Aydınlanma - laiklik - Köy Enstitüleri

18 Nisan 2022 Pazartesi

Aydınlanma devrimi, ortaçağın dogmalarına karşı çıkan düşünürlerin çatışmalarla geçen savaşımıyla kazanılmış bir uygarlık zaferidir.

Dogma; inanç kökenli, gelenek kökenli sorgulanamaz, eleştirilemez, değiştirilemez ön kabullerdir. Ortaçağ dogmaların egemenliğinde geçmiş, yaşam bunlara göre yönetilmiştir.

Özgür düşünce; insan aklına dayalı, sorgulanan, eleştirilen, değiştirilen bilginin kaynağıdır.

Aydınlanma devrimi, dogmanın egemenliğini sonlandırıp insanın özgür düşüncesine dayalı bir yaşam biçimini kurup bilimsel gelişmenin yolunu açmıştır.

'DÜŞÜNÜYORUM, ÖYLEYSE VARIM'

Aydınlanma düşünürü Descartes, bu ünlü sözünü söylediği zaman insanın varoluşunu düşünmesine bağlamıştır.

“Düşünen insan”, varlığını kanıtlayan insandır.

İnsanın özgür düşüncesi, insanın özgür iradesi artık onun yaşamının ekseni olacaktır.

Dogmaların egemenliğinden kurtulan insanlık, artık “laik bir yaşam” kuracak, bilimler, hukuk, tıp, eğitim gibi alanlar özgürlük içinde gelişecektir.

Laiklik ilkesi, insanlığı bütün alanlarda özgürce gelişecek bir niteliğe kavuşturmuştur.

KÖY ENSTİTÜLERİ

“Köy Enstitüleri” sadece yeni bir eğitim modeli değil, bir toplumun “üreten-paylaşan uygarlık” yoluna girişinin anahtarıdır.

Atatürk’ün kalkınmanın köyden başlaması düşüncesiyle başlayan “köy eğitmenleri” projesi, Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel ile eğitimci İsmail Hakkı Tonguç’un öncülüğünde “Köy Enstitüsü” olarak 17 nisan 1940’ta kurulmuştur.

“Yaparak yaşayarak eğitim” ilkesine dayalı bir programla kızlı erkekli köy çocukları dünya kültürüyle köyü buluşturan bir çalışmayı gerçekleştirmişlerdi.

Bir yandan dünya kültürüyle buluşurken aynı zamanda toprağı eken, biçen, hayvan yetiştiren, arıcılık yapan, marangozluk, demircilik öğrenen bu öncüler köylerin eğitmenleri olacaklardı.

Öyle de oldu. Ülkenin çeşitli yerlerinde açılan 21 enstitü, toplumu geliştirme yolunda ilerlerken elbette toprak ağalarının da hedefi olacaktı. 

Sonradan bir köy ağası, “Köy Enstitülerinden yetişenler bizim ağalığımızı ortadan kaldıracaklardı. Buna izin veremezdik” diye karşı çıkışı itiraf etmişti.

Köy Enstitüleri tarihteki bir eğitim uygulaması olarak kalmadı. Etkileri bugün de sürüyor.

Bugün de ülkemizde dogmalarla özgür düşüncenin savaşımı sürüyor.

Açılan medreselerle, yeniden dogmalarla yönetilen bir toplum özlemi içinde olan dinci siyaset ile Aydınlanma felsefesinin laik ilkesine dayalı insanın özgür düşüncesi karşı karşıya geliyor.

Köy Enstitüleri günümüzde de “yaparak yaşayarak eğitim” ilkesinin ne denli önemli olduğunu anlatmayı sürdürüyor.

“Düşünen insan” var olduğu sürece de bu etki azalmayacak, artacaktır.

AYDINLANMA NEDEN KAZANACAK?

Aydınlanma devrimi dayandığı “hümanizma-insancıllık ilkesi” nedeniyle kazanacak.

Bu ilke, insanları renklerine, dillerine, dinlerine, yerlerine göre ayırmadan bir bütün olarak kucaklamanın adıdır.

İnsanlığın bugün yaşadığı felaketlerin temelinde hep bu ayrımlar vardır.

Ayrımcılık, bu ayrımlara göre dost-düşman kamplara bölünmelerle, çatışmalarla, savaşlarla sürüp gitmektedir.

Emperyalizm bu bölünmelerden yararlanarak kendi egemenliğini sağlamakta, kitlesel sömürüyü sürdürmektedir.

Aydınlanma, işte bu gerçekleri gören insanlarla “özgür akıl - özgür irade” için savaşımını sürdürecek ve kazanacaktır.

İnsanlık, kendi geleceğini çatışmalara değil, anlaşmalara dayalı bir bütünleşme ile kuracaktır.

YOLUMUZ LAİK EĞİTİM

Aydınlanmanın örnek kurumları olan Köy Enstitüleri yeniden yolumuzun ışığı olacaktır.

Laik eğitim, bu toplumun uygarlık yoludur.

Laik eğitim, ayrım gözetmeden bütünleşmenin yoludur.

Laik eğitim toplum barışının yoludur.

Laik eğitim, çağdaş uygarlığın anahtarıdır.

Biz, her şey gibi, bu yolumuzun ışığını da büyük önderimiz Atatürk’e borçluyuz.

Görevimiz bu emanetin sahibi olarak Aydınlanma yolunda uygarlık savaşımını sürdürmektir.

Ancak o zaman borcumuzu ödeyebiliriz...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024
Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları