Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Yeni Bir Finansal Kırılma Olasılığı
ABD ve AB merkez bankalarının yeni parasal genişleme önlemleriyle son ekonomik verileri bir araya koyunca, dünya ekonomisinin, 2008’dekinden daha sert bir mali kırılmaya doğru ilerlediğini düşünmek olanaklı.
\nHep aynı ‘hata’
\nABD ve AB merkez bankalarının, 2008 yılının eylül ayında Lehman Brothers’in batmasından bu yana izledikleri politikalara bakınca, insanın aklına Talleyrand’ın Bourbon hanedanı için söyledikleri geliyor: “Hiçbir şey öğrenmemişler, hiçbir şey unutmamışlar.” Bunlar 1930’lardaki “Büyük Bunalım”dan, o zamandan bu yana en büyük finansal kırılma olan 2007/8 mali krizinden hiçbir şey öğrenmemiş, izlenen sakat politikaları da unutmamışlar. Kökleri üretim ve kârlılık sorunlarında yatan bir krizi, piyasalara para basarak, batık finansal kurumları kurtarmaya çalışarak aşmaya çalışıyorlar. Ama “Büyük Buhran” (pardon “durgunluk” diyecektim) geçen hafta gelen ekonomik verilerin de gösterdiği gibi hız kesmeden, hatta ağırlaşarak yoluna devam ediyor.
\nÇin ile Japonya arasında yaşanmakta olan gerginliğe bakarak bu yolun nerelerden geçebileceği konusunda bir fikir edinebiliriz. Sakın siz de 1900’lerin, “Uluslararası entegrasyon... Asla savaş çıkmaz” yanılsamalarına kapılmayın. O kuşağa ne oldu anımsayın. Bir iki cümleyle geçiştirilemeyecek kadar önemli olan bu konuya tekrar döneceğim.
\nÖnceki hafta ABD ve AB merkez bankaları üçüncü kez parasal genişlemeye (Quantitative Easing- QE) gideceklerini açıkladılar. Fed ve AMB, yeniden bankaların elindeki batık borçları, bir sınır koymadan alarak karşılığında nakit vermeye başlıyorlar. Fed ayda 40 milyar dolar harcamaya, ekonomi toparlansa bile işsizlikte bir iyileşme olana kadar devam edecekmiş. AMB bono satın almaya başlıyor ama, ancak kurtarılmak için yardım isteyen ülkelerinkileri alacakmış - kaşıkla verip sapıyla çıkaracak anlaşılan.
\nBu işlerden anlayan kimi ekonomistler, “okulları” farklı olsa da hiç umutlu değiller. Roubini, Roma’yı yakan Neron’a atıfla “Ateşin başında keman çalıyorlar” diyor. Hutchinson, “kötü yatırımlar tsunamisi”nden söz ediyor. Galbreight, “Zombi bankaları ayakta tutacak” diyor. Her üç ekonomist de büyümenin yapısal sorunlarına cevap vermeden, ekonomiye likidite basarak, bir sonuç alınamaz diyorlar.
\nHutchinson, Minski’ye atıfla, “Bankalar ancak krediyle para yaratabilirler, bunun için de kredi almaya istekli müşteriler gerekiyor. Bankalar da kredi vermeye değer projeler, riski dengeleyecek sağlam karşılıklar görmek isterler, bu koşullar yok” diyor. QE3 bankaların elinde birikecek, oradan da yüksek riskli kötü yatırımlara gitmeye devam edecek. Bu var olan “kredi balonunun” üzerine, yenilerini ekleyecek.
\nMarket Watch analistlerinden Paul Farrel de cuma günü “Seçimleri kim kazanırsa kazansın 2013 berbat bir yıl olacak” diyen yorumunda, 2016 yılına kadar borsaların en az yüzde 20 değer kaybetmesine neden olacak 10 etkeni sıralarken 4. etken olarak “Fed politikaları ‘balonları’ şişirmeye devam ediyor” dedikten sonra ekonomist yatırımcı Marc Faber’in haziranda yaptığı, “Dünya büyük bir krize doğru gidiyor” saptamasını anımsatıyordu. Farrel’e göre Fed “2008’den daha büyük, daha zehirli bir kredi balonu yaratıyor”.
\nTüm bunları, 2001’de başlayan resesyonu önlemek için yapılanları anımsayarak bağlayabiliriz. O zaman Fed başta olmak üzere merkez bankaları para musluklarını açtılar, piyasaların temizlenmesine, siyasi sonuçlarından çekinerek izin vermediler. O resesyon çabuk atlatıldı, ama sonuç 1000 trilyonluk “kredi balonu” ve 2007/8 mali kırılması oldu. Bu kez parasal genişleme yeni “balonları”, ekonomik büyüme getiremeden yaratıyor.
\n‘Büyük durgunluk’ derinleşiyor
\nDünya ekonomisinin geleceğine ilişkin, bir süredir yoğunlaşan “yeniden yavaşlıyor” söylentileri geçen hafta biraz daha ete kemiğe büründü. Son veriler senkronize bir yavaşlamanın yayılmakta olduğunu gösteriyor.
\nAvrupa Birliği ekonomisi, geçen yılın 3. döneminden bu yana hiç iyileşme sergilememişti. AB komisyonu verileri bu yılın 2. döneminde yıllık olarak yüzde 0.7 gerilediğini gösteriyor. Sanayinin durumuna, ekonomik büyümenin geleceğine ışık tutan Satın Alma Müdürleri Endeksi de (SAME) AB bölgesinde bu yıl 3. dönem büyümenin (-2 düzeyine) gerileyeceğine işaret ediyor. SAME’nin 50’nin altına inmesi resesyona işaret ediyor. AB’de ağustos ayında 46.3 olan SAME eylül ortasında, AMB yeni parasal genişleme politikasını açıkladıktan sonra yapılan bir ankete göre 45.9’a gerilemiş. SAME aynı dönemde Almanya’da aynı kalmış, Fransa’daysa, tarihsel olarak rekor bir düşüşle 44.1 olmuş. Bu veriler AB ekonomisinin resmi ölçütlere göre resesyonda olduğunu gösteriyor (Wall Street Journal, 20/09).
\nBu sırada, ABD ekonomisinde sanayi sektörünün, son üç yılın en zayıf üç aylık döneminden geçtiği, işsizlik verilerinin beklenenden daha kötü bir sürece işaret ettiği görülüyor. SAME haziranda 54.2’den eylülde 51.5’e gerilemiş. (The Guardian 20/09). Çin’de de 11 aydır sürekli gerilemekte olan SAME ağustos - eylül döneminde 47.8 de, daralma gösteren alanda kalmış. Çin ekonomisinin büyüme hızının bu yıl, 1999’dan bu yana ilk kez yüzde 8’in altına düşmesi bekleniyor.
\nRoubini, gelişmekte olan ülkelerde görülen yavaşlamanın, devresel, geçici değil, yapısal bir durum olduğunu düşünüyor, derinleşmesini bekliyor. Bu ülkeler ihracata dayalı büyüme modelinde ısrar ettiklerinden, merkez ülkelerdeki ekonomik daralmaya uyum gösteremiyorlar.
\nThe Atlantic dergisinde yayımlanan Peter Boon, Simon Johnson imzalı bir araştırmaya göre, Avrupa krizi geçici bir durum değil, arkasından, bu kez Japonya’dan kaynaklanan çok daha yıkıcı bir başka kriz gelecek. Japonya dünya ekonomisinin en borçlu ülkelerinden biri. Net devlet borçları GSMH’nin yüzde 135.2’si düzeyinde. AB’de yalnızca Yunanistan’ın devlet borçları bu orana ulaşabiliyor. Devlet bütçesindeki harcamaların yarısı emekli maaşlarıyla faiz ödemelerine gidiyor. Bu sürdürülemez durumun, yazarlara göre bir aşamada krize dönüşmesi kaçınılmaz.
\nBu ay başlayan Japonya-Çin gerginliğinin Japonya’nın ihracatı, uluslararası şirketlerinin üretimleri üzerindeki olumsuz etkilerinin, gerginliğin savunma harcamalarına getireceği ek yükün bu süreci hızlandırması kaçınılmaz.
\nÖzetle, sanırım dünya ekonomisinde “kaçacak” hiçbir yer kalmadı. Bir senkronize resesyon çıkmamasının neredeyse olanaksız denecek kadar zor olduğuna daha önce dikkat çekmiştim. Dünya ekonomisi, hâlâ bocalıyor ve batmaya devam ediyor...
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Edirne'de korkunç kaza