Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Temiz Alın, Kirli Dudaklar Üzerine
Aradan epeyce zaman geçti, ortalık dindi. Şimdi salim kafayla düşündükçe Sayın Başbakan’ın, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile arasında geçen o “öptürüp-öptürmeme” tartışmasını büyük olasılıkla Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale Şehitlerine adlı şiirinde geçen, “Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker / Gökten ecdâd inerek öpse o pak alnı değer” dizelerinden etkilenerek başlatmış olduğu kanısına varıyorum.
\nSayın Başbakan’ın, Sayın Kılıçdaroğlu’nun, özünde bir yüreklendirme deyişi olan, “Gemilerini Gazze Limanı’na kadar götür, o zaman seni alnından öperim” sözlerine işin içine “kirli dudakları” katacak ölçüde öfkeli bir yanıt vermesinin bir nedeni olmalıydı öyleyse.
\nSanırım olay, o “kahraman” sözcüğünde düğümleniyordu. Başbakan, toprağa düşmüş bir asker olmasa da sonuçta, özellikle de yandaşlarının gözünde bir kahramandı, Arap sokaklarının kahramanı…
\nO sokaklarda taşınan posterler, o sokaklarda yükselen övgü dolu sesler bunun kanıtı değil midir?
\nKahramanlar ise “pak” alınlarını her isteyene uzatmazlar, öpecek olanı kendileri seçerlerdi.
\n“Uzatma” derken aklıma geldi. Başbakan bilindiği gibi uzun, Sayın Kılıçdaroğlu ise görece kısa boylu politikacılardır. Yan yana geldiklerinde bu boy farkını açıkça görüyoruz. Kafamda bir sahne kurguluyorum: Kılıçdaroğlu, Başbakan’ın alnını öpmeye çalışıyor, fakat olmuyor, çünkü yetişemiyor. Ya Sayın Başbakan iki büklüm eğilerek alnını Sayın Kılıçdaroğlu’nun dudaklarına uzatacak ya da Sayın Kılıçdaroğlu -artık ayakuçlarında mı yaylanır, yoksa bir tabureye mi çıkar-, Sayın Başbakan’ın alnına yetişmeye çalışacak.
\nFiziki yapıları böyle bir sahneyi zorunlu kılsa da bu “biçimsel mantıklı” kurgudan vazgeçiyorum. Çünkü her ikisinin de böylesi “tuhaf” bir sahnede rol almayacak kadar ciddi insanlar olduğunu biliyorum. Tek başına bu durum bile Sayın Kılıçdaroğlu’nun sözlerinin teşbihten öte somut bir istek olarak anlaşılmaması gerektiğini ortaya koyuyor sanırım. O halde basit bir teşbih Başbakan’ı niçin bu kadar öfkelendiriyor?
\nHijyenik bir tedirginlik olabilir mi? “Kirli dudaklar” sözü bu tedirginliğin bir yansıması mıdır? Mutlaka bir yanıtı olmalıydı bu soruların.
\nBu noktada Libyalı bir sokak Arap’ı yetişiyor yardımıma. Adını bilmediğimiz bu adam Başbakan’ı sokak ortasında birden karşısında görünce çok heyecanlanmış, sol eliyle Başbakan’ın ensesini tutarak başını kendine doğru çekip onu alnından öpmüştü.
\nO anın fotoğrafı öptürüp öptürmeme dalaşının yaşandığı günlerde basında yayımlanınca şaşırmıştık. Libya’yı ziyareti sırasında çekilen fotoğrafta, Başbakan’ın öpüldüğü anda yüzünde bir gülümseme belirdiği, dolayısıyla öpülmekten bir rahatsızlık duymadığı açıkça görülüyordu. Bundan “hijyenik tedirginlik” gibi bir çekincenin söz konusu olmadığını anlamıştık. Öyle ya, elin sokak Arap’ının dudaklarının temiz mi yoksa kirli mi olduğunu Başbakan nereden bilebilirdi ki?
\nDemek ki sorun başka bir yerdeydi. İyi de nerede?
\nYukarıda, “Kahramanlar alınlarını her isteyene uzatmazlar, öpecek olanı kendileri seçerler” demiştim ya, sorun işte oradaydı. Nitekim Başbakan da Libya’ya giderken, orada kendisine karşı şükran duyguları besleyen insanlar olduğunu, büyük olasılıkla bir “öpülme” eylemiyle karşılaşacağını mutlaka öngörmüş olmalıydı. Hazırlıklıydı.
\nAyrıca Libya’daki sokak Arap’ının eylemi ile Kılıçdaroğlu’nun istemi arasında belirgin bir fark vardı. İlki bir şükran ifadesiyken ikincisinde yüreklendirme örtüsünün altında bir “meydan okuma” gizliydi. Başbakan da gerçek bir Kaşımpaşa delikanlısı olarak façayı bozdurmamış, raconun gerektirdiği sertlikte Kılıçdaroğlu’na karşı çıkmıştı. Karşı çıkarken kullandığı “kirli dudaklar” sözcükleri ise “mecazi” anlamda değerlendirilmeliydi.
\nKılıçdaroğlu da zaten sorunu üstelememiş, “öptürmezsen öptürme” davranışını yeğleyince tartışma kapanmıştı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’in olayın “kişisel şecereler” bağlamında ele alınması önerisine ise pek ilgi gösteren olmamıştı. Olay buydu!
\nDeğerli okurlarım, Türkiye’de siyaseti ve siyasetçilerin davranışlarını anlamanın ancak bu tür ciddi ve ayrıntılı irdelemelerle mümkün olacağına iyice inanıyorum artık. Yoksa şu sıralar alevlenerek hızlanan “Şerefsiz kim?” türünden tartışmaları nasıl izleyebiliriz? Bilmem siz ne düşünürsünüz?
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Sokak, Narin için tek ses oldu: Tayyip Erdoğan'a sorsunl
- İzmir’de 9 Eylül coşkusu…
- Aynı anda gün doğdu, ay battı! İşte o eşsiz an...
- Akran zorbalığı: Çocuklar tehlikede!
- Mevsim geçişlerinde psikolojiye dikkat!
- Çocukların beslenme çantasında neler olmalı?
- Yaşam hakkı savunucuları AYM önünde yaşam nöbetinde
- Acun Ilıcalı ve Ayça Çağla Altunkaya'nun mutlu günü!
- Okullar açılıyor!
- Türkiye'de Alzheimer artışı! Niteliksiz eğitim hastalığı
En Çok Okunan Haberler
- 'Narin'i öldür yoksa ikinizi de öldürürüm'
- İtirafçıyla olan konuşmasını anlattı!
- 'Sessizlik hayra alamet değil'
- Polis aracı, anne ve kızına çarptı: 1 ölü
- Narin soruşturmasında ek ifade ortaya çıktı
- Teğmenlerin akıbetine ilişkin çarpıcı iddia
- Şişli'deki kazada polis 'ehliyetsiz' çıktı!
- Bu hastalıklara sahip olanlar erken emekli olabilir
- Park etmiş, 50 dakika boyunca kalmış!
- Narin ve bataklık