Karanlık siyaset ve güneş

23 Kasım 2021 Salı

İnsan ırkı, bilinçlendiği andan itibaren doğayı alt edebilecek yollar, yöntemler, araçlar aramış, kimi zaman ölümü bile yenmeyi denemiştir.

Tarih boyunca, krallar, firavunlar, imparatorlar, şahlar, padişahlar, kimi zaman ölümlülüğü bile aşmak için, doğaya karşı çeşitli yollara başvurmuşlar ve önlemler almışlardır.

Gılgamış Destanı böyle bir arayışın en eski efsanesi...

Piramitler böyle bir çabanın mimari yapıları...

Terra Kota orduları böyle bir çabanın heykelleridir.

***

İnsanlık ölümlülüğü yenememiştir ama örneğin, gece karanlığını yenmiştir:

Elektriğin icadı, gecenin gündüze çevrilmesi insanoğlunun zaferidir.

Ama yine de insanın gerek bedeni, gerek ruhu, güneşi, onun aydınlığını ve sıcaklığını arar.

Gerek ruhun gerekse bedenin yeme, içme, uyuma ve yaşamını sürdürme işlevleri, güneşin batışı ve doğuşuyla uyumlu olarak programlanmıştır.

Her ne kadar elektriğin ışığı gecenin karanlığını bir ölçüde telafi ediyor da olsa, beden ve ruh, doğanın düzenine uygun olarak güneş aydınlığına göre koşullanmış olan programlarından kolay vazgeçemez:

Örneğin normal bir insan, günlerce hiç uyumadan yaşayamaz.

***

Her insan için zorunlu olan yemek, içmek, uyumak, her insan için zorunlu olmayan üremek ve sonunda mutlaka ölmek...

İşte doğanın değiştirilemez kuralları bunlar.

Ama tarihin ve dünyanın her noktasındaki bazı yöneticiler bazen doğaya karşı gelebileceklermiş, hatta ölümü bile yenebileceklermiş, hiç ölmeyeceklermiş gibi davranıyorlar.

Örneğin, temel hak ve özgürlükleri, hukuk devletini, adaleti, demokrasiyi yozlaştırıyorlar.

Örneğin, güneşin doğmasını önleyebileceklermiş, insanları sürekli karanlıkta tutabileceklermiş gibi kurallar koyuyorlar.

Örneğin, çocukların zorunlu olarak güneş doğmadan uyanıp karanlıkta kalkmalarını, okula gitmelerini dayatıyorlar.

Örneğin, sorumlu oldukları olumsuz olayların duyulmasını önlemek için yasaklar getiriyorlar; bunların duyulmasını önlemek için, yasakların yayınlarına da yasaklar koyuyorlar.

Örneğin, yolsuzluk iddiaları olan harcamalardaki bilgileri açıklamıyor, açıklanan bilgileri engelliyor, açıklayanları da cezalandırıyorlar.

Örneğin, halkın vergilerinden toplanan, dış borçlardan gelen, eldeki değerlerin satılmasından kazanılan paraları, ülkenin güvenliği ve refahı için değil, kendilerinin ve çevrelerinin zenginleşmesi için harcıyorlar.

Örneğin, ülkenin sınırları dışındaki askeri varlığıyla ilgili bilgileri karartıyor, aydınlatıcı bilgiler verenleri casuslukla suçlayıp hapsediyorlar.

Örneğin, yurtiçinde kendi taraflarının kan davası, saldırı ve cinayet gibi olaylarını, terör örgütleri yapmış gibi saptırıyor ve saklıyorlar.

Örneğin, bilerek ve kasten alınan kararlarla ülkelerinin parasını yabancı paralar karşısında değersizleştirip enflasyona yol açıyor, insanları açlığa mahkûm ediyorlar.

***

Değerli okurlarım, insan zaten doğanın kölesidir.

Sorun insanın başka bazı insanların ya da tek bir insanın da kölesi olup olmamasındadır:

Hiçbir “Karanlık Siyaset” güneşin doğmasını, aydınlığın gelmesini engelleyemez.

Ne yazık ki cehalet, insanların yeteneklerini aşan ihtiraslar, küçük hesaplar, küçük çıkarlar, bazen bir toplumun refahını ve güvenliğini zedeleyecek bir aşamaya ulaşabiliyor.

Sevgili okurlarım, gazeteniz Cumhuriyet gerek evrensel gerekse ulusal tarih ve değerler açısından daima “Aydınlanmanın”, Atatürk’ün, Yunus Nadi’nin, Nadir Nadi’nin ve sevgili dostum İlhan Selçuk’un yolunda Temel İnsan Hak ve Hürriyetleri için, Demokrasi için, her türlü karanlık siyaset ile mücadelesini sürdürecektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları