Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kadını tutkusuyla esir aldılar
Biyolojik evrimde genetik kodlar işlenirken, kadını erkekten ayıran en büyük özellik olduğuna inandığım “tutku” ya ne zaman sıra gelmiş bilinmez. Yaklaşık 400 milyon yıl önce sudan karaya çıkan omurgalılarda tutkunun henüz şifrelere yerleştirilmediği kesin de, ondan sonrası biraz muğlak olmalı…
O zaman atlayarak gidelim; mağaralara… Milyonlarca yıldır aynı güdülerle ve ne yazık ki aynı ilkelliğiyle günümüzde de süren üreme ve sonra da işbölümü safhaları, tutkunun yerleşiminde rol oynamış.
Soyunu devam ettirmede bir taşıyıcı, dünyaya getirici ve de koruyucu rolü üstlenen kadının ilk tutkusu yavrusu olmuş olmalı. Avcı rolünü, ne arada derede kaptığı belli olmayan erkek elinde sopayla av peşindeyken, kadın da çocuğunun resmini mağara duvarına çizerek tutkusunu kazımıştır.
Erkek evrenin hangi kayıp halkasında kazandığını bilemediğimiz fiziksel güçlülüğü ile yetinip, düşünsel gelişiminde bir adım geri kalırken, kadın zekası ve tutkusuyla öne geçmiştir diye düşünüyorum. Erkek, kadının tutkusunu sürdürmesine kendi rahatı için, onu kontrol ederek, kendi belirlediği alanlar içinde izin vermiş olmalı.
Erkek, evrimsel gelişim içinde, günümüzün çekirdek ailesinde bile hala sürdüğüne inandığım o büyük çatışmada, kadının tutkusunu sürdürmesini yarattığı düzenin bir sigortası olarak görmüş. Erkeğin bu yöndeki eksikliğini hisseden kadın rahatlamış olmalı.
Hükümran erkeğin, takındığı güç maskesinin ardındaki görüntüsünün, mahremindeyken tek tanığı olmak kadına yetmiş. Güçlüye asıl anlamda sahip olduğuna inanan kadın, erkek çıkıp gittikten sonra kapının yüzüne kapanmasına razı olmuş böylece. Gerçi, intikamını da almıştır, kendi usulünce…
Erkek ne zaman ki kadının her türlü üretimden gelen gücünü fark etmiş, bu kez de onun tutkusundan yararlanmaya karar vermiş. Özellikle siyasetteki liderlik savaşında, güç gösterisinde, çevresindeki kadını sahip olduğu niteliklerinden ziyade tutkusuyla kullanmış.
Tutkusunu sürdürmesine bir erk tarafından, ona izin verildiği alan ve ölçüde uygulama alanı bulabilen kadın, kendisini bu yolla bir şekilde kanıtlayabildiği için kullanılmaya boyun eğmiş. Sosyal yaşamındaki, özellikle benzerleriyle olan çatışmasında ancak böyle; bir güce tapıp, kendini onda bularak öne çıkabileceğini düşünmüş.
Yalnızca eğitimiyle değil ama aklını, tutkusu da kullanarak özgürleşen, toplumda nitelikleriyle, kaliteleriyle yer edinen kadınlar gittikçe çoğalmış. Ama daha dün, “Kadın mıdır nedir?” aşağılanması ile anılıp, bugün, “Kadına insan olarak değer verildiğinde sorun çözülür” geri dönüşünü içine sindirenler, hala kullanılmaya devam ediyor.
Kadını, erkeğin “heves” inden ayıran “tutku” yu; kolay terk edemeyişini, gelemeyişini; vaz geçemeyişini; paylaşamayışını; inadını bambaşka platformda tartışmak varken; nerden nereye!
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde, kadının tutkusunun bir sömürü nedeni olmaktan kurtulması dileğimle…
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti