Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Okul Yakmak
Baştan söyleyeyim; ben, Türkiye’de Kürtçenin ikinci “resmi dil” olarak tanınmasını isteyenlerdenim. Bu isteğime ilişkin birçok neden sayabilirim. Doğal olarak ilki Türkiye nüfusunun oldukça büyük bölümünü Kürtlerin oluşturuyor olmasıdır. Kendi anadillerinde eğitim görmek bu nüfusun evrensel kabul gören temel hakları arasındadır.
Bugün Birleşmiş Milletler üyesi 194 ülkenin 113’ünde iki veya daha çok resmi dil bulunmaktadır. Bu devletlerin arasında İspanya gibi federatif yapıda olanlar gibi Fransa gibi üniter yapıda olanlar da bulunmaktadır. Bask ve Alsace-Mosel bölgelerinde, isteyen öğrenciler anaokul ve ilkokul eğitimlerini anadilleri olan Bask veya Alsace dilinde alabiliyorlar. Ortaöğretimde de durum aynıdır. Devlet bu sisteme mali katkı yapmakla yükümlüdür. Bask bölgesinde Bask dili, bölgede yüzde 70 oranında devlet, yüzde 30 oranında da aileler tarafından finanse edilmektedir.
Birinci resmi dilin Macarca olduğu Macaristan’da Kırım Tatarcası, Yunanca, Romanca, Hırvatça, Makedonca, Ukraynaca ve Sırpça o azınlıkların yoğun olarak yaşadıkları bölgelerde ikinci resmi dil olarak kabul edilmiştir.
***
Türkiye’de Rum ve Ermeni yurttaşlarımız ilk ve orta eğitimlerini anadillerinde almak hakkına sahiptirler. Bu hakları Lozan Antlaşması ile güvence altına alınmıştır. Kurtuluş Savaşı’nda Türkler ile omuz omuza çarpışan, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin iki kurucu unsurundan biri olan Kürtler ise en temel haklarından biri olan anadillerinde eğitim görmek hakkından yoksundur. Bu, yurttaşlar arasında eşitlik ilkesine aykırı düşen önemli bir haksızlıktır.
Bizim gibi bu haksızlığın kaldırılmasından yana olanların önüne sürülen karşı gerekçede hep “Peki, bu nasıl olacak?” sorusu yer almaktadır. Bu sorunun muhatabı biz değil, temel işlevi topluma hizmet etmekle yükümlü olan devlettir.
Diğer bir gerekçe de anadilde eğitimin ülkeyi bölünmeye götüreceğidir. Bölünmeyi tetikleyen, insanların kafasına bölünme düşüncesini düşüren o insanlara verilen haklar değil, o insanları eşit olmayan yurttaş konumuna düşüren yoksunluklardır.
***
Bu yoksunluklardan kurtulmak, hak almak için verilen savaşımlarda izlenecek yol, yöntem nedir?
Herhalde okul yakmak değildir!
Günlerdir medyada Güneydoğu’da ateşe verilen okullara ilişkin haberler, görüntüler yer alıyor.
Bunlar özellikle Kürtlerin haklı davalarının yanında yer alan insanların tüylerini ürperten haber ve görüntülerdir.
Yasakçıların eline malzeme veren, ekmeklerine yağ süren bu yanlış yöntem bir an önce terk edilmelidir.
Doğrudur, yasaklar çoğu zaman dinlenmeyerek, çiğnenerek değiştirilir. Bunun birçok örneği vardır. Örneğin, resmi kurumlarca mühürlenmiş bir kapıdaki mührü sökmek bir “suç” oluştursa da bu açıdan bakıldığında mazur görülebilir. Fakat onlarca okulu ateşe vererek binlerce öğrencinin eğitim hakkını ellerinden almanın mazur görülecek hiçbir yanı yoktur.
Bir not olarak düşeyim dedim.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu