Galatasaray açısından bir önceki maçta alınan şok skor, sahaya kadro ve taktik güncelleme olarak yansımış. Oyunu biraz daha hızlandırmak amaçlanmış belli ama Donk, top dağıtma görevini yadırgayınca sıkıntılı bir tablo çıkıyor ortaya. Bireysel çabaları takdire şayan olsa da yeni isimler de bir takım sistemi içerisinde birlikte fazla oynamamış olmaktan müzdaripler. ‘Kim nereye koşar, kim hangi pası alır?’ sorularının cevaplarında hep yanlışlar, doğruları götürüyor. Sezonun hızlı takımı Kasımpaşa’ya gelince… Beklerini oyuna dahil ederek başta Trezeguet olmak üzere ileride tehlike yaratacak oyuncularını besleme gayretlerini hissettiriyor ama sonuç alamıyorlar. Zira çabaları genelde Ozan’a ve Muslera’ya takılıyor. Bahsetmeden geçmeyelim: Ozan, muhtemelen herkesin ‘en zayıf halka’ olarak değerlendirdiği bir isim ama maç boyunca savunma zincirinin en vazgeçilmezlerinden olmaya aday olduğunu kanıtlıyor.
İkinci yarıya iki takım da işi ciddiye alacağını hissettirerek başlıyor. Gol bulmak adına rakip kaleye yapılan baskıda ‘itişme’yi G.Saray kazanıyor. Hep duran topların mağduru Sarı-Kırmızılılar, Rodrigues’in kullandığı serbest vuruşu Eren’le tamamlayarak 55. dakikada öne geçiyor. Artan yağmur oyunu zorlaştırırken G.Saray’ı da kamçılıyor adeta... Tabii bunda Kasımpaşa’nın gol bulmak adına savunma güvenliğinden vazgeçmesinin de etkisi var. 58. dakikada Rodrigues, uzaktan attığı şutla 2. golü imzalıyor. 65 ise Rodrigues’in soldan içeri taşıyıp kaleye yolladığı mükemmel golün dakikası...
76. dakika Kasımpaşa, Diagne’yle penaltıdan golü bulunca ‘kalan dakikalara uzatmaları da eklersem oyuna ortak olur muyum?’ hayalleri kurarken cevabı, 77. dakikada kafa vuruşuyla topu ağlara yollayıp 4. golü atan Serdar veriyor: ‘Belki başka ve tercihen yağmursuz bir bahara...’ Son düdük, G.Saray’ın dönüşünü resmileştiriyor: 3 puana, liderlik koltuğuna ve yarıştaki iddiasına…