Galatasaray, hem kazanması gereken hem de kazanabileceği bir maça çıkıyor. Kadrosu ideale yakın. Rakip kendisine göre zayıf ve hem evinde hem de Şampiyonlar Ligi’nde demotive. Tek dezavantaj eksilerde olan hava sıcaklığı. Ancak yerden ısıtmalı zeminde, bir kere koşmaya başladıktan sonra bunun da bir olumsuzluk olarak yansımayacağı genel kanaat. Bu tabloya uygun olarak da 40 dakika boyunca, oyuna liderlik ediyor G.Saray. Oyunu rakibinin sahasına yıkıyor. Onyekuru’nun başrolde olduğu pozisyonlar da buluyor. Bu pozisyonlar ‘Aman neler kaçtı’ tanımına uyacak türden değil. Yine de bir Şampiyonlar Ligi maçında, deplasmanda, bu oyun da hiç yoktan iyidir denebilir.
Ancak derken 40. dakikada, Lokomotiv Moskova’nın ilk ciddi atağında tablo tamamen değişiyor. Önce, tüm savunmanın bakışları arasında, Donk’un da pozisyona; topun çarpıp ağlara gitmesine yol açan ‘direk’ rolünde dahil olmasıyla Moskova, Krychowiak’ın kötü vuruşuyla 43. dakikada öne geçiyor. Sonra ev sahibinin uyuyan seyircisi kendine gelip takımına destek vermeye başlıyor. Onların bu motivasyonuna ek olarak da ikinci yarıda, Galatasaray donup kalınca, senaryo tamamen değişiyor. Evet sahada bir takım var. Evet top peşinde de koşuyorlar... Öte yandan Galatasaray’ın genel hastalığı olan aksiyon-reaksiyon ikilemi nüksediyor. Rakipten gelen gole, devamında kurulan baskıya Galatasaray’dan hiçbir reaksiyon yok! ‘Biz sağlık için spor yapıyoruz, önemli olan akciğerlerin çalışması’ dercesine bir futbol var sahada. Buna bir de savunmadaki inanılmaz hatalar eşlik ediyor. Bu ‘hataları zincir yaptık birbirine ekliyoruz’ haletiruhiyesi çerçevesinde, Lokomotiv Moskova’nın 2. golü bulması sürpriz değil! Bu golü 54. dakikada, Smolov’un asistiyle Ignatjev imzalıyor. Bu maçın akabinde, Galatasaray’ın Türkiye’de yaşadığı olumsuzluklar ve çalkantılar bolca gündeme gelecek. Evet moral motivasyon çok önemli. Evet, o konuda, özellikle de kendini ifade etme özgürlüğü hakkında söylenecek çok şey var. Ancak bugünkü sonucun sebebi olarak değil! Galatasaray kayıp. Eğer öyle ya da böyle bütün bu liglerde var olacaksa, önce ve bir an önce kendini bulması gerekiyor!
Kayıp
Yazarın Son Yazıları
Galatasaray’ın, ilk düdükten son düdüğe; performansını düşürmeden yüksek tempolu, baskılı ve organize bir futbol sergilediği doğru.
Belki maç başlamadan önce, Galatasaray’ın Avrupa yorgunu olması ve birinci kalecinin sakat olması avantaj gibi gözükmüştür Antalyaspor teknik heyetine.
Galatasaray, maçın ilk 45’te, Samsunspor ligin büyüklerinden rahatça puan koparan, dişli takımlardan biri değilmiş, hatta hiç yokmuş gibi oynuyor.
İstanbul derbilerinden, heyecan, çekişme, güzel futbol beklemeyeli çok oldu... En fazla, “Olay çıkmasa bari” temennisinde bulunabiliyor insan. Maç en azından bu beklentiyi karşılıyor.
Eksik ve tuttuk…
Galatasaray için maç, klişe bir pembe dizi gibi başlıyor…
İki Galatasaray var, Kocelispor deplasmanında. İlk yarıda “Ne de olsa sınıf birincisiyim. Çalışmadan geçerim” rahatlığıyla çıkıyor sahaya. Çabalamıyor, konsantre olmuyor…
Tıpkı, arılar gibi, iki takım da vızır vızır...
Yorgun Galatasaray, önce vasat bir oyun sergilerken pozisyon yaratma işini tek kişiye; maçın en hırslısı Osimhen’e bırakıyor.
Galatasaray maça, yelkeni rüzgâr dolan bir cruiser gibi başlıyor, ilk on dakika böyle devam ediyor.
Milli maçlar sonrası yorgun ya da Şampiyonlar Ligi öncesi heyecanlı; Galatasaray, normaline göre durgun bir futbol oynuyor.
Yorgun Galatasaray ve rakibini iyi çalışmış bir Beşiktaş...
Sırasıyla Yunus (23), Icardi (45+1) ve Torreira’nın (65) golleri, istikrarlı bir baskının değil yakalanan fırsatlara eklenen kişisel becerilerin ürünü.
Heyecanlı ve tedirgin G.Saray maça bocalayarak başlıyor.
Olimpiyat Stadı’nın lanetinden midir, verilen aranın rehavetinden mi bilinmez...
Galatasaray, evinde konuk ettiği Çaykur Rizespor karşısında “dalgalı” bir futbol sergiliyor...
Galatasaray, geçen sene olduğu gibi bu yıl da “her maça bir kahraman” trendini sürdürüyor. Topla oynama oranının yüzde 70’e varması yanıltıcı olmasın.
4 dilimi var G.Saray-Karagümrük maçının.
Gaziantep ile Galatasaray’ın karşı karşıya geldiği sezonun ilk maçının açmazı şu:
Erden Timur, Galatasaray’da yeni bir görev üstlenmeyeceğini açıkladığında, tüm camia endişeyle beklemişti yeni sezonu: Bu futbolcuları kim motive edecek?
Galatasaray, yaşadığı ‘sevinçli telaş’la biraz bocalasa da 26’da Osimhen’in golüyle rahatlıyor.
Yolundan şaşmadı
Birlikte
Tam takım devam
Yürüyeduruyor
‘Çok’ ile ‘hiç yok’
Koltuğunda rahat
Kadıköy hatırası
3 puanın günahı
Taşikardisiz 3 puan
Uyuyan dev
Kim kurtuldu?
Langırt
Yokluğu yara
Mesele
Nasıl olacak?
Tutuk ama istikrarlı
Uyanış
Kilit son maça
Azı dişi!