Erinç Yeldan

‘Yeni’ Türkiye’nin Gençliğe Armağanı

11 Mart 2015 Çarşamba

TÜİK tarafından yayınlanan işgücü istatistiklerine göre 2014 yılında ortalama işsizlik oranı yüzde 9.9 olarak gerçekleşti. Bugünkü konumuz açısından daha önemli veri ise genç nüfus (15-24 yaş) içinde işsizlik oranının yüzde 17.8 olarak hesaplanması. İş gücüne katılmayı seçen ve iş arayan gençlerimiz arasında ortalama işsizlik rakamı bu: Yüzde 17.8. Söz konusu oranın komşumuz Yunanistan dahil, Avrupa’nın birçok ülkesinde yüzde 20’nin üzerinde seyrediyor olması bizi rahatlatmalı mı?
Sorumuzu bir de şöyle soralım: İş aramaktan vazgeçen ve öğretim faaliyetinde de bulunmayan gençlerimiz açısından durum nasıl? Dikkat ediniz, sorumuzun ana öğesi yukarıda değindiğimiz iş aradığı halde iş bulamayan gençlere, öğrenci olmayan ve iş bulma ümidini yitirdiği için iş aramaktan vazgeçen kesimi de eklemekte. Tanım gereği, böylesi bir gruba atfedebileceğimiz tek sözcük dışlanmışlık olabilir.

***

OECD ise bu kitleyi kısaca inaktif genç nüfus olarak nitelemekte ve NEET (Not employed, not in education, nor in training) sözcüğü ile betimlemekte. Yani özü itibarıyla, istihdam edilmeyen, eğitim ya da teknik/çıraklık/staj (talim-terbiye) öğretimi içerisinde olmayan, inaktif nüfus. OECD’nin 2013 eğitim raporu söz konusu gençler arasındaki büyüklüğü hesaplamış. Otuz dört OECD üyesi arasında inaktif genç nüfusun payının en yüksek olduğu ülke yüzde 35 oranı ile Türkiye olarak hemen göze çarpıyor. OECD ortalaması ise yüzde 15. Yani Türkiye’de kabaca her üç gencimizden birisi ne istihdam ediliyor, ne formel bir eğitim alıyor, ne de herhangi bir teknik/çıraklık öğrenimi içerisinde. Kısacası “boş oturuyor.” Bu orana en yakın değerler Meksika (yüzde 25) ve İsrail’de (yüzde 27) gözlenmekte. Bu dudak uçuklatıcı tespiti aşağıdaki 1 No’lu Tablo’da sergiliyorum.

Bu verilerin bir izdüşümü ise söz konusu 15-29 yaş genç nüfusun öğrenim konumuna ilişkin. OECD raporu, öğrenim süreci içinde bulunan genç nüfusun payını hesaplamış. Aşağıdaki 2 No’lu Tablo’da bu verileri sunmaktayız.

Verilere göre, genç nüfus içerisinde öğrenim süreci içinde bulunanların payı OECD’de ortalama yüzde 47 olarak hesaplanmış. Bu oran, Polonya ve Çek Cumhuriyeti’nde yüzde 48; Yunanistan’da yüzde 45; Slovenya’da ise yüzde 60’a ulaşmakta. Otuz dört OECD üyesi ülke arasında Türkiye’nin öğrenimde bulunan genç nüfusu sadece yüzde 32; bu da Türkiye’yi sonuncu sıraya yerleştiriyor.
Türkiye bir yandan 2023’te dünyanın ilk on ekonomisi içerisinde yer alma ve Avrasya’nın sanayi ve tasarım üssü olma hayallerini sürdürürken diğer yandan gençlerimizi eğitimden ve istihdamdan uzak atıl olarak dışlanmışlığa itiyor.
İşte “Yeni” Türkiye’nin üç çocuk sahibi, inançlı nesli...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları