Ev duygudur, hafızadır da
Feridun Andaç
Son Köşe Yazıları

Ev duygudur, hafızadır da

21.05.2024 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Yaşanmış zamanların, unutulmuş hatıraların, tükenmiş duyguların barınağı olarak göremem evi. Dünyanın neresinde, hangi yerde olursanız olun; ev bir duygudur, sarıp sarmalayan koruyup gözetleyenin ötesinde bir duygu aurası... 

Belki başka tanımlar da bulunabilir buna. 

Sıklıkla “yuva”, “yuvamız” da denir. İn, barınak hiç de aynı anlama gelmez. 

Eve gidiş, eve dönüş, evde kalış... 

Evde olmak duygusu... Her biri başka duygu yumağıdır aslında. 

Evden gidiş duygusunu erken yaşlarda keşfettim. 

Sızılıydı. 

Bir tren yolculuğuyla “kopuş”un ne demek, özlemin ne menem bir şey olduğunu anlamıştım. 

Başka bir kent, başka “yaban/ cı ev”ler... Kendini kendin gibi hissedemeyeceğin yerler... 

Evet evet, bir “barınak” gibiydi her biri! 

Sana kendini hissettiren hiçbir şey yoktu çevrende. 

Otelleri bu evlere tercih etsem de geçiciydi. Gene de severdim otellerdeki yalnızlığı, o yaşanmışlık duygusunu. Bir sabah çıkıp gideceğini bilmek... Sonra başka sabahlara uyanmak... 

Kendi olmak derdinde biri için ev bir mabet gibidir. Sizi tanımlar, sizi biçimler. Renkleriniz, duygularınız, kokularınız vardır orada. 

Bir eve, bir çınar ağacı gibi kök salmayı isterdim. Birkaç kuşağın yaşanmışlığını taşıyan evler... 

Gördüm öylelerini. 

Yaşayarak yaşatılan duygular gibiydi her biri. 

Yıkılanları, hüznün kollarına bırakılanları da gördüm... Yerle bir edilip kanayan yara gibi duranları da. 

Bir ev nasıl kangrenleşir, onu da görüp hissettim. 

***

Benim masalcı halamın, yeryüzü cenneti bildiğim bahçeli evini unutamam. Bahçe, ev dediğinde orası; bir de babamın doğduğumuz kentteki havuzlu bahçeli ev gelir aklıma. Ve burnumun direği sızlar. 

Halamın bahçesindeki çeşme, kavak ve leylak ağaçları, huş ağaçlarının benekli gövdeleri, dinmeyen karga sesleri, söğütlerin hışırtısı, kuğurdayan kumrular, frenküzümlerinin mayhoş tadı... 

Benli yurt, benli bakış serenadı gibiydi her bir tını, ses, görüntü. 

Kopulamayan duygu, bırakılamayan yer, bağlanma nedir bunu orada öğrendim. Ailenin göç öykülerini dinledim. Kafkasya’dan, Hemşin’den göçüp göçüp gelenleri... Oğlunun ardından giden, onu evine döndürmeye çalışan kayıp babasının öyküsünü kaç kez dinledim o bahçelerde halamdan, babamdan. Kırım kıyım günlerinin tanıklıklarını yaşadım adeta... 

***

Libyalı romancı Hisham Matar, ülkesinin yakın tarihiyle birlikte kendini de anlatıp sorguladığı Dönüş anlatısında babasının kayıp öyküsüne döner sıklıkla. Bir süreliğine geldiği Bingazi’de, kentte iz bırakan mimar Guido Ferrazza’nın öyküsünden de söz eder. Kenti adımlarken ondan yansımalara döner yüzünü. Kentinin bugününde gördükleri, onca zaman ayrı/uzak kaldığı bir yere duyulan özlemle yaşanmışlık duygusunu hissettirir. Öyle ki o duygunun nesnesi bir “bina”nın görüntüsü onu duralatır. Şunları düşünür o an anlatıcı: 

“...insanın kendi içindeki değişimlerle tanıdık bir coğrafyanın yan yana geldiği anlarda hissettiği o garip heyecanı hissettiğimiz vakitlerdekine denk bir ruh hali içinde buraya geri dönüyorduk.”

Ondaki dönüş duygusunu var eden ev imgesini de şu soruyla karşılıyordu, Matar: 

“Yoksa insanın evinde olması bu mu demekti: Bütün dünyayı bir anda imkân dahilinde kılan bir yer miydi ev?” 

Ev, aynı zamanda bir “dünya”dır. Hafıza barınağı olmanın ötesinde yeryüzüne açılma, sonra dönülüp gelinen yerdir. 

Ne olursa olsun, nereye varırsak varalım gene de aidiyet duygusunu bulduğumuz, bizi biz yapan mekândır ev. Koruyucu, barındırıcı, gözetici yanını göz ardı edemeyiz ama aslolanı da sanki biçimleyiciliği. Orada kendimizi bulmamızdır. Behçet Necatigil’in “Evler” şiirini o nedenle severim. 

Bir de “uzaktaki başkalarına” kendimiz anlatabildiğimiz yer olmasından dolayı bağlıyımdır eve, evin sıcaklığına. 

1- Hisham Matar, Dönüş, çev. Yasemin Çongar, 2022, Siren Yay., s. 247

Yazarın Son Yazıları

Türkiye’nin Doğu sorunu: Bu bir ‘Kürt reformu’ mu?

Yıllardır “sorun” olarak, temcit pilavı gibi ısıtılıp duran Kürt realitesi palyatif öneriler, siyasi manevralarla bugüne kadar taşındı.

Devamını Oku
05.12.2025
Kendi sesini bulmak

- Bu yazıyı bekleyen okuryazara

Devamını Oku
21.11.2025
Farkında olmak da erdemdir!

Bir çıyanı kınayamam.

Devamını Oku
07.11.2025
‘Labirent’ neyi anlatır?

Amin Maalouf, bir dünya romancısı.

Devamını Oku
24.10.2025
Suçlar, suçlular, müritler

Baştan başlayalım dilerseniz.

Devamını Oku
10.10.2025
Yazı yordamı

Her şey bir şeydir, belki de!

Devamını Oku
26.09.2025
Karanlığınız kadarsınız!

Borges, kendi körlüğünden söz ederken şunu diyordu...

Devamını Oku
12.09.2025
‘Ah, bu sessizliği anlat!’

'Nefes almak isteyen okur için...'

Devamını Oku
29.08.2025
Çürümenin göstergeleri

Türkiye’nin bugünkü gerçeği birçok açıdan irdelenmeye değer.

Devamını Oku
15.08.2025
Türkiye’den çürüme manzaraları: (1) Sayın dolandırıcı!

Size hanımefendi ya da beyefendi demeyeceğim çünkü siz bir hırsız, bir dolandırıcısınız!

Devamını Oku
01.08.2025
İroni değil, gerçek!

Bugün size, Anadoluhisarı’ndaki Şeyhülislam Yasincizâde Abdülvehhap Bey Yalısı’nda bir sabah kahvaltısında buluştuğum Ali Rıza Bozkurt ile yaptığımız uzun sohbetten söz etmek istiyorum.

Devamını Oku
18.07.2025
Cicero’nun cesareti var mı?

Lucius Cornelius Sulla dönemi; Roma’nın yozlaşmaya, siyasal erkin de çürümeye başladığı bir dönemdir.

Devamını Oku
04.07.2025
Geleceği kurmak için: Kütüphane

Şunu hemen söyleyeyim ki kütüphanem ile oldukça özel belgeler barındıran arşivimin bazı “açgözlü sahaflar”ın eline düşebileceği düşüncesinden dolayı endişeliyim!

Devamını Oku
20.06.2025
Aydınlanma nerede başladı, değişim nereye kadar?

Köy Enstitüleri bir uyanış hareketiydi. Tarım toplumu olan Türkiye’nin kırsal kalkınmasıyla değişim dönüşüme uğrayabileceğinin ilk hamlelerindendi.

Devamını Oku
06.06.2025
Kendimizi unutmamak için

Annem öldü.

Devamını Oku
23.05.2025
Benim İstanbul çağım

Benim İstanbul çağım

Devamını Oku
09.05.2025
‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

Devamını Oku
25.04.2025
Hayal değil, gerçek!

Hayal değil, gerçek!

Devamını Oku
11.04.2025
Sen beni dönüştür

Sen beni dönüştür

Devamını Oku
28.03.2025
‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

Devamını Oku
14.03.2025
Görebilseniz eğer...*

Görebilseniz eğer...*

Devamını Oku
25.02.2025
Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Devamını Oku
11.02.2025
Çaltıözü’de sabah

Çaltıözü’de sabah

Devamını Oku
28.01.2025
Kendi ‘kör kuyu’larımız

Kendi ‘kör kuyu’larımız

Devamını Oku
14.01.2025
Uğultulu zamanlar

Uğultulu zamanlar

Devamını Oku
31.12.2024
‘İlgilen ve ilişkilen’dir

‘İlgilen ve ilişkilen’dir

Devamını Oku
17.12.2024
‘Sen bana neler öğrettin?’

‘Sen bana neler öğrettin?’

Devamını Oku
03.12.2024
Anlatısız toplum

Anlatısız toplum

Devamını Oku
19.11.2024
‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

Devamını Oku
05.11.2024
Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Devamını Oku
22.10.2024
Edebi buluşmaların anlamı

Edebi buluşmaların anlamı

Devamını Oku
08.10.2024
Kötülüğü nerede aramalı?

Kötülüğü nerede aramalı?

Devamını Oku
24.09.2024
Kapitalizmin çirkin yüzü

Kapitalizmin çirkin yüzü

Devamını Oku
10.09.2024
Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Devamını Oku
27.08.2024
Belleğin çağrısı

Belleğin çağrısı

Devamını Oku
13.08.2024
Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Devamını Oku
30.07.2024
Eski sözlerde, yeni bakışlar

Eski sözlerde, yeni bakışlar

Devamını Oku
16.07.2024
CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

Devamını Oku
02.07.2024
Bir bahçe kurmak

Bir bahçe kurmak

Devamını Oku
18.06.2024
Bize dokunan hikâyeler...

Bize dokunan hikâyeler...

Devamını Oku
04.06.2024