Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Protesto Mevsimi
Geçen hafta savaşa, “Tezkere”ye, AKP politikalarına karşı sokakları, meydanları dolduranlar yalnız değiller. Başta Avrupa olmak üzere tüm dünyada genel bir protesto rüzgârı esiyor. Dünya halkları, bir yerlerde sürekli bir şeyleri protesto ediyorlar. “İşlerin bugünkü halinden” hoşnutsuzluk çok yaygın.
\n“Google News”de kısa bir sorgulama bile, son bir aylık durumu şöyle sergiliyor. “Protesto” ile ilgili haberler 1 milyondan biraz fazla. “Savaş ve protesto”, 86 bin 900 haber getiriyor. Bu sayıyı, su ve protesto, protesto ve demokrasi, protesto ve iklim değişikliği için sırasıyla, 50 bin 100, 45 bin 600 ve 32 bin 600 haber izliyor. Öğrenci ve protesto ise 52 bin haber getiriyor. Bankacılar ve kapitalizmle ilgili protestoların haber sayısı da, sırasıyla 7 bin 700 ve 5 bin 530.
\nKapitalizmin krizinin tam ortasında, kapitalizmle ilgili protestoların haberlerinin sayısının az olması ilk anda adeta bir paradoks, ama bu verileri değerlendirirken son yıllarda yaşanan “demokrasi” talepli protesto eylemlerinde yükseltilen taleplerin pratik sonuçlarının, adı anılmasa bile kapitalist yaşam tarzını dışlamakta olduğunu da göz önüne almak gerekir. Benzer bir yorumu iklim değişikliği tartışmalarına ilişkin olarak da yapmak olanaklı.
\nAncak kimi yerel kazanımların ötesinde, bu protesto eylemlerinin kalıcı “işlerin andaki durumunda” kaydadeğer bir değişiklik yaratabildiği söylenemez. Bu bağlamda esas sorun az sonra aktaracağım yorumda vurgulandığı gibi düşünce, anlama yetersizliği değil. Her gün yayımlanan binlerce makale, broşür, hatta kitap(çık), bu yaygın protesto dalgasının içinde “hedefler” açısından tanınabilir bir mutabakatın olduğunu gösteriyor. Esas sorun parçalanmışlık; herkesin kendi ulusal, bölgesel hatta kasaba, mahalle düzeyinde kendi protestosunu, diğer mücadelelerle birleştirmeyi düşünmeden ya da bu yönde kalıcı adımlar atmadan sürdürmeye çalışması. Adeta, sonu gelmez bir “ilkellik” (bu analojiyi fazla zorlamamakta yarar var) dönemi bir türlü aşılamıyor. Tüm mücadeleler adeta, birbirinden habersiz “gerilla eylemleri” (analojiyi fazla zorlamamak koşuluyla) biçiminde sürüyor. Bu yüzden “yapı/sistem”, elindeki güçleri bu eylemleri tecrit etmek, imha etmek ya da görünmez kılmak için en verimli biçimde kullanabiliyor. Güçler arasındaki bu dengesizlik hep “yapıyı/sistemi” destekler yönde işliyor. Bu parçalanmışlık sorunu aşılmadıkça gruplar, partiler, aktivistler, kendi başlarına davranmakta ısrar ettikçe de işlemeye devam edecek. Kısacası, şu sırada gerçekleştirilen protesto eylemleri, bu parçalanmışlık içinde, yapıda bir delik dahi açamadan on yıllarca sürdürülebilir.
\nDahası da var. Sık ve düşük dozda kullanılan antibiyotiklerin virüsleri mutasyona zorlayarak güçlendirmesi gibi ne yazık ki bu düşük dozda, parçalanmış protestolar da “yapıya/sisteme” kendi zaaflarını görerek, yenilenme ve güçlenme olanakları sunuyor. Bu parçalı ve düşük yoğunluklu protesto, sürekli protesto ettiği şeyi güçlendiriyor...
\nFirenze 10+10
\nŞimdi kısaca aktarmaya çalışacağım. Tommaso Fattori imzalı çağrı, kasım ayında Floransa’da, bu parçalanmışlığı aşmanın koşullarını düşünmeye ve somut sonuçlar üretmeye yönelik olarak yapılacak, Avrupa ve Akdeniz çapında katılımı öngören bir toplantıya ilişkin (www.firenze1010.eu/index.php/en/).
\nToplantı çağrı metni, Avrupa’da ve dünyada demokrasinin can çekişmekte olduğunu, demokrasi sonrası bir sürecin ulusal ve ulus ötesi düzeylerde egemen olmaya başladığını vurguladıktan sonra böyle bir anda toplumsal bir tepkinin oluşturulmasının gerektiğini savunuyor.
\nÇağrı tüm parçalanmışlıkların ötesinde, bu toplantıda üzerinde konuşularak somut öneriler üretilebilecek beş temel ittifak alanı olduğunu savunuyor: 1) Demokrasi; 2) Finansal sisteme, borç diktatörlüğüne ve kemer sıkma politikalarına direniş; 3) İşçi haklarının, toplumsal hakların savunulması; 4) Ortak alanların, toplumsal hizmetlerin (toprak, gıda, su, enerji, toplumsal haklar, eğitim ve bilgi) savunulması; 5) Avrupa, Akdeniz ve dünya çapında işbirliği, dayanışma: Adil ticaret, barış, toplumsal adalet, demokrasi ve insan hakları mücadelelerine -Arap devrimleri, Filistin topraklarında ve Batı Sahra’da işgale karşı, tüm Kürt halkının haklarını kazanmasından yana bir ittifak zemini.
\nÇağrı metni; “eğer başarılı olursa Floransa 10+10 toplantısı, ortak eylem için sağlam bir öneriler çekirdeği oluşturabilir, bu beş ittifak alanını birleştirerek gelecek yılın başında, Avrupa çapında bir ortak hareketlenme başlatabilir” diyor ve ekliyor, çok geniş bir toplumsal aktörler yelpazesi bu inisiyatifi destekliyor: Toplumsal hareketler, sendikalar, vatandaş grupları, çevre ve kültür dernekleri, öğrenci örgütleri, feminist gruplar ve militan bireyler. Bana, ilgilenmeye, daha fazla bilgi edinmeye, üzerinde düşünmeye değer bir girişim gibi geliyor.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Emekliye iyi haber yok!
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği