Ortada büyük bir hakem skandalı var. Emenike ardı ardına en hafifiyle üç sarı kartlık hareket yapıyor; oyun durmadan dışarı çıkıyor, forma çıkartıyor, tribünlere hareket çekiyor. Tüm bunları sahadaki ‘altı hakemden biri’ bile görmemiş olabilir mi? Kaldı ki Fırat Aydınus tam da olayların olduğu yerdeydi? Peki bu hareketlerin karşılığı kitapta sarı kart gösterilmesi gereken hareketler olarak geçmiyor mu? İki sarı kart da kırmızıya dönmüyor mu?
‘Göre göre kart göstermemek’ sadece hakem yorumu olarak değerlendirilebilir mi? Ya da kurallar takımına göre değişiyor mu? Bu arada hakeme ‘gözüm üstünde olacak’ diyenlerden maç sonrası tık yok. Belli ki Beşiktaşlı’ hakem gözler üstünde olunca geçer not almış.
Aslında biz neyi tartışıyor neye hayret ediyoruz ki? İşler bu ülkede hep böyle yürümüyor mu? Duruma göre kanunlar değişmedi mi? Şike tapeleri bir anda okus pokus ortadan kalkmadı mı?
Tamam hakemler baskı altında ve ben hep onları savundum bugüne kadar ama sırf düdük çalacağım diye adaletten bu kadar ödün vermek çok fazla. Gelin olayı bir de tersten düşünelim.
Emenike Beşiktaşlı olsaydı
ve o hareketleri yapsaydı o hakem yine o kadar sessiz kalabilir miydi? Adım kadar eminim ki Emenike anında kırmızı kartı görür ve bir Allah’ın kulu bile hakemi hatalı görmezdi. Kısacası kurallar farklı işlerdi.
Kurallar kişilere göre kurumlara göre farklı işliyorsa biz neyi tartışıyoruz ki?
Hakem 84. dakikada yanlış adama sarı kart gösterdi diye koskoca maç ilk dakikadan itibaren tekrarlandı bu memlekette. Üstelik yeni transferler de o maçta oynatıldı ve şampiyonluk mücadelesinin seyri değiştirildi.
Neden mi?
Çünkü forma rengi farklıydı.
Şimdi Emenike ileride affedilir ya da daha önce olduğu gibi apar topar başka takıma transfer olur. Fırat Aydınus ve ekibinin bir iki puanı kesilir ama gelecek sezonda Saracoğlu’nda bol bol derbi alır. Olan şampiyonluk yarışında darbe yiyen Beşiktaş’a olur.
İnsanın içinden kalemi, laptopu bırakıp şu ülke futbolu denen çirkefi terk edesi geliyor.
Yoksa çok önceden mi yapmak gerekirdi bunu?