Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Terrible Türk
Yıl 1948. Londra Olimpiyatları’na gidiyoruz. Uçakta güreş kafilesiyle birlikteyiz. Diğer sporcular bir gün önce gittiler. Güreşçileri önceden tanımıyordum. Yolculuk esnasında tanıştık. Nasuh Akar’lar, Gazanfer Bilge’ler, Celal Atik’ler, Yaşar Doğu’lar ve Mersinli Ahmet aynı kafiledeyiz. Hepsi Anadolu çocukları. Yolculuk boyunca uçak içinde yaptıkları espriler çok hoşuma gitmişti. Kafile olarak Aksbridge denilen olimpiyat kampusuna gittik. Bütün dünya milletlerinden sporcular da orada. Henüz, güreş sporunun evrensel boyutu yok. Yalnız umutlar engin. Güreş karşılaşmaları Empress Salonu’nda yapıldı. Bizimkiler çok başarılıydı. Rakiplerini teker teker ezmeye başladılar. İngiltere’de hayli geniş bir ilgi topladı güreş takımımız. Özellikle 52 kilo güreşçimiz Nasuh Akar için basında “Terrible Türk” manşetleri atıldı. Sadece o değildi tabii. Hepsi harikalar yarattı. Hiç unutmadığımız hatta dünyanın bile unutmadığı karşılaşmalar oldu. Bunların birinde Gazanfer Bilge, Celal Atik ve Yaşar Doğu rakipleriyle aynı anda güreşiyorlardı. Son dakikalarda bu güreşçilerimiz birbirlerine bir bakış fırlatıp sanki sözleşmiş gibi aynı anda rakiplerini tuşa getirdiler. Enteresan bir görüntü olmuştu bizler için.
\nGazanfer Bilge, final karşılaşmasından bir gece önce ağır bir hastalık geçirdi. Ağzından kan gelince umudumuz kırılmıştı. Rakibi de İsveçli ve dünya şampiyonu idi. Buna rağmen hasta hasta güreşmeye çıktı Gazanfer Bilge. İsveçli rakip, Bilge’yi çok kötü durumlara soktu. Ama sonunda bu hasta adama bir kuvvet geldi ki sormayın. Rakibi altına alıp sarmayı taktıktan sonra şampiyonluğu kazandı.
\nÇoğu artık hayatta değil. İsimleri kaldı yadigar. Ama Türk gibi kuvvetli sözünün dünyada yerleşmesine neden oldular. İşin en ilginç yönü de son madalya merasimi idi. Dört serbestte, iki de grekoromendeki şampiyonlarımızın madalya merasimleri sırasında Türk bayrağının direğe çekilmesini yaşlı gözlerle izledik. Daha da önemlisi, İstiklal Marşımız o kadar fazla çalınmıştı ki Wembley Stadı’nı dolduran, genç-yaşlı, siyah-beyaz yüz bin kişi civarındaki insan marşımızın sonuncu defa çalınışında mırıldanmaya bile başlamışlardı. Bundan da anlaşılacağı gibi o günden bugüne dünyada, sosyal ve sportif alanlarda büyük değişimler oldu. Türkiye’de de öyle. Ne var ki biz 1948’e göre çok değişmişiz ama aynı oranda gelişememişiz. 2 altın, 2 gümüş, 1 bronz ile dünyayı ayağa kaldırıyoruz. Ne yazık ki hamasi nutuklar atmakla ülkeler gelişmiyor. Bir türlü bunun ayırdına varamıyoruz.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- ‘Hepinize test yapalım, bakalım kim ne kadar geçiyor!’
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt