‘Yeni bir modernite’… mi?

31 Mayıs 2021 Pazartesi

Peker ile “Gelin… Daha neler olacak” ile yerlerde sürünüyoruz. İsterseniz biraz da yükseklerde uçalım. Marx, “Katı olan her şey eriyor”, şair Hugo von Hofmannsthal, “Ayaklarımın altında zemin kayıyor” sözleriyle modernite dönemini betimliyorlardı: O zaman, hızlı dönüşümler insanın bilişsel haritasını dağıtıyor, olanaksız görülen şeyler hızla sıradanlaşıyordu. Son yıllarda siyasi, ekonomik, teknolojik süreçlerdeki hızlanma, aklıma “yeni bir modernite (karanlık yüzüyle birlikte) mi” sorusunu getirdi.

OLANAKSIZ AMA GALİBA GERÇEK

Gelin en aşırı örnekten başlayalım: Birkaç yıl öncesine kadar bir astrofizikçinin, herhangi bir bilim insanının UFO ve uzaylıların varlığı konusuyla ilgilenmesi meslek yaşamını bitirirdi.  

Bugünlerde, böyle insanın evrendeki yerine, var oluşuna ilişkin inançlarını kökten sarsmaya aday bir konuda konuşmak, bilimsel makaleler yayımlamak, hatta American Cosmic gibi bir “UFOloji” çalışmasını “eşdüzeyli bilim insanlarınca gözden geçirilmiştir” (peer reviewed) notuyla birlikte Oxford Üniversitesi yayınlarından çıkarmak, CBS, CNN, France 24 gibi haber kanallarında konuya ilişkin programlarda, New York Times, Washington Post gibi gazetelerdeki yorumlarda “ben de aslında…” diye başlayan açıklamalar yapmak, özellikle Pentagon’un yayımladığı iki savaş uçağı kayıtlarından sonra hızla sıradanlaşmaya başladı. Şimdi adeta, modernite döneminde Darwin’in Türlerin Kökeni kitabının yarattığı bilimsel ve teolojik sarsıntılarla kıyaslanabilecek bir “ilk temas” olasılığı gündemde. 

Modernite döneminde, Darwin, Marx, Nietzsche, Freud insan, toplum, tarih hakkındaki varsayımları sarsmışlardı: İnsan tek hücreli hayvanlardan başlayan bir evrimin sonuncuydu; kapitalizm, tarihteki gelmiş geçmiş üretim tarzlarından yalnızca biriydi; sırada başkaları da vardı; “Tanrı ölmüştü”, insan artık yalnızdı; özne de sanılanın aksine, rasyonel bir varlık değildi, ayırdında olmadığı dürtülerin etkisindeydi.  

Kendi ayakları üzerinde durmaya başlayan kapitalizm, dünya pazarında “ekolojik hâkimiyetini” kurmuştu, artık küresel bir üretim tarzıydı. Kapitalizm emperyalizme dönüşürken savaş ekonomileri, finans krizleri liberal kapitalizmi devlet kapitalizmine dönüştürüyordu. Emperyalist kapitalizm içinde, hegemonya transferi, komünizm ve faşizmden oluşan üçlü bir dinamik, “yeniden paylaşım savaşlarını” gündeme getiriyordu; hem de tren, otomobil, uçak, telgraf, telefon, radyo, sinema, tank mitralyöz, el bombası, zehirli gaz gibi teknolojik “gelişmelerin” hızlandırdığı bir zamanın içinde…   

YENİ BİR DÜNYANIN KAPISINDA…

Bu moderniteyle bugünün zamanı arasında birçok benzerlik bulmak olanaklıdır. Düne kadar bilimkurgu romanlarına/filmlerine ait olan savlar, teknolojiler artık bizimledir. Bilgisayarlar yeni değil ama elinizdeki akıllı telefonun içindeki bilgisayar, Ay’a insan indiren bilgisayardan birçok kez daha güçlüdür. Bu bilgisayara, internet ve yapay zekâyı, “büyük veri”nin getirdiklerini; insan aklının sınırlarını zorlayan kuantum teorisini, kuantum bilgisayarını ekledik mi, yeni bir “dünyanın” kapısından içeri girmekte olduğumuzu görebiliriz. Dün kimsenin aklına gelmezdi ama bugün Çin bu teknolojileri kullanarak Ay’ın karanlık yüzüne, Mars’a araç indiriyor, 500 yıllık Batı merkezli yeni dünyayı şekillendiriyor.

Bu yeni dünya, “gözetleme-denetleme-veri madenciliği kapitalizminin”, insansız hava araçlarının, kendi kendine karar verebilen savaş makinelerinin, hipersonik füzelerin, uzay yarışlarının, tekno-totaliterizmin, hatta Yeni Faşizmin dünyasıdır.

Bu şekilde hızlanan zamanın dünyasında uygarlık, virüslerin (doğadan ya da laboratuvardan) getirdiği pandemi risklerinin, iklim, su ve gıda krizlerinin pençesindedir. Teknolojik gelişmelerin yönünü belirleyen, küresel ısınmaya, virüslere karşı mücadeleyi kâr öncelikleriyle sabote etmeye devam eden kapitalizmi, bugün yeni ve insanın gereksinimlerine daha uygun bir üretim tarzıyla değiştirerek bir “Yeni Modernite’yi şekillendirecek” siyasi irade yoktur. Sosyalistler, yeni teknolojilere, sınıf şekillenmelerine uyum sağlamak yerine, çoktan eskimiş bir modernitenin aklıyla hareket etmekte ısrar ettikçe de olmayacaktır. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları