Evin İlyasoğlu
Evin İlyasoğlu evini@boun.edu.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Metin And’ı ne kadar tanırsınız?

16 Kasım 2022 Çarşamba

Metin And (1927-2008) bu ülkenin yetiştirdiği en kültürlü insanlardan birisiydi. Birikimini paylaşmış, raflar boyu kitap yazmıştır. Onun adına İstanbul Sefaköy’de Ekrem İmamoğlu öncülüğünde kurulmuş bir kütüphane buldum. Ayrıca İmamoğlu’nun kurduğu daha nice kütüphane değişik semtlerde hizmet veriyor. 

Metin And, hukuk fakültesi mezunudur. Uğraşları ve bu ülkenin kültürüne kazandırdıkları saymakla bitmez. Ona telefon edersin: Telefonun ucunda kahkahalar, cıvıltılar ve ne soracağını hemen unutturuveren o taptaze öyküler sıralanır. 

- “Bir dakika ben başka bir şey için aramıştım sizi. Bir dakika, bir şey soracaktım!” Sesimi yükseltmeye çalışıyorum. Ne gerek var canım, nasıl olsa Metin And’ın sana çok söyleceği vardır. 

“Sahi, bugünlerde beni senin okuluna davet et de bir illüzyon gösterisi yapayım.” 

- “Amanın sevgili Metin Bey, siz koskoca profesör, derin bilgilerin sahibi, toplumun artık çok az yetiştirdiği o nadide çiçeklerden birisiniz. İllüzyon mu!?”

“Ne çıkar ki bırak şimdi bunları, gerçekten bak ne güzel şeyler yapıyorum, kocaman bir gazeteyi yiyiveririm. Ya da iğneleri yutuveririm. Yeni gösterilerim var. Hadi çağır beni!”

Bu kadarla kalsa iyi, bir başka takıntı daha vardır aramızda. Telefonu açar ve beni bulunca çok şaşırmışçasına:

“Aaa Evin İlyasoğlu, ne güzel sesini duymak. Bak sana bu sefer Mozart’ın unutulmuş operalarından bir konferans düzenlemeyi düşündüm.”

- “Ne olur unutulmuş olmasın, bu çocuklar tanınmışları da bilmiyor ki!” 

- “Yok yok onları nasılsa öğrenirler, ben unutulmuşları anlatırım. Harika filmler var elimde, mesela Mozart’tan ‘Bir Günlük Kral’...”

- “Bu operalar geniş kitle tarafından kabul görmediğine, tarih boyu bir kenarda kaldığına göre pek alımlı değiller yoksa ünlenirlerdi.” 

- “Yok yok, her birisi bir harika, hadi ben onları anlatmaya gelirim. Sana da hemen bir videobant kopyalayıp yolluyorum.”

İşte böyle unutulmuş, önemsenmemiş ayrıntıları bulup çıkaran kocaman bir devdir Metin And. Eğer onun gibi bir aydın bu ülkeden gelip geçmese acaba kim yaratırdı bale tarihini, Sultan Süleyman’dan başlayarak Türk müziğinin Batılılaşma sürecine ilgiyi, Osmanlı’daki sokak satıcılarını ve THY dergisinin her bir sayısında yıllar boyu yakaladığı, o herkesin gözünden kaçan minyatürlerdeki meslekleri? 1999’da yayımlanan Sultan Süleyman üstüne bir araştırmasını şöyle tanıtmışım: Acaba Metin And’dan daha çalışkan bir aydınımız var mı diye sorarım ara sıra! Her bir incelemesi ayrı tarihi değer taşır. Bu kez, öyle büyük ciltler içine yerleşmemiş, yaldızlı, görkemli fotoğraflarla donatılmamış, alçakgönüllü, küçücük bir kitapçık. Dost Yayınevi’nden çıkmış: “Tiyatro, Bale ve Opera Sahnelerinde Kanuni Süleyman İmgesi”. Girişte “Yüzyıllar boyunca Türkeri (Turkuerie)” anlatılmış. Türkeri ya da Doğu yaşamını konu alan yapıtlardan örnekler verilmiş. Ne gocunarak ne abartarak!

Mozart ve Kanuni’ye özel bir bölüm ayrılmış. Bestecinin Zaide, Saraydan Kız Kaçırma operaları ve Saray Kıskançlıkları başlıklı bale yapıtı Sultan Süleyman imgesiyle yazılmış. Bir başka bölüm Fransız oyun yazarlarına ayrılmış. Viyana kuşatmasını, Rodos kuşatmasını, Barbaros Hayrettin Paşa’yı ve nice Osmanlı tiplemesini karakterlerine katan tiyatro yapıtlarına örnekler vermiş.

Günler geçer Metin And evden çıkmaz. Bilgisayar kullanmaz, cep telefonu yoktur. Evdeki telefonu bazen nasıl açar, ona da şaşarım. Her türlü mekanik nesneyle uzlaşmamak için elinden geleni yapar. Bir bakıma yaşamı zorlaştırır. Kendi temposu içindeki alışageldiği süreci, yeni aygıtları öğrenmeyle yitireceği zamana yeğ tutar. Belki modernleşen aygıtlar içinde en çok kullanmaya razı olduğu şey fotoğraf makineleridir. Sizin bir resminizi çekmişse mutlaka gönderecektir. Ve çekerken de neden o makineyi kullandığını, hangi sonuçlarından memnun kaldığını izah etmiştir. Fotoğrafınız size gelecektir ama belki yüzünüze, boynunuza, saç tellerinize nazar boncukları kondurmuştur!

Ne zaman bir şey anlatmaya başlasa onu soluk almadan dinlemeye çalışırdım. Soluk alırsam zaman yitireceğimden bir şeyleri kaçıracağımdan korkardım. Ne çıkar birkaç saatliğine de soluk almadan yaşayıversen! İşte karşınızda bir derya, Metin Bey almış sözü eline anlatıyor...

Şimdi gençler bu derya adamın eserlerini onun adına kurulmuş İBB Metin And Kütüphanesi’nde okuyabiliyorlar. Teşekkürler Sayın İmamoğlu.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları