Bu Kadar Çaresiz miyiz?

29 Ağustos 2012 Çarşamba
\n

\n

\n

\n

Eh, artık ünlü sayılır, üstelik yönetici konumlarda, üstelik köşe yazıyor, üstelik sık sık TV ekranlarında boy gösteriyor. Doğrudan Girelim bitirelim şu işi diyenlerden değil, daha kötülerden, çaresizlerden”. \n

\n

Dediği özetle şudur: Yavuz Sultan Selim zamanından beri Şii imparatorluğuna Osmanlı set çekmişti. Şimdi Cumhuriyet Türkiyesi ön planda.\n

\n

Akıllı Amerika da durumu iyi değerlendiriyor. Zaten Büyük Ortadoğu dedikleri de budur. 50 yıllık bir proje olan Ortadoğunun ve Afrikanın yeniden şekillendirilmesi gündemdedir. Arap Baharı denilen hareket de ülkeleri demokratikleştirmek ve ABDye endekslemek istiyor. Sırayla dönüşecek bu ülkeler: Suriye, sonra İran, sonra Pakistan, Afganistan.. öyle gidecek işte. \n

\n

***\n

\n

Yaşadığımız bu sıkıntılı günlerde benzerleri pıtrak gibi piyasayı kapladığı için adını yazmaya gerek duymadığım bu prototip yazarımıza göre tablo böyledir. Peki sonuç: Yazarımız, üslubundan, kelimeleri seçişinden belli,demokratlığına halel getirmek istemiyor, seçeneksizlik demokratlığı kurtarmanın en iyi yolu diye düşünüyor her halde. Engel olamıyorsan zevk almaya bak der gibi yazıyor. Kısa, ama kesin yazıyor: Türkiyenin önünde fazla seçenek yokmuş, küresel sisteme ve ABDye endekslenmişiz bir kere, Ben bu oyunda yokumdiyebilir miymişiz? Acı, ama gerçek buymuş. \n

\n

Böylece seçeneksizliğin önümüze koyduğu acı gerçeği öğrenmiş oluyoruz. \n

\n

Peki utanmak nedir, onu da öğrenmiş oluyor muyuz?\n

\n

***\n

\n

Dedikleri gibi mi? Gerçekten çaresiz miyiz? \n

\n

İnsanoğlu en iyi çareleri, çıkış yollarını böyle zamanlarda üretir. \n

\n

Tarihi iyi okursanız, çarıklı erkân-ı harp yorumlarına pabuç bırakmazsanız, karşınıza çıkan, çözümsüz bir denklem gibi sırıtan hesaplarda da yanılma payı olabileceğini görür, seçeneklerinizi çoğaltabilirsiniz. \n

\n

Bir sayın bakalım, başta ABD, emperyal güçler bugüne kadar kaç projelerinde yanıldılar, başarısızlığa uğradılar? Vietnamdan başlayın, Domuzlar Körfezinden geçin, Cezayire uğrayın, Iraktan çıkın... Hepsinde de halkların kendi sorunlarını kendilerinin çözmesine izin vermek istememiş, çıkarlarını gizleyecek örtülerin atında dolap çevirmişlerdi. Milyonlarca insanı yok ettiler, birbirine düşürmeyi başardılar. Yenilerek çekip gittiklerinde geride enkaz bıraktılar. \n

\n

Acı, ama ortak olmaktan başka çare yok mu diyeceğiz? \n

\n

Gerçekler teslim olmak için değil, değiştirilmek içindir. \n

\n

Doğrusunu isterseniz, bilerek ya da bilmeyerek yapılan, ama sonuçta yılgınlık yaratan yorumların, planlarını uygulayabilmek için çaba gösteren güçlerin projeksiyonlarının parçasına dönüştüğünü, sansürle, otosansürle, yalan haberlerle, embedded gazetecilik marifetleriyle çoğaltıldığını da unutmuyoruz bunları söylerken. Önemli olan gerçeği görmek, onu değiştirme iradesini gösterebilmektir. \n

\n

Bütün mesele teslim olmamakta. \n

\n

***\n

\n

İnsan önce beyninde teslim olur. Sonra yürek boyun eğer. Boynun bükülmesi sonraki iştir. Diz çöktüğünüzdeyse her şey bitmiş demektir. \n

\n

Peki beyin nasıl teslim oluyor?\n

\n

Korkudan başka bir nedeni yoktur teslimiyetin.\n

\n

Ama korkunun nedeni nedir diye soruyorsanız, o kadar çoktur ki, sayfalar yetmez saymaya. Şu günlerde en sık rastlananı statü yitirme korkusudur, sürüden ayrı düşme korkusudur, rüzgâra karşı durursam yıkılırım korkusudur. \n

\n

Nereden bilecekler rüzgâra karşı durmanın insanı diri tuttuğunu, insanı insan yaptığını.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları