Bu kadar garip bir sezon geçirmedik. Umarım bir daha da geçirmeyiz. Pandemi koşulları bir yana, bomboş tribünler önünde futbol oynamak en kötüsü. Bu nedenle tüm takımları verdikleri mücadele nedeniyle kutlamak gerek.

Şimdi 21 haftanın sonuna geldik, Ligi yarıladık ama ara vermeden maçlara devam ediyoruz. Ne var ki transfer yapabiliyoruz. İlginç olan onca yokluk içindeki kulüplerimizin yine yeni yeni borçlar edinmek için birbirleriyle yarışarak transfer işlerine dalmaları.

KİM YERLİ?

Ve tabii bu transfer döneminin yıldızı tartışmasız Mesut Özil. Hemen herkes Mesut’a övgüler yağdırmakta birbiriyle yarışıyor adeta. Oysa ki o Almanya Milli Takımı’nı seçtiğinde hatırladığım kadarıyla onu savunan bir tek ben vardım, medyada adeta bir linç kampanyası yürütülürken. Mesut’un doğduğu, büyüdüğü, yetiştiği ülkenin takımını seçmesinin yadırganmaması gerektiğini savunmuştum hep. Ama biliyorsunuz bizde hiç özeleştiri yapmadan rüzgara göre “U dönüşü” yapmak o kadar olağandır ki.

TARAFTARI KIZDIRDI

Mesut’u Arsenal formasıyla en son 28 şubat 2019’da Bournemouth maçında izlemiştim. Çok iyi oynamış, gol atmış ve Arsenal o maçı 5-1 kazanmıştı. Adeta dans eder gibi parmaklarının ucunda oynaması çok güzeldi. O maçla birlikte “Mesut yeniden kazanılıyor” diye sevinen Arsenallılar çoktu. Ama sonra yeniden ilişkiler bozuldu yönetimiyle. Kadroya giremedi. Maaşında indirim yapmak istemedi. Sonra kulüp maskotunun parasını ödemeye kalkması bardağı taşıran son damla oldu. Taraftarı kızdırdı. Ve sonunda yılan hikâyesine dönen Arsenal-Mesut ilişkisi Arsenal’ın çöküşünün simgesi olarak gösteriliyor. Ardından ciddi bir transfer teklifi de almadı Mesut. Sonra Fenerbahçe devreye girdi herkesin bildiği gibi. Güzel bir pazarlama ile Mesut Türkiye’de artık.

SAHADA KONUŞACAK

Mesut gibi bir oyuncunun Türkiye’ye gelmesi tabii ki güzel. Mali kısımlarına, bu paralar nasıl bulunuyor, neden Avro ödeniyor falan, oralara hiç girmiyorum. Sanırım biraz karışık durumlar var. Ama bu transferin diğer “Dünya Yıldızları”nın gelişinden farklı bir yanı olduğu Türkiye’deki yankılarından açıkça görülebiliyor. Nedendir bilinmez hemen herkes Mesut’la ilgili olumlu bir şeyler söyleme derdinde. Bunun nedeni Almanya Milli Takımı’nı seçtiği halde şimdi bir Türkiye takımına gelmesi olabilir mi mesela? O zaman baştan Türkiye milli takımını seçen Yıldıray’ların, Nuri’lerin ne suçu var? Mesut’un Alman Milli Takımı’yla kupa kaldırması nedeniyle kariyerini övenler Yıldıray ya da Nuri Alman Milli takımını değil de Türk Milli Takımı’nı seçtikleri ve kupa kaldıramadıkları için üzgünler mi?

Bakın iş nerelere kadar gidiyor. Buralara uzanmasının nedeni de ne yazık ki yine biziz. Spor da, futbol da evrensel bir olay. Takımlarda yerli oyuncudan çok yabancı futbolcu var. “Elin çocuğu, evin çocuğu” lafları heyecanla söylenmiş laflar olabilir ama bu sözlerin köpürteceği ırkçı, ayrımcı kapıları da düşünmek gerekiyordu.

İşin garibi bu konuşulanların hiçbir hükmü yok. Futbol çok şükür hâlâ sahada oynanan bir oyun. Top Mesut’ta. Sahaya çıkacak topunu oynayacak. Ona bakacağız.