Başbakan Erdoğan’ın sözlerini mırıldanıyorum, anılarda kalan bir şarkı, şiir gibi:

“Türkiye’yi büyütecek olan, tıkır tıkır işleyen bir demokrasidir!”

Erdoğan, Pakistan gezisine çıkacağı için CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını dinlemeden Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) 67. Genel Kurulu’ndan ayrılırken epey alkış aldı bu sözleriyle.

Ne de olsa delikanlı bir devlet adamı, sıkıysa alkışlamasınlar!

Başbakan Pakistan’da, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’yla birlikte savaş örgütü NATO zirvesi için Chicago’daydı.

Gündemde Afganistan’ın işgali, füze kalkanı, işbirliğinin güçlendirilmesi, savaş bütçesinin üye ülkeler tarafından paylaştırılması falan vardı.

***

İşte ne olduysa tam bu sırada oldu...

Bir haber bomba gibi patladı:

İsrail, Akdeniz’e döşenecek boru hattı ve Limasol’da kuracağı doğalgaz santralı karşılığında, Rumlardan 20-30 bin komando askerini yerleştireceği askeri üs talep etmişti.

10 gün önce İsrail, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hava sahasına savaş uçaklarıyla girip bunalım yaratmıştı.

Sabah gazeteye gelirken bu olup bitenleri düşündüm.

Neler olup bittiğini benim yurdum insanı bilmiyordu. O, günlük geçim tasasına düşmüştü.

Öğretmenler, memurlar gece taksi şoförlüğü yapıyor, yoksullar kömür ve gıda yardımı bekliyorlardı.

İsrail, “Van münit” restinin öcünü almak için kollarını çoktan sıvamıştı.

***

Mavi Marmara gemisi Gazze’ye yardım için bir ülkenin karasularına girebilir miydi?

Uluslararası deniz hukuku ortada dururken, böyle bir eylem günahsız insanların canını almış, Erdoğan da “van münit” restini Davos’ta çekince kendisini Ortadoğu’nun lideri sanmıştı.

Baskıcı rejimlerde ezilen, horlanan Arap halkı, seslerini çıkaramadıkları için Erdoğan’ın posterlerini taşıyarak içlerini dökmüşlerdi.

Zaman çabuk geçiyor...

Eh, demokrasimiz de tıkır tıkır işliyor...

500 üniversiteli genç tutukluymuş, gazeteciler zindandaymış, milletvekilleri içeride yatıyormuş, işsizlik artıyormuş, terör belası sürüyormuş...

Boş ver paşam, boş ver!

Gemisini yürüten kaptan bu devirde...

Çilalı taş devrini yaşıyoruz sanki, parlatabildiğin kadar parlat...

***

Sarığı, kara çarşafı, tesettürü millete “tıkır tıkır işleyen demokrasi” diye yuttur, ABD’den aldığın Uludere katliamı istihbaratını gizle, “vur emrini” kimin verdiğini söyleme.

Tıkır tıkır işleyen demokrasilerde olur böyle şeyler...

KKTC kurulduğundan bugüne değin hiçbir İsrail Başbakanı Güney Kıbrıs Rum kesimine gitmedi ama üç ay önce inadına ziyaret etti.

İsrail, kardeş Azerbaycan’la da yakın ilişkiler içinde, bilmeyenler için söyleyeyim.

İsrail Başbakanı Netanyahu Türkiye’ye şu mesajı veriyor:

“Ben bölgede seninle işbirliği yapmadan da yaşayabilirim, haberin olsun!”

Devlet adamlığının kitabında “delikanlılık” yazmıyor. Bu delikanlılık Fransa’da sökmedi, Sarkozy’nin tüm kurnazlığına karşın.

Libya’yı o bombaladı NATO güçlerinden önce, yakın dostu Kaddafi’yi devirmek için.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise sandığa gömüldü.

***

Ne savaş çığırtkanlığı ne de delikanlılık.

Malatya’ya füze kalkanı, Suriye, Irak, İsrail’le aramızın bozuk olması, Netanyahu’nun Kıbrıs Rum kesiminde 10 milyar dolarlık doğalgaz santralı yatırımı, 10 bin işçinin tümünün ülkesinden gelmesini şart koşması...

Güney Kıbrıs’ta “küçük İsrail” kurulacağını, 50 bin kişinin geleceğini Ada’daki Rumlar söylüyor, ben değil.

Bu olup bitenleri salt izliyoruz...

Umurumuzda değil!

Demokrasimiz tıkır tıkır mı işliyor, fıkır fıkır mı, yoksa şıkır şıkır mı, kararı siz verin!

Sakın ola ki şu deyişi unutmayın:

“Görünen köy kılavuz istemez!”

\n\n