3F’den tek F’ye
Deniz Ülkütekin
Son Köşe Yazıları

3F’den tek F’ye

26.10.2024 14:01
Güncellenme:
Takip Et:

Portekiz’i 1932’den 1968’e kadar diktatörlük ile yöneten António de Oliveira Salazar’ın çoğunuz tarafından bilindiğini tahmin ettiğim bir sözü vardır: “Ülkeyi 3F ile yönettim. Fado, futbol ve Fatima.

Fado, ülkenin yerel halk müziği olarak bilinmekteydi. Eğlence ve -eleştirel teorilere bakılırsa- bir anlamda melodik uyuşturucu etkisini simgeliyordu.

Futbolda, Portekiz Salazar döneminde altın yıllarını yaşamıştı. Benfica, Porto ve Sporting gibi  büyük kulüpler için devasa stadyumlar inşa edilmiş bu kulüpler Avrupa kupalarında başarıdan başarıya koşmuştu. Böylece ülkede büyük bir kitle zamanının önemli kısmını futbol ile geçiriyordu.

Fatima ise Portekiz’in Fatima kasabasında 20. yüzyılın başında üç çoban çocuğunun Meryem Ana’yı gördüğü rivayet edilen olaylara silsilesi üzerine oluşturulan dini bir kültü anımsatıyordu.

Eğlence, futbol ve din pek çok eleştirel teoride, var olan sömürü düzeninin toplumsal itirazlar devre dışı bırakılarak işlemesi için kullanılan araçlar olarak betimlenir ve belli ölçüde haklı önermeler oldukları söylenebilir.

Ulus devletlerin ortaya çıkışı, kral buyrukları ve padişah fermanlarının yerini meclislerin alması, sanayi devrimi ile insanların bir kısmının çalışma odaklı yaşam dışında yaşayış biçimleri edinmesi ve yönetimde oy hakkıyla söz sahibi olması, kitle iletişim araçlarının gelişmesi ile bunlara bağlı diğer nedenler elbette farklı bir kitle yönetimini beraberinde getirdi.

Bu noktada askeri veya kutsal bir yaptırım içermeyen yönlendirici aygıtlar öne çıkıyordu ve kitleleri korkutarak değil haz mekanizmalarını çalıştırarak (kimilerine göre uyuşturarak) yönlendirmek önem kazanıyordu.

Dolayısıyla tüm ülkenin diline dolanan bir şarkı, şampiyonu veya derbi galibini belirleyen bir gol veya herkesi etkileyen, mantıkla açıklanamayacak bir olay kitleler için oldukça kullanışlı meşguliyet araçlarıydı.

Böylece insanlar yaşam koşullarının ne kadar kötü olduğunu, ne kadar az maaş aldıklarını, gelir dağılımındaki dengesizlikleri konuşmaya bir türlü fırsat bulamazlardı.

Ancak görünen o ki 20. yüzyılda farklı coğrafyalarda farklı kültürel kodlar eşliğinde kullanılan  bu yöntem artık pek işlemiyor.

Bunu nereden çıkardın” diye soracak olursanız 3F’nin yerini tek F’nin aldığını söyleyebilirim. Ne mi o F? Felaket!

Türkiye ne yazık ki son birkaç aydır toplumsal anlamda epey zorlayıcı bir süreçten geçiyor. Yaşanan şiddet olayları ve içerdikleri genel ahlak sınırlarını zorlayıcı unsurlar konunun uzmanları tarafından toplum psikolojisini yaralayıcı etkiler taşıdığı yönünde yorumlanıyor.

Sırf Türkiye değil elbette dünya da bir savaş olasılığından diğerine uyandığı karanlık günler geçiriyor.

Ne yazık ki hemen her yerde bir toplumsal veya çevresel felaketi bir diğeri izliyor ve insanlar öncekini konuşup yaşadığı şoku sağaltamadan bir diğeriyle karşılaşıyor. Peki art arda felaketler sıralamak yeni bir kitle iletişim yöntemi mi?

Hiç sanmıyorum. Bana kalırsa felaketlerle yaşamak, artık yaşamlarımızın kaçınılmaz olan bir gerçeği ve her yeri saran mobese kameralarının yansıttığı anbean izleği sürülen olay örgüleri olayları içselleştirmemizi sağlamasa da biz izleyenlerini fiziken değilse bile duygusal olarak olay örgüsünün içine koyuyor.

Korku eskiden ilahi bir gücün veya ilahi güçten yetki alan bir yöneticinin kılıcıydı. Artık korkunun kendisi ilahi bir kudret ve geçmişin söylemi içinde kitlelerin afyonu diye küçümsenen bir gol sevinciyle birbirine sarılan insanların yerini korku ve şokla birbirinin yamacına sığınan kitleler alıyor.

Böyle bir çağda hazzın ahlak yoksunu bir sapkınlık türü olarak ortaya çıkması pek de şaşırtıcı olmasa gerek.

Yazarın Son Yazıları

Pandeminin mirası bir sessiz salgın: Gooning

Pandeminin ardından yalnızlık yeni bir biçime büründü. Ekranların ritmiyle biçimlenen çağda “gooning”, sırf bir cinsel pratik değil, dijital odak ekonomisinin bir yansıması.

Devamını Oku
08.11.2025
Zamanın parçalanmış belleği

Zaman artık yalnızca ölçülebilir bir akış değil belleği, siyaseti ve ekonomiyi biçimlendiren bir iktidar aracı

Devamını Oku
25.10.2025
Samimiyet çağında samimiyetsizlik

Samimiyet, insanlık tarihi boyunca güven ve içtenliğin karaktere yansımış bir göstergesi olarak tanımlanırdı.

Devamını Oku
05.10.2025
Diziler, şarkılar, davalar: Kimin sahnesi?

Diziler, şarkılar, davalar: Kimin sahnesi?

Devamını Oku
21.09.2025
Gündem zehirlenmesi

Artık “Yine ne oldu?” hissiyle uyanmak, politikleşmiş bir yorgunluğa dönüştü.

Devamını Oku
17.08.2025
Kamusal şizofreni

Söylenemeyenlerin çoğaldığı, herkesin birden fazla benlik taşıdığı bir çağda yaşıyoruz. “Kamusal şizofreni” artık siyasetçilerin değil hepimizin hastalığı.

Devamını Oku
26.07.2025
Makbul queer

Makbul queer

Devamını Oku
12.07.2025
Düşünüyorum, öyleyse susayım!

Düşünce artık içerikten çok niyetiyle, sahibinden çok kökeniyle yargılanıyor. Bu sessizlik çağında en büyük özgürlük, hâlâ düşünebiliyor olmak.

Devamını Oku
28.06.2025
1000 > 100 bin

İnfluencer dünyasında artık takipçileriyle derin bağlar kuran içerik üreticileri yani mikro etkileyiciler yüz binlere ulaşan hesaplara göre markaların çok daha fazla ilgisini çekiyor.

Devamını Oku
16.06.2025
Gülerken kızmak: Türkiye’de ofansif mizahın sınırları

Gülerken kızmak: Türkiye’de ofansif mizahın sınırları

Devamını Oku
25.05.2025
Kodlarda gizli erkek bakışı

Kodlarda gizli erkek bakışı

Devamını Oku
10.05.2025
Ne diyorsunuz? Anlamıyorum!

Ne diyorsunuz? Anlamıyorum!

Devamını Oku
03.05.2025
Elveda özgür Avrupa

Elveda özgür Avrupa

Devamını Oku
20.04.2025
Gerçeğin yokluğu

Gerçeğin yokluğu

Devamını Oku
12.04.2025
Umudu yaratanlar

Umudu yaratanlar

Devamını Oku
28.03.2025
Aklın çölleşmesi

Aklın çölleşmesi

Devamını Oku
15.03.2025
Korku ve ecel

Korku ve ecel

Devamını Oku
01.03.2025
Kendini gerçekleştiren kehânet ve Antigone

Kendini gerçekleştiren kehânet ve Antigone

Devamını Oku
23.02.2025
'Yapay zekâ kullanıyorum'

'Yapay zekâ kullanıyorum'

Devamını Oku
08.02.2025
Dünyanın en büyük sorunu (şimdilik)

Dünyanın en büyük sorunu (şimdilik)

Devamını Oku
01.02.2025
İhmalkâr

Bolu’da 78 yurttaşımızı yitirmemizle sonuçlanan otel yangınından beri sık duyduğumuz ve sürekli zihnimde tekrar eden kelime: İhmalkârlık.

Devamını Oku
25.01.2025
Ucubelerin sanatı

Ucubelerin sanatı

Devamını Oku
18.01.2025
Kaliforniya’da suyun başını tutanlar

Kaliforniya’da suyun başını tutanlar

Devamını Oku
10.01.2025
Genel izleyicinin tragedyası

Genel izleyicinin tragedyası

Devamını Oku
02.01.2025
Düş adacıkları

Düş adacıkları

Devamını Oku
30.11.2024
Tepkisiz toplum etkisiz siyaset

Tepkisiz toplum etkisiz siyaset

Devamını Oku
23.11.2024
Tekinsizliğe karışan deli

Birkaç farklı yerde, farklı tonlarda ve farklı cümlelerle bilgi sahibi olduğum bir anektod:

Devamını Oku
17.11.2024
Çaresizliğin zorbalığı

Çaresizliğin zorbalığı

Devamını Oku
08.11.2024
3F’den tek F’ye

3F’den tek F’ye

Devamını Oku
26.10.2024
4K netliğinde bir çaresizlik

4K netliğinde bir çaresizlik

Devamını Oku
05.10.2024
Hibrit kimlik ve sanal töreler

Hibrit kimlik ve sanal töreler

Devamını Oku
29.09.2024
Beyaz yakalı çobanlar

Beyaz yakalı çobanlar

Devamını Oku
22.09.2024
Gölgesinden korkan ülke

Gölgesinden korkan ülke

Devamını Oku
07.09.2024
Hangi geçmiş?

Hangi geçmiş?

Devamını Oku
17.08.2024
X etkisi ve cinsiyet politikası

X etkisi ve cinsiyet politikası

Devamını Oku
10.08.2024
Instagram’daki taşralı hayaleti

Instagram’daki taşralı hayaleti

Devamını Oku
03.08.2024
İdeoloji, adi suçlar ve pozitif ayrımcılık

İdeoloji, adi suçlar ve pozitif ayrımcılık

Devamını Oku
26.07.2024
İç ve dış düşmanlar, gölgeler

İç ve dış düşmanlar, gölgeler

Devamını Oku
19.07.2024
Modifiye arabalar ve tek kullanımlık kalıplar

Modifiye arabalar ve tek kullanımlık kalıplar

Devamını Oku
05.07.2024
Sınıfsallaştıramadıklarımızdan mısınız?

Sınıfsallaştıramadıklarımızdan mısınız?

Devamını Oku
22.06.2024