Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Dış Politika Dediğin...

26 Eylül 2014 Cuma

IŞİD, rehine Musul Konsolosluğu mensuplarını serbest bıraktı. Nerede bıraktığını sormayın, önemi yok. Herkes mesut, mutlu ve bahtiyardır. Gösteri muhteşem olmuş, Türk dış politikasının önü açılmış, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da BM’de rahat rahat “derin” siyaset yapması mümkün hale gelmiştir. Her ne kadar Sayın Erdoğan’ın az sayıda dinleyiciye hitap ettiği söylense de bu çok saçma bir iddiadır ve zaten de konuşma metni herkese dağıtılmamış mıdır?
Önemli olan kimin dinlediği değil, onun ne söylediği, kime seslendiğidir.

***

Ne söyledi Sayın Cumhurbaşkanı?
Daha bir iki gün öncesine kadar diplomasi diline yakışır müphem çizgilerde gezinmekte olan dış politikanın ABD temasları sırasında, büyük bir öngörü mü demeli, uzgörü mü demeli, istiare üzerine hızlı beyin fırtınası ya da istişare sonrası şimşek çakması mı demeli bilemedim, yerine oturduğu görülüyor. Önemli olan neticedir ve netice; iç politikanın dış politika ile olan korelasyon katsayısının hızla irtifa kazanması ile maksadın, maksudun ve dahi 9-10 yaşlarına inen ve milletimizce büyük bir memnuniyetle karşılanan türban özgürlüğünün hasıl olmasının, gönüllerde yarattığı mehabetin...

***

Ne diyon len sen!..
Bunlar münafık laflarıdır. Gerçek biraz daha başka bir yerde geziniyor. İşin aslı hızlı U dönüşlerinin içeride atılan adımlarda herhangi bir sapmaya yol açmamasıdır. Dış politika dışarıdakilerle yapılır. Kıvrak olacaksın. IŞİD’se IŞİD’le, Obama ise Obama ile, Esad ise Esed ile. Durmayacak ve düşmeyeceksin. AKP’nin alaylı diplomatlarının, devlet ve hükümet adamlarının diplomatik konuşmaların lastikli üslubundan anlamadığını zannedenler yanılıyorlar. Pekâlâ da oluyor işte. Ters köşeye yatanlar kalksınlar da baksınlar manevralardaki kıvraklığa.

***

Peki, sadede gelelim.
Obama dedi ki: Şu Suriye işinde artık işin muhaliflerin silahlı zaferi ile sonuçlanacağı hayalini bir yana bırakın. Muhaliflere, ki onlar da gücü kırılmış ÖSO’nun takım elbiseli kravatlı takımıdır, destek olacağız Esad’lı ya da Esad’sız gerekli siyasi sonucu elde edeceğiz. Pekâlâ, öyleyse öyledir.
Obama dedi ki: Biz havadan, Arap ülkelerinin desteği ile Irak ordusu, Kürtler, Suriye’deki muhalifler karadan IŞİD’i bitireceğiz. IŞİD’e destek verenler de artık desteği kessin. Pekâlâ, zaten yoktu; peki, tamam kestik. Bize de bir iş düşerse...

***

Sadede gelemiyoruz.
Gelemiyoruz, çünkü durum karışık. Obama dünya lideri olarak konuşuyor; yalnız Suriye, Irak, İsrail. Filistin konularında nizam vermiyor, Ukrayna’yı da diline doluyor. Ve öteki dünyanın temsilcisi Lavrov müstehzi bir edayla dinliyor.
Tepişme yakındır diye geçti içimden. Yakınmış. Lavrov, Obama’nın konuşmasını “uluslararası hukuki belgelere bağlı kalmadan aklına estiği gibi güç kullanmayı bir hak olarak gören adamın konuşması” diye nitelemesin mi! Nitelesin, bana ne! Ben bu kargaşada memlekette ne olup bittiğine bakarım. Türban anaokuluna ne zaman inecek diye meraklanırım. Milis kuvvetleri ne zaman kurulacak, münafıkların sesi ne zaman kesilecek, namaz polisi ne zaman işbaşı yapacak, diye sorarım.

***

Dış politika, Osmanlı hayalleriyle göz boyamanın, din devleti planını yürütmenin, iç politikanın selametinin öteki adıdır. Fazla dert etmeye gerek yoktur. Adı üstünde dıştır; gerektiğinde dışarıdaki güçlerin ne yaptığına, ne istediğine bakarsın, dönersin, çizersin; U olur, L olur, O olur, ne önemi var. Aslolan hak bellediğin yolda gitmektir.
Ayak sürüyene de... Ergenekoncu dersin, Paralelci dersin, eh artık Allah ne verdiyse...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları