Afganistan’da ne oldu? - II

02 Eylül 2021 Perşembe

Taliban liderliği “Bağımsızlığımızı kazandık” dedi ve ekledi: “ABD ile iyi ilişkiler kurmak istiyoruz.” “Bağımsızlık” iddiasında bulunabilmek için bir devlet kurabilmek, ülkeyi yönetebileceğini göstermek gerekiyor. 

YÖNETEBİLECEK Mİ?

Karşımızda yirmi yıldır savaşan, bırakın askerlerini, liderleri arasında bile okuma yazma oranı çok düşük bir fanatik dinci hareket var. Dahası, o hareket savaşırken Afganistan kentleşmeye, kentler değişmeye, kapitalistleşmeye, uluslararası finans ve iletişim ağlarına bağlanmaya, hazlara odaklı tüketim tarzının kültürel etkilerine açılmaya, toplumsal yaşam içinde kadınların rolü artmaya devam ediyordu. Taliban bu kent nüfusunu, bir emirlik ile şeriat yasalarına göre yönetmek istiyor. İslamcı hareketlerin, iktidarlarını pekiştirene kadar sistemli biçimde yalan söyleme geleneğini düşününce, “değiştik”, “ders aldık” iddialarını ciddiye almak olanaklı değil. Taliban’ın kentli halka ağır fiziki ve simgesel şiddet uygulamak zorunda kalması kaçınılmaz.

Taliban hareketinin, savaş sürerken bir ölçüde düzenlenebilen iç çelişkilerinin de devlet kurma sürecinde hızla kendilerini dayatmaya başlamasını beklemek gerekiyor. Bu iç çelişkilerin biri örgütsel, diğeri siyasi iki boyutu var. Örgütsel boyut, Pakistan gizli servisinin adeta bir kolu gibi çalıştığı iddia edilen “Hakkani-Taliban” ile Afganistan kökenli Taliban arasındaki farklara ilişkin. Afgan Taliban, ABD ve diğer büyük güçlerle ilişkilerini güçlendirerek devlet ve ekonomi inşa etmeye başlamak, bir anlamda, emperyalist sisteme, bir “bağımlı ülke” olarak eklenmek için adeta sabırsızlanıyor. Pakistan’ın Hindistan’a karşı stratejik derinlik olarak beslediği Hakkani-Taliban’ın ise ABD’yi uzlaşılamaz bir düşman olarak gören Arap, Pakistan, Orta Asya ve Uygur kökenli radikal İslamcı gruplarla, hatta IŞİD-H ile ilişkilerinin yoğun olduğu söyleniyor. Son bombalama olaylarının, Hakkani-Taliban Kâbil’in güvenliğini üstlendikten sonra gerçekleşmiş olmasına da dikkat çekiliyor. 

Taliban liderliğinin ikili yapısı da bir potansiyel sorun alanı: Emirliğin günlük işleriyle ve dış dünyayla (ABD ve finans-kapital), uluslararası ilişkilerde “deneyimli”, pragmatik Molla Baradar (Karzai, ile CIA başkanı ile görüşebiliyor) ilgilenecek. Rejimin ideolojik saflığını da şeriat hukuku uzmanı “Emir al Müminin” sıfatıyla anılan Molla Heybetullah gözetecek. Pragmatik olanla idealist olanın çatışması kaçınılmaz. 

BAĞIMLILIK EKONOMİYLE SINIRLI KALMAYABİLİR

Afganistan’ın, milli gelirin yüzde 40’ına ulaşan bir dış yardım akışına bağımlı ekonomisi şimdi çöküyor. Gündemde açlık tehlikesi de var. Taliban’ın acilen dış kaynak bulması gerekiyor. Ülke dışında, dondurulmuş 9 milyar dolarlık hesabın çözülmesi, IMF ve Dünya Bankası’nın devreye girmesi, bunların gerçekleşmesi için de ABD ve Batı ülkelerinin “yeşil ışık” yakması gerekiyor. Bu “yeşil ışık”, Afganistan’ın emperyalist sistem içinde bağımlılık ilişkisinin şekillenmesiyle ilgili bir süreç.

Bu bağımlılık ilişkisinin şekillenmesinde öncelikle, Taliban yönetiminin, ekonomiyi ve kaynakları emperyalist sistemin merkez ülkelerinin kullanımına açma, bu bağlamda gereken imtiyazları tanıma eğilimi rol oynayacak. Ön kapıdan kovalandığı iddia edilenlerin arka kapıdan, üstelik davetiye ile geri gelmeye başlamasının, IŞİD-H, El Kaide gibi örgütlerin hatta Taliban içindeki radikallerin tepkisini çekmesi, bu tepkilerin basıncıyla Taliban rejiminin daha kurulurken çatlamaya başlaması da güçlü bir olasılık. 

Bu olasılık gerçekleşmeye başlarsa, 2019-2020’de, Korengal Vadisi’nde IŞİD-H’ye karşı Taliban’a hava desteği sağlayan Pentagon’un ve Taliban’la ilişkilerini gizlemeye gerek görmeden yenilemeye başlayan CIA’nın, Afganistan’daki etkilerinin artmaya başlama olasılığını da değerlendirmek gerekiyor. CIA’nın Pançşir Vadisi’nde toplanmaya başlayan güçlerle ilişkilerinin de önemli bir etken olacağı söylenebilir.

Kısacası, Taliban’ın “bağımsızlığımızı kazandık” iddiasına karşın, Afganistan’ın bağımlı ülke konumuna düşmesi kaçınılmaz. Taliban’ın, yakın gelecekte, IŞİD-H ile mücadele ederken ABD’nin askeri desteğine ve “kirli savaş” pratiklerine bağlanma olasılığı da var. Sorun bu yeni bağımlılığın olası biçimleriyle ilgili.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

AKP’de travma... 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları