Evin İlyasoğlu
Evin İlyasoğlu evini@boun.edu.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bir kuyrukluyıldız: Cemal Reşit Rey

13 Ekim 2021 Çarşamba

Cemal Reşit Rey, 7 Ekim 1985 tarihinde aramızdan ayrılmıştı. Onu geçen hafta BESOM Derneği’nin (Besteciler, Orkestra Şefleri, Müzikologlar Derneği) düzenlediği bir Zoom buluşmasında eski öğrencileriyle andık. Prof. Yalçın Tura, Prof. Dr. Ertuğrul Sevsay ve Dr. Aydın Karlıbel ile anılarımızı paylaştık ve onun tarih içindeki yerini bir kez daha değerlendirdik. Konuklarımızın çok güzel anıları vardı: 

Cemal Bey öğrencisiyle aynı zamanda arkadaş olurmuş. Müthiş bir kulak hafızasına ve duyuşa sahipmiş. Yeni bir partisyonu ilk bakışta okuma yeteneği, derslerde daldan dala atlayan anlatımıyla kendine özgü bir hocaymış. Gabriel Fauré’yi tanıması ve Türk halk müziği ile tanışması hayatının dönüm noktaları olmuş. Çok kolay beste yapabilir ama sonra o eserin varlığını da çok kolay unutabilirmiş! Hiçbir eserine opus numarası vermemiş çünkü eserlerini hep yeniden ele alıp işlermiş. Hoca olarak da katiyen katı bir sistemi yokmuş. 

Ağabeyi Ekrem Reşit, derin kültürüyle onu etkilediği gibi operetlerinin librettolarını da yazmış. Cemal Bey’i operet bestecisi olarak küçümseyenler olmuş; oysa operetlerde kullandığı armoni o kadar ince ve değişik renkler yaratmış ki! Melodiye çok değer verdiği halde çağdaş besteci Henry Cowell’ın getirdiği yeni müzik diline, örneğin onun üzüm salkımı gibi akorlarına da saygı duyarmış. 

Bu büyük müzik insanımız derin Osmanlı kültürü ile çağdaş Avrupa kültürünü birleştirerek yeni Türk müziğine kapıları açmış ve 1920’li yıllardan itibaren çağdaş Türk müziğinin yolunu çizmişti. Yaşadığı dönem, çalıştığı tarihi hocalar ve sayısı 100’e varan yapıtıyla sanat dünyamızda bir köşe başıydı. Onu geniş kitle, Onuncu Yıl Marşı ve Lüküs Hayat gibi operetleriyle tanır. Yapıtları Osmanlı’dan Cumhuriyete geçişin kültürel simgesidir. Uzun soluklu senfonilerinde gizemli İslam ilahilerinin soyutlaması, halk müziğinin aksak ritimleri ve Batı müziğinin polifonisi birleşmiştir. İlk kez müzik tarihimizde “senfonik şiiri” (müzikle resim yapmayı) o örneklemiştir. Örneğin Enstantaneler, İstanbul’un çeşitli semtlerini ve karakterlerini çizen minyatür fotoğraflardır. Fatih Senfonisi, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u alışını canlandırır. Hatıradan İbaret Bir Şehirde Gezintiler, Serencebey Yokuşu’ndaki bir yoğurtçunun çağrısından kaynaklanır.

ÇOKKÜLTÜRLÜ BİR AİLENİN ÇOCUĞU

Cemal Reşit Rey, 25 Ekim 1904’te Kudüs’te dünyaya gelmiş ve 7 Ekim 1985’te İstanbul’da ölmüştür. Çokkültürlü bir ailenin çocuğu ve Ekrem Reşit gibi çok yönlü bir sanat adamının kardeşidir. 19 yaşında, henüz Paris’te eğitim görürken İstanbul’a, Darülelhan’a (Melodiler Evi) hoca olarak çağrılır. Fesli beyler ve çarşaflı hanımlarla kurduğu bir koroda simizasyon usulüyle (notaları söyleterek) Mozart’ın Requiem’ini çalıştırır. Sonra bir trio, kuvartet, yaylı çalgılar orkestrası derken bugünkü İDSO’nun temeli olan Şehir Orkestrası’nı kurar. Bir yandan yeni kurulan radyoda “Piyano Dünyasında Gezintiler” programını düzenler, öte yandan Filarmoni Derneği’nin kuruluşuna önayak olarak İstanbul’da düzenli bir konser geleneği yerleştirir. Saray Sineması salonuna Avrupa’dan dostu olan nice ünlü müzikçiyi getirtir.

Ölümünden sonra ne yazık ki konser salonlarında onun yapıtlarını çok ender dinledik. Çünkü eserlerinde telif sorunu vardı. Bildiğimiz operet, revü ve Onuncu Yıl Marşı dışında birbirinden alımlı ve derin senfoniler, konçertolar, oda müzikleri, piyano solo, iki piyano, film müzikleri hatta çocuk oyunları için bile bestelerin sahibidir. 

Ben onun son zamanlarına yetiştim. Kendisiyle dergi, gazete, radyo ve TV programı için birçok söyleşi yaptım ve onun en son televizyon programını gerçekleştirdim. Ölümünden on yıl sonra yazdığım biyografi kitabının yenilenmiş 3. baskısı şu sıralar İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi tarafından yayına hazırlanıyor.

İBB Cemal Reşit Rey Salonu’ndaki Cumhuriyet Bayramı konserlerinde de onun birbirinden güzel iki yapıtı yer alacak: 28 Ekim’de Hasan Niyazi Tura yönetiminde İDSO Türk Sahneleri’ni çalacak, 29 Ekim’de Naci Özgüç yönetimindeki “Flarmonia İstanbul” Enstantaneleri seslendirecek.

Ne mutlu müzik dünyamıza ki Cemal Reşit Rey gibi bir kuyrukluyıldıza sahip olmuş.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları