Galatasaray adına artık eksiklerden söz etmeye gerek yok. Zira bu artık Sarı-Kırmızılı takımın ‘maruz kaldığı’ bir gerçek. Kim ve/veya kimler tarafından maruz bırakıldığına gelince… Hakemden federasyona, yönetimden futbolcuya o boşluğu dolduracak çok isim var. Siz gönlünüze göre seçin bir tane… Geçen maçın 5-3-2’lik taktiği, eldeki malzemeye uyarlanmış ve 3-5-2 olmuş. Ancak o yılların atak zenginliği bol bu dizilişi sahaya verimsizlik olarak yansıyor. Evet, Galatasaray’ın topla oynama oranı daha yüksek; evet oyunda bir temposu var. Ancak göbekteki 5’linin pek azı öndeki 2’liye katkıda bulunabiliyor. Bu ikili de rakip defans tarafından kilitlenen ve yerini zaten yadırgayan Onyekuru ile gol yollarında pek de yaratıcı olamayan Eren olunca; Galatasaray adına gol uzak bir ihtimal haline geliyor. Özellikle ilk yarıda. Konuk ekibe gelince. Yeni hoca Aykut Kocaman’ın pek de yabancı olmadığı futbolcular, taktik çerçevesinde disiplinli bir 4-4-2 ile diziliyorlar sahaya. İlk yarıda gol atmaktan ziyade kendi yarı sahalarına sahip çıkmayı hedefliyorlar. Ancak hızlı ve akıl dolu kontrataklar sayesinde maçın en ciddi pozisyonlarını da onlar imzalıyorlar. 36, 41, 52 ve 60. dakikalarda vuku bulan bu pozisyonların hepsi net; hepsinde bir oyuncu kale ile karşı karşıya kalıyor ve atamıyor; hepsinde bazen asist bazen son vuruş Jahovic var ve yine hepsinde Muslera (bazen hatası, bazen sevabı, bazen de şansı ile) sahnede… . Enteresan olansa, Galatasaray’ın sahadaki defans ağırlıklı 3 ve 5’e rağmen bu pozisyonların yaşanabilmesi.
Öyle bir maç ki bu, tempo var ama heyecan yok. Çaba var ama sonuç yok. Konyaspor’un itina ile kovalayıp atamadığı gol, 69. dakikada ters bir kafa vuruşuyla, Eren’den geliyor. Oyunu bırakmayan Konyaspor, rakibini hataya zorluyor. 90’da da muvaffak oluyor! Serdar’ın kırmızı kart gördüğü pozisyonun ardından da Skubic’le beraberlik golünü buluyor. Son düdük puanları paylaştırırken Galatasaray bir puan mı aldı yoksa üç puanı verdi mi ya da üç puanı yine VAR’a mı verdi… Orası yine muammalı ve çok hummalı tartışmalara kalıyor.
Muamma
Yazarın Son Yazıları
Galatasaray’ın, ilk düdükten son düdüğe; performansını düşürmeden yüksek tempolu, baskılı ve organize bir futbol sergilediği doğru.
Belki maç başlamadan önce, Galatasaray’ın Avrupa yorgunu olması ve birinci kalecinin sakat olması avantaj gibi gözükmüştür Antalyaspor teknik heyetine.
Galatasaray, maçın ilk 45’te, Samsunspor ligin büyüklerinden rahatça puan koparan, dişli takımlardan biri değilmiş, hatta hiç yokmuş gibi oynuyor.
İstanbul derbilerinden, heyecan, çekişme, güzel futbol beklemeyeli çok oldu... En fazla, “Olay çıkmasa bari” temennisinde bulunabiliyor insan. Maç en azından bu beklentiyi karşılıyor.
Eksik ve tuttuk…
Galatasaray için maç, klişe bir pembe dizi gibi başlıyor…
İki Galatasaray var, Kocelispor deplasmanında. İlk yarıda “Ne de olsa sınıf birincisiyim. Çalışmadan geçerim” rahatlığıyla çıkıyor sahaya. Çabalamıyor, konsantre olmuyor…
Tıpkı, arılar gibi, iki takım da vızır vızır...
Yorgun Galatasaray, önce vasat bir oyun sergilerken pozisyon yaratma işini tek kişiye; maçın en hırslısı Osimhen’e bırakıyor.
Galatasaray maça, yelkeni rüzgâr dolan bir cruiser gibi başlıyor, ilk on dakika böyle devam ediyor.
Milli maçlar sonrası yorgun ya da Şampiyonlar Ligi öncesi heyecanlı; Galatasaray, normaline göre durgun bir futbol oynuyor.
Yorgun Galatasaray ve rakibini iyi çalışmış bir Beşiktaş...
Sırasıyla Yunus (23), Icardi (45+1) ve Torreira’nın (65) golleri, istikrarlı bir baskının değil yakalanan fırsatlara eklenen kişisel becerilerin ürünü.
Heyecanlı ve tedirgin G.Saray maça bocalayarak başlıyor.
Olimpiyat Stadı’nın lanetinden midir, verilen aranın rehavetinden mi bilinmez...
Galatasaray, evinde konuk ettiği Çaykur Rizespor karşısında “dalgalı” bir futbol sergiliyor...
Galatasaray, geçen sene olduğu gibi bu yıl da “her maça bir kahraman” trendini sürdürüyor. Topla oynama oranının yüzde 70’e varması yanıltıcı olmasın.
4 dilimi var G.Saray-Karagümrük maçının.
Gaziantep ile Galatasaray’ın karşı karşıya geldiği sezonun ilk maçının açmazı şu:
Erden Timur, Galatasaray’da yeni bir görev üstlenmeyeceğini açıkladığında, tüm camia endişeyle beklemişti yeni sezonu: Bu futbolcuları kim motive edecek?
Galatasaray, yaşadığı ‘sevinçli telaş’la biraz bocalasa da 26’da Osimhen’in golüyle rahatlıyor.
Yolundan şaşmadı
Birlikte
Tam takım devam
Yürüyeduruyor
‘Çok’ ile ‘hiç yok’
Koltuğunda rahat
Kadıköy hatırası
3 puanın günahı
Taşikardisiz 3 puan
Uyuyan dev
Kim kurtuldu?
Langırt
Yokluğu yara
Mesele
Nasıl olacak?
Tutuk ama istikrarlı
Uyanış
Kilit son maça
Azı dişi!