamaktadır. Kavga özünde bu gelişmeden yana olanlarla karşı olanlar arasındadır, gerisi teferruattır’.

[email protected]


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları