AKP’de travma...
Ergin Yıldızoğlu
Son Köşe Yazıları

AKP’de travma...

11.04.2024 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Yerel seçimlerin sonuçları, siyasal İslamın entelijansiyasını sarstı, bir “travma” yarattı.

Travma” diyorum çünkü sonuçları açıklayamıyorlar, daha tehlikelisi kabullenemiyorlar. Paranoya ve histeri el ele...

Siyasal İslamın entelijansiyasının kültürünün tarihsel derinliğinden hiç kuşku duymadım. Yeri geldiğinde, “yararlı salakların” (“A takımı” filan...) yönlendirme heveslerinin küstahlığa varan bir cehalet olduğunu da vurguladım. Ancak o entelijansiyanın onulmaz bir zaafı vardı: Toplumsal gerçeklik, anlıklarında kurguladıkları sanal gerçeklik içindeki beklentilere uymadığında, oluşan “çatlakları” türlü fantezilerle kapatmaya çalışıyorlardı. 31 Mart seçimlerinin ertesinde yine öyle bir momentteyiz. 

TEK BİR ‘DÜNYA’ VAR

O entelijansiya içinde yaşadığı gerçekliğin en belirleyici özelliğini kavrayamıyor: Bir hegemonya altında şekillenmiş uluslararası bir kapitalizm, doğası gereği karşılaştığı, mekânları, duyarlılıkları, kültürleri (kodları) yıkıyor, parçalıyor, yeniden yapıyor tüm diğer “dünyaları” (uygarlıkları) dönüştürerek kendine benzetiyor, egemenliği altına alıyor. Gerçeklik, uygarlıkların çatışması değil, tek bir kapitalist uygarlığın egemenliği altında oluşuyor.

Tabii ki başka bir “dünya” kurulabilir. Ancak bu “başka dünya”, kapitalist uygarlığın doğarken yıkmaya dönüştürmeye başladığı, ekonomik, teknolojik ve kültürel olarak aştığı biçimlere (özellikle “dinci hakikat rejimlerine”, hatta öncesine) geri dönülerek kurulamaz. 20. yüzyılın başında, Avrupa’da kimi entelektüeller bunu arzuladılar, sonra da gidip faşizme yamandılar. Gerisi tarih...

Oluşan, “çatlaklarıfantezilerle yamama çabasının son örneğini siyasal İslamın önde gelen yazarlarından birinin “Mücahit olarak yola çıktık. Sonra sırasıyla evvela müteahhit..., ardından da her şeye müsait...” yakınmasında görebiliyoruz. Yazar devam ediyor, “Sistemi dönüştürmek değil, yıkmamız gerekiyordu. Putları değiştirmek değil, yıkmaya soyunmalıydık. Müslümanlar, ekonomiye yön vermeyi, ekonomiyi büyütmeyi hedefleri haline getirdikleri zaman, asla sistemi dönüştüremezler, sistem tarafından dönüştürülürler”. Kısacası: Kapitalizm bizi dönüştürdü, kendine benzetti, onun, ekonomik, kültürel siyasi dinamiklerine tabi olduk. 

Belli ki yazar anlığındaki resmin içinde açılan “çatlakların” farkında, doğru bir saptama yapıyor (Kapitalizmin dünyasıyla uyuşamazdık önce yıkmalıydık!) ama imkânsız bir yöne doğru. Ve hemen fanteziler üretmeye başlıyor.

Birinci fantezi: Nerede, hangi dünyanın içinde “yola” çıktınız? Kapitalizmle, onun dışından gelerek mi karşılaştınız? Siz kapitalizmle, 19. yüzyılın sonundan bu yana gittikçe artan bir yakınlığın ürünü olarak şekillendiniz. 21. yüzyılda, kapitalizmle, ekonomik kriz içinde egemen sermayenin tercihlerinden biri olarak karşılaştınız.  

İkinci fantezi: Kapitalizm “putlar” olarak tanımlanacak bir “inanç” sistemi değil tüm inançları “organlarıyla” yakalayıp kodlarını çözüp yeniden şekillendiren dönüştüren bir “kâr makinesi”, maddi bir ilişkidir.

Üçüncü fantezi: “Önce insan yeşerteceğiz...” Peki ekonomiyi (kapitalist birikimi) büyütmeyi hedeflemeyecekseniz, “insanı yeşertmek” için gerekli mali, kurumsal, teknolojik hatta kültürel kaynakları nereden bulacaksınız? İkincisi siz “sistemi” yıkmaya hazırlanıyorsanız “sistem” sizi kendi halinize mi bırakacak? 28 Şubat’ın “sistemin” sizi, iktidara taşımak üzere dönüştürdüğü bir “an” olduğunu hâlâ anlayamadınız mı?

Bir yazarınız soruyor “AK Parti İslamcılardan kurtulmalı mı?” ve devam ediyor: “Bu soruya, AK Parti Genel Merkezi’nde çok güçlü olduğunu düşünen bir ekip (çete mi demeliydim?) ile onların beslediği trol, ajans hesapları, köşe yazarları ve benzerlerinden oluşan bir toplamevet’ diye cevap veriyor uzun süredir”. Belli ki yazar o toplamın”, diğer bir deyişle kültür üretimi alanında değerlenen sermayenin, “İslamcılardan” kurtulmak istediğine inanıyor. Aynı sayfalarda, bir başka yazar da (Sakın o “çeteden” biri olmasın?) “AKP’nin başa, kurulduğu ana, muhafazakâr demokrat kimliğine” (o fanteziyi satın alacak salak kaldı mı?) dönmesi gerektiğini savunuyor.

Korku derinleşiyor: “Ya esas özne biz değilsek?” Ya o “sistem” şimdi başka bir şey denemeye hazırlanıyorsa?

Korku şiddete yol açabilir!

Yazarın Son Yazıları

Los Angeles’ta faşizm

Los Angeles’ta, Trump rejiminin göçmen karşıtı baskınlarına tepki olarak başlayan barışçıl protestolar, 4 bin ulusal muhafızın devreye girmesiyle şiddetli çatışmalara dönüştü...

Devamını Oku
12.06.2025
Bir mektup, iki soru

Geçen hafta Abdullah Öcalan’ın PKK’nin 12. kongresine gönderdiği “tarihi” mektubun ideolojik, tarihsel ve felsefi iddiaları birçok mecrada yorumlandı.

Devamını Oku
09.06.2025
İklim-faşizm-YZ

Bu hafta Polonya seçimlerinin sonuçlarıyla Dünya Meteoroloji Örgütü’nün (WMO) yayımladığı son iklim verilerini, Wall Street Journal’ın yapay zekâ (YZ) ile ilgili uyarılarını birlikte okuyunca düşündüm...

Devamını Oku
05.06.2025
Yeni bir finansal kriz mi geliyor?

Küresel finans sistemi, 2008 sonrasının birikimli çelişkilerinin olgunlaşmasıyla yeni bir krizin eşiğine geldi. Bu uyarı yalnızca radikal iktisatçılardan değil, sistemin en merkezi ideolojik aygıtlarından geliyor.

Devamını Oku
02.06.2025
Her darbe aynı değil

Her 27 Mayıs kaçınılmaz olarak, aklıma, liberallerin, “Darbecilere karşı demokrasiyi savunuyoruz”, “Yetmez ama evet” yaygarasıyla muhalefeti paralize ederek süreç olarak faşizmi desteklemeleri geliyor.

Devamını Oku
29.05.2025
Doğru bir adım ama yanlış yönde...

DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, “eşitlikçi bir kardeşlik hukukunun tesis edildiği, herkesin özgürlüklerinin yasal teminatının olduğu bir yeni anayasa” arzuladıklarını söylemiş.

Devamını Oku
26.05.2025