Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Weimar dersleri

14 Haziran 2015 Pazar

“Seçmen ne dedi, ne mesaj verdi?” tuhaflığını bir yana bırakalım; çünkü öyle bir ortalama karakter, fikirde zikirde bir muhteremler grubu yoktur. En iyisi durum saptamasından sonuçlar çıkarmaya bakalım. Bunu yaparken siyasi partiler alanı ile sınırlamayalım kendimizi; o bölük bölük seçmenlere de kulak verelim. Kısaca CHP’yi yerinde saydıran, MHP’ye bir miktar oy bahşeden, AKP’ye “in aşağı” diyen, HDP’ye de “geç barajı bakalım ne olur” diye seslenen karmaşık bir tablo ile karşılaştık. İyi oldu. Bu tabloda bizi yakından ilgilendiren, -AKP’yi bir türlü terk edemeyen liberallere kulak asmayın siz- CHP, HDP ve onlara oy veren kitledir. MHP’nin seçim öncesi, sonrası AKP iktidarı ile ilgili inanması zor, “hesap verecekler” türü sözlerine de, ülkedeki gelişmelerden hiçbir şey anlamadığını gösteren “klasiğine” de dikkat ediyoruz kuşkusuz.

***

Ama geleceği, iki partiye oy veren, kendisini hızla siyasallaştıran kitlede görüyoruz. CHP’de kimilerinin dile getirdiği “onarım”a bire bir olmasa da benzeyen, kapıyı açacak bir anahtar bu kitleye aykırı düşmez. Neyi onarıyoruz? Yolsuzlukların hesabının toplu bir anlayışla sorulmasını, ülkeyi zorbalığın eline bırakan yasaların tek kalemde süpürülüp atılmasını, boyun eğen bir kuşak yetiştirmek için kodlanmış eğitimde molla düzeninin yıkılmasını ve daha pek çok önemli kalemde, yargıda örneğin, katillerin hukuken, siyaseten hüküm giymesini sağlayacak düzenlemeleri içeren bir onarımdır bu.

***

Bu kadardır. Devamı, üçüncü partinin; kitle partisinin siyasetine, eylemine bağlıdır. Evet böyle bir imkân var. Ve kuşkusuz imkân aynı zamanda tehlike, risk demektir. Burada Oktar Türel Hocamızın “ ‘Uzun’ XIX. Yüzyılda Orta Avrupa” adlı harikulade eserinden (Yordam Kitap) bir iki alıntının ufuk açıcı olabileceğini düşünüyorum. Türel aktarıyor: “Weimar kenti tarih ve kültür açısından zengin, liberalleşme ile toplumsal ve siyasal enerjisi harekete geçirilmiş, ama (i) hızlı kentleşme, sanayileşme, (ii) geçmişteki toplumsal ve siyasal belirsizlikler dolayısıyla büyük çalkantılar geçirmekte olan bir kent türüdür.” Bu kent türünün Türkiye’nin toplumsal siyasal haritasını pek güzel örnekleyen İstanbul’a benzediğini aktaralım da devamını getirelim:

***

“Weimar kentinde yaşayanlar her türlü sürprize açık, kırılgan bir toplumsal ortamın kalıcı olamayacağını, ekonomik ve siyasal hayatın er geç krize sürükleneceği algısına sahiptir. (...) Siyaset sınıfının beceriksizlik, bencillik ve yolsuzlukları, siyasal rejimin geçmişteki otoriter geleneklerden kendini kurtaramaması, kapitalistlerin açgözlülüğü (...) etnik kültürel kimlik farklılıkları, ayrımcılık, sömürü ve işsizlik (AKP Türkiyesi’ndeki gibi) iktidarın kentli hayat tarzına müdahalesi... Bu patlayıcı alaşım düzenin mağdurlarında ancak otoriter bir yönetimin toplumsal kırılganlığa çare olabileceği düşüncesini besleyebilir. Weimar Berlin’inde böyle bir toplum psikolojisi Hitler’in iktidara yükselmesinde önemli katkı sağlamıştır.”

***

Bu uzun ama değerli alıntılardan sonra kısa sürmüş Weimar Cumhuriyeti’nde iktidardaki sosyal demokrasinin böyle bir tablonun sunduğu olanağı öteki siyasal güçlerin de katkısıyla nasıl heba ettiğini bilmem hatırlamak gerekir mi? Hazindir, derslerle dolu bir hikâyedir. Böyle, sonu benzemesin, iki parti ve siyasallaşmış kitlenin yarattığı olanakla, akılsızlığın besleyeceği bir tehlike önümüzde duruyorsa hem sevinip hem kaygılanmayalım mı?
Benzetmeler topaldır derler, peki topal da olsa ders verip önümüz sıra yürümez mi?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları