Esas konu geleceğin hegemonya savaşları

16 Nisan 2018 Pazartesi

Tam Suriye iç savaşı biterken, “kimyasal silahlar kullanıldı” iddiası ortaya atıldı, ortalık karıştı. ABD, İngiltere, Fransa, “Esad’ın işidir, cezasız kalmayacak” dediler.
İngiltere denizaltılarını Doğu Akdeniz’e getirdi; Trump; füzeler geliyor gibi tweet’ler attı, Fransa, ABD ile eşgüdüm içine en uygun anda vuracağız dedi. Suudiler de “biz de, biz de” dedi. Rusya, Esad rejimi, uçaklarını, füze rampalarını yeniden konuşlandırdı. İsrail, İran’ın Suriye’deki, varlığına son vermek için fırsat bekliyordu. Bu garip koalisyon cumartesi sabahı 100 kadar füzeyle, önceden Rusya’ya bildirilmiş Suriye hedeflerini vurdu. Reuters’in Rus ve Suriye kaynaklarından aktardığına göre en az 13 füze havada vuruldu. ABD savunma bakanı Mattis’in “bir kereye mahsus” olarak nitelediği saldırı, İran ve Rus hedeflerinden de uzak durmuştu.
Ortada kimyasal silahların kullanıldığını kanıtlayacak, doğrulanabilir veriler yok. Yalnızca iddialar var. “Esad rejimi, tam savaşı kazanırken, tüm Batı blokunu birleştirecek, Ortadoğu’daki vasallarını karşısına alacak bir aptallığı neden yaptı?” “Putin, Batı blokunu üstüne çekecek bu aptallığa nasıl izin verdi, hem de İngiltere’de zehirlenme olayının ardından (yine kanıt olmadan) suçlandığı, yüzden fazla Rus diplomatının ABD, AB ülkelerinden kovulduğu bir dönemde” sorularının cevabı yok. Ortadaki tek açıklama, Bush döneminin “evil doers” kavramını anımsatıyor: “Putin ve Esad kötü, yapabildikleri için yaparlar!”
Benim bunlara aklım yatmıyor. Trump (Soruşturmalar), May (Brexit) ve Macron (grevler) ülkelerinde ciddi siyasi sorunlarla boğuşuyorlar, “dikkat dağıtmak için yaptılar” açıklaması anlamlı ama yeterli gelmiyor. Nükleer silahlara sahip iki “süper devleti” savaşın eşiğine getirebilecek, İsrail ile İran’ı doğrudan savaştırabilecek bir “çılgınlığın” arkasındaki mantığı ararken, gözüm başka yere doğru gidiyor.

Hegemonya savaşları
ABD liderliğindeki Batı kapitalizmi bir “uzun ekonomik durgunluk” içinde. ABD’de, teknolojik gelişmelere karşın bir türlü açıklanamayan kronik bir “düşük verimlilik sorunu” var. Batı kapitalizmi, kronik talep yetersizliği ve borç yükü sorununu aşamıyor; halkları huzursuz.
ABD liderliğinin, dünyada sorun çözücü, düzen dayatıcı etkileri 35 yıldır sürekli geriliyor; ekonomik modelini çalıştırmak için kurduğu IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü, hatta BM Güvenlik Konseyi gibi kurumlar verimliliklerini kaybettiler. “Batı”, Afganistan, Irak, Libya’da başlattığı savaşları kazanarak düzen kuramadı. Kısacası ABD hegemonyasının gerilediği, yeni güçlerin “kurallara” uymak istemediği görülüyor.
Bu “revizyonist” güçlerden Rusya, aslında bir yükselme değil, restorasyon çabası içinde. Rusya’nın ekonomik derinliği, mali, teknolojik kaynakları, nüfusu, bir küresel hegemonya adaylığına uygun değil.
Buna karşılık Çin, ekonomik, teknolojik ve askeri olarak hızla yükseliyor. Çin ekonomisinin büyüme hızı, ABD’ninkinin neredeyse iki katı. Çin ekonomisi satın alma gücü paritesi (PPP) hesabıyla ABD ekonomisinin yüzde 119’na ulaştı; emek verimliliği de artmaya devam ediyor. Daha şimdiden dünyanın en büyük 20 ekonomisi için Çin, ABD’den daha büyük bir çekim merkezi. Çin’e yaptıkları ihracat, ABD’ye yaptıklarını geçti. Teknolojik gelişmelerde de Çin, ABD’yi yakalamaya başladı, kimi alanlarda geçiyor (Financial Times); “Tek yol Tek kuşak” projesi mekân düzenleme kapasitesine işaret ediyor. Çin, “Çıkarlarını ve küreselleşmenin geleceğini korumak için savaşmaya hazır olduğunu” (Halkın Günlüğü, 08/04/2018) her fırsatta açıklıyor.
Gerçek küresel hegemonya adayı Çin. Gelecekte, bir hegemonya savaşı olasılığı yüksek. ABD ve İngiltere, gelecekte, Çin’e karşı durabilecek, belki caydırıcı olabilecek, bir bloku şimdiden inşa etmek için, “uluslararası topluluk” kavramına dayanarak, Rusya karşıtlığını bir katalizör olarak kullanmaya çalışıyorlar. Suriye’de izlediğimiz “çılgınlığın” arkasındaki mantık da bence bu... 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları