Koronavirüs krizi derinleşiyor

20 Şubat 2020 Perşembe

Koronavirüs salgınının ilk şoku geçince, piyasalar geçen hafta sarsıntı öncesi düzeylerine geri döndüler. Birçok analiste göre, Aramco petrollerine yönelik saldırının ve Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin yarattığı sarsıntılar da kısa sürede atlatılmıştı, bu kez de öyle oluyor, “olay geride kalıyor”. Halen genel kanı şöyle: Salgın bu yılın ilk üç aylık dönemi içinde kontrol altına alınabilirse dünya ekonomisi, virüs olayı öncesindeki trende geri dönerek yoluna devam eder. 

Mohamed el Erian (Allianz’ın baş ekonomik danışmanı, eski Pimco CEO’su, Cambridge  Queen’s College dekanı) bu iyimser yorumlara katılmıyor (Bloomberg, 18/02). Ölü sayısı 2 bini, hasta sayısı 75 bini geçerken piyasalarda yine artmaya başlayan tedirginlik de El Erian’ın yorumunu destekliyor.

Gerçekten de daha önce de tartıştığımız gibi, koronavirüs salgını, zaten yavaşlamakta olan bir dünya ekonomisiyle, taşınması giderek zorlaşan bir borç yükü üzerine gelmişti. Dahası, bu salgın, hızla jeopolitik etkiler yaratmaya başlıyordu.

Küresel resesyon olasılığı artıyor

Bu hafta başlarken haberler küresel resesyon olasılığının artmakta olduğunu düşündürüyordu. Japonya ekonomisi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6 daralmış. Asya’nın 4. büyük ekonomisi Güney Kore’de ekonomik koşullar hızla bozulurken yönetim “ekonomide olağanüstü hal” ilan etmekten söz ediyor. Singapur ekonomisinin dengeleri de hızla bozuluyor. Bu koşullarda Asya merkezli HSBC, kârlarındaki gerilemenin kabul edilemez düzeyde olduğundan kalkarak 35 bin kişiyi işten çıkarmaya, yeni düzenlemelerle 4.5 milyar tasarruf etmeyi planlıyor. En önemlisi, hem bölgede hem de dünya ekonomisinde en büyük ihracat ve ithalat merkezi Çin’in ekonomik büyüme hızı, salgının, salgına karşı alınan önlemlerin etkisiyle irtifa kaydediyor. Büyüme hızının on yıllar sonra ilk kez yüzde 5’in altına inerek 4.5’e gerilemesi bekleniyor. “Aslına yüzde 0.5 düzeyine gerileyebilir” diyenler de var.  

Dünya ekonomisinin yeni ağırlık merkezinde resesyon belirtileri yoğunlaşırken, Batı’da en dinamik ekonomilerden, Almanya’nın ekonomik büyüme hızı yüzde 0’a geriledi. ING’den Carsten Brzeski’ye göre, resesyon olasılığı hızla güçleniyor. Fransa ve İtalya’da büyüme hızı negatif alanda. Avrupa Birliği ekonomik büyüme hızı da yüzde 0.6. New York Times’ın aktardığına bakılırsa yüzde 2.1 ile ABD ekonomisi de 2016’dan bu yana en düşük düzeyde seyrediyor.

Kısacası, dünya ekonomisinin bir resesyondan kurtulması düşük bir olasılık. Mali piyasalardaki iyimserliğe de katılmak kolay değil.

Küreselleşme sürecine gerilemeye devam ediyor

Finansal krizden bu yana küreselleşmenin tersine döndüğünden bir “de-globlizasyon” sürecinin başladığından sıkça söz ettik, verilerini bu köşede değerlendirdik. Koronavirüs olayı bu gerileme üzerine geldi ve daha şimdiden çok çarpıcı sonuçlar yaratmaya başladı.

Son on yılda Çin, cep telefonları ve bilgisayarlar gibi elektronik sanayiinde kullanılan değerli mineraller ithal eden ve aramaları ihraç etmeye başlayarak dünya tedarik zincirleri üzerinde adeta belirleyici etki yapabilen bir ülke konumuna yükselmişti.

CNBC’nin, Dun&Bradstreet adlı araştırma şirketinden aktardığına göre, 51 bin küresel şirketin her birinin, virüs salgınının başladığı ve şimdi karantina altına olan bölgede en az 2 tedarik şirketi varmış. Bölgedeki 49 bin şirket yabancı şirketlerin ortağı ya da şubesi olarak çalışıyormuş. Bunların ortaklarının merkezlerinin yüzde 49’u Hong Kong’da, yüzde19’u Amerika’da, yüzde12’si Japonya’da ve yüzde 5’i, Almanya’daymış. Dun&Bradstreet, tedarik zincirlerindeki aksamanın, 938’i Fortune 1000 listesinde olmak üzere en az 5 milyon şirketi etkileyeceğini hesaplıyormuş. Uluslararası deniz ve hava taşımacılığı da adeta çöküyor: “Baltic Dry Index”, 2010 düzeyinin altına indi, bakır ve petrol fiyatları yerlerde sürünüyor. Tüm bunlar sert bir mali sarsıntı olasılığına işaret ediyor. 

Önümüzdeki dönemde küreselleşmeye karşıtı tepkilerin sertleşme, küreselleşmedeki gerilemenin hızlanma olasılığı da güçleniyor. Birincisi, bugün için milliyetçi, ırkçı eğilimlerin ve devlet kapitalizmine ilginin artacağına, ikincisi de “emperyalizme” işaret ediyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları