Doğan Satmış

Erdoğan’ı sandıkta sarayına kilitleyin

06 Haziran 2015 Cumartesi

Büyüklüğü 100 dönümden az Dolmabahçe Sarayı için “Osmanlı’yı batırdı” yorumu yapanlar çoktur. Gerçekten de, Sultan Abdülmecit’in emriyle yapılan sarayın masrafı Osmanlı’yı çok zora soktu, memur maaşları bile ödenemez hale geldi. 285 oda ve 46 adet salonu olan sarayın yıllık masrafının 2 milyon sterline çıktığı yazılı. Ve Abdülmecit, burada 6 ay bile oturamadı.
Peki, Erdoğan’ın inşa ettiği Ak Saray... Dün Taraf’ta Hüseyin Özay, adını açıklamadığı bir saray çalışanına atfen anlatıyor:
2 bin odası, her biri 30 kişilik 66 tane toplantı salonu var. İsraf olmasın diye bunların yalnızca 13- 15’i kullanılıyor. 1260’ı polis olmak üzere, 3 bin personel istihdam ediliyor. Aylık elektrik masrafı 1.2 milyon, doğalgaz masrafı 5 milyon TL. Otoparktan ofise gitmek için 15 dakikalık sıkı yürüyüş gerekiyor. Koridorlarda polisler herkese kimlik soruyor. Çalışanlar günde 6 kez x-raydan geçiyor.”
Maliye Bakanı saray için harcanan parayı “Milletin morali bozulur” diye açıklamadı biliyorsunuz. Ama 20 milyar TL olduğu sanılıyor.

Erdoğan’ın misyonu
13 yıllık AKP iktidarının sonunda geldiğimiz nokta bu.
Dünyanın en büyük sarayına sahibiz.
İyi mi kötü mü tartışıp, “Ülkeye kalıcı bir eser bıraktı” demek isteyenlere koz vermek istemiyorum.
Daha dün okudunuz, dünya gazeteleri “Beyaz Saray’dan 30 kat büyük sarayı olan lider kim” diye tüm Türkiye ile alay ediyor.
Ama deniz bitti.
Erdoğan’ın misyonu da sona geldi. Artık bu ülkeye vereceği bir şey kalmadı.
Bazılarının “Ancak yüz yıl sonra” dediği Kürtçe TV’yi bir gecede kurma benzeri cesaretleri sergileyemiyor artık.
Tek yapabildiği, sarayın klozetlerini muhalefet liderine açmak.
Ama Türkiye’nin, saraydan da, klozetten de acil ve önemli sorunları var.
Ekonomi, Erdoğan’ın ilk yıllarındaki gibi değil, tamamen durdu, ihracat gümledi, büyüme gümledi.
Türkiye, “değerli yalnızlık” yalanlarıyla teselli bulan ülke haline geldi. Bize sıcak bakan tek dost ül ke kalmadı.
Öteki konuları atlayıp sadece eğitimden bir örnek vereceğim.
Bu yıl YGS’ye 2 milyondan fazla genç girdi, bunların sadece ilk 100 bini iyi denebilecek üniversitede okuyabilecek. 1 milyon 900 bini umutsuz. Mezuna iş de yok.

İnsanoğlu fanidir
Erdoğan’ın 13 yıl sonunda Türkiye’yi getirdiği nokta bu.
İşte bu yüzden devletler liderlerini değiştirirler.
Ama “gidip gitmemeyi” liderlere bırakırsanız, hiç kimse gitmek istemez.
Dünyanın en adaletli hükümdarı Muhteşem Süleyman, “Senden büyük Allah var” nidalarını dinleye dinleye 46 yıl tahtta oturdu, ancak ölünce gitti.
İngiltere’de Kraliçe Elizabeth’in hükümranlığı 60 yılı aştı, kendi öz oğlu için tahtı terk etmeye gönlü el vermiyor.
Bunu bildiği için Amerikalılar başkana 8 yıl sınırı koydular.
Her 4 yılda bir sandık kurulması da bu yüzden.
Ekonomisi Türkiye’den 30 kat güçlü bir ülke, liderine 8 yıl sınırı koyarken, sarayı 30 kat büyük ülkede liderler ilanihaye kalmamalı.
Türk seçmenine düşen, yarın sandıktaki oyuyla Erdoğan’ı sarayına kilitlemek.
Erdoğan, altın varaklı bardaklarla süslenmiş sarayına kilitlenmeli ki, AKP de rahat nefes alsın.

Nerde o isimler?
Koca bir seçim kampanyası geçirdik. AKP’nin, 3 dönem sınırına takılan önemli isimlerinden birini hiç en önlerde gördünüz mü?
Arınç’ın son günlerde gelen bazı demeçleri dışında kendini ortaya koyan eski AKP’liler nerede?
Gül’e yakın gazeteciler bile, “HDP’ye oy vereceğiz” diye dolaşıyorlar ve böylece Erdoğan’ın gücünün zayıflamasını umuyorlar.
Artık söz seçmenin.
Yarın seçmen Erdoğan’ı sarayına kilitlerse, Türkiye’nin demokrasisi yeniden canlanır.
Eğer Erdoğan sarayına kilitlenmezse, bugün bir manşet için istenen “Çifte müebbet ve 42 yıllık hapisler” daha da yetmez hale gelir.
Bundan kuşkunuz olmasın.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Volkan nasıl patladı? 21 Haziran 2016

Günün Köşe Yazıları