Evin İlyasoğlu
Evin İlyasoğlu evini@boun.edu.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Müzik dünyamızda tarihi bir hafta

18 Ekim 2023 Çarşamba

Valery Gergiev’i ilk kez 2002’de Moskova Nehri üstünde ENKA’nın inşa ettiği Moskova Konserevi’nin açılışında tanımıştım. Dışarısı eksi 20 dereceydi. Şarık Tara’nın yakın dostları ve gazetecilerden oluşan bir gruptuk. Konser başlamadan önce binayı gezdik, sonra da salona alındık. KGB ajanı kaynıyordu etraf. Dediler ki Putin geliyor konsere. Ve sahne yanındaki bir locada gazeteciler hazırlığa başladı. Ne şans ki Putin son dakikada gelip halkın arasına girdi ve tam da Güneri Civaoğlu ve benim, önümüze oturdu. Gergiev’i orada izlemek de geçen hafta AKM’deki Çaykovski konserini dinlemek de tarihi olaylardı. O büyük orkestranın bütün üyelerinin nabzı şefleriyle aynı anda atıyordu. Her bir çalgıdan aynı tını ve aynı nefes yükseliyordu. Çağımızın en büyük şeflerinden Valery Gergiev yönetimindeki 240 yıllık Mariinsky Orkestrası, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın çağrılısı olarak ilk kez Türkiye’ye gelmişti. Aspendos, Ankara ve İstanbul’da ayrı programlar çaldılar. İstanbul, AKM’deki konserin programında baştan sona Çaykovski vardı. Bestecinin ölmeden önce bestelediği son iki yapıtını dinledik: Fındıkkıran Senfonik Müziği (1891) ve ardından, son yapıtı olan 6. Senfonisi (1892). 6. Senfoni bitiyordu. Kısa bir zaman içinde Çaykovski ölecekti. Şef, çalanlar ve dinleyenler öyle bir huşu içindeydi ki salonda nefes bile alınmıyordu. Şef viyolonsellere dönmüş, adım adım eseri sonlandırmaktaydı. Müzik küçücük bir seste devam ediyordu. O huşu anında, salonun arkasından kocaman bir ses bravo diye bağırmaz mı! Birden bütün büyü bozuldu. Gergiev bir zaman o noktada kalmıştı. Eli hâlâ havadaydı. Ağır ağır indirirken bedenini bu densiz dünyaya, bizlere çevirdi ve soğuk bir selam verdi. Kuşkum yok ki o konsere kendi sesini duyurmak için gelen dinleyici yüzünden bütün salon utanç duydu.

HELMUT DEUTSCH VE KARTAL KARAGEDİK’TEN SCHUBERTİADE

Bariton Kartal Karagedik’i ilk kez 2010’daki soprano Zehra Yıldız’ı anma konserinde tanımıştık. Leyla Gencer yarışmasında Pretty Yende’den sonra ikinci gelmişti. Giderek sınırlarımızın ötesinde ün yaptı. Geçen hafta Cemal Reşit Rey Salonu’ndaki “Lied Akşamı”nda efsanevi lied piyanisti Helmut Deutsch eşliğinde Franz Schubert’in (1797-1828) liedlerini seslendirdiler. Romantizm akımını şekillendiren besteci Schubert, 31 yıllık yaşamına opera, senfoniler, oda müziği, şarkı demetleri ve nice piyano yapıtı sığdırmıştır. Genç yaşlarından başlayıp yaşamının son günlerine dek 634 lied besteler. Liedlerinde diğer yapıtlarında olduğu gibi duygusal bir melodi çizgisi ve zengin bir armonik doku vardır. “Lied”, şarkı ve şiirin evliliğidir. Sözlerle müzik arasında derin bir uyum sergiler. Liedler Schubert’in evinde yapılan “Schubertiade” adlı arkadaş toplantılarında zamanın ünlü şancıları ve bestecinin eşliğinde sunulmuştur. Cemal Reşit Rey Salonu’ndaki bu özel dinletide, Schubert için evrensel bir dil ve dönemler arası köprü görevi gören antik hikâyeler ve bu hikâyelerin mitolojik figürlerle bağlantısı ele alınmıştı. Ayrıca Wanderer (gezgin) teması bir çeşit huzur arayışını duyuruyordu. Kartal’ın ses rengi, şan ustalığı ve opera sahnesinde olmadığının bilinciyle dinamiklere dikkat eden seslendirisi; piyanist Helmut Deutch’un tuşlarda anlattığı öykülerle şarkıları tamamlıyordu.

ÖZGÜR AYDIN’DAN GOLDBERG ÇEŞİTLEMELERİ

Hemen ertesi akşam Cemal Reşit Rey Salonu’nda dinlediğimiz piyanist Özgür Aydın’ın seslendirdiği Goldberg Çeşitlemeleri de dinleyenleri büyüledi. İki gece art arda bu konserleri dinlemiş olan biz fani kullar, CRR’deki ortamın etkisinden bir zaman kurtulamadık. Büyük Bach’ın (Johann Sebastian), 1741’de 30 çeşitlemeden oluşan en uzun klavsen yapıtı “Goldberg Çeşitlemeleri”ni genç bir klavsen öğrencisi için yazdığı sanılmaktadır. Henüz piyanonun ortaya çıkmadığı yıllarda barok dönem sona ererken bestelenen bu dev yapıtı seslendirirken Özgür de bütün dinamikleri klavsen sesine ve o döneme göre ayarlamıştı. Dinlerken nefesimizi tuttuk. O gece J.S. Bach sadece olgun barok döneminin bestecisi değil, “bütün zamanların bestecisi”ydi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları