Hikmet Çetinkaya

Faşist diktatör...

12 Mayıs 2015 Salı

Atatürkçülüğü, dini kullanan bir darbeci, demokrasi ve özgürlük düşmanı bir diktatördü...
Hem 68 hem de 78 kuşağının hayatını çaldı, aralarında çocukların da bulunduğu 50 kişiyi darağacında astırdı...
Dile kolay, 650 bin kişiyi gözaltına aldıran, 178 kişiyi işkenceyle öldürten bir zalimdi...
Vicdansızdı!
Sözde Atatürkçü bir yobaz, cemaatlerle iş tutan bir darbeci...
210 bin davada 230 bin kişi yargılanmıştı...
Hayatımızı çalan, “Asmayalım da besleyelim mi” diyen, Türkiye’ye siyasal İslamı getiren yolu açan, şeriatçılarla pazarlık yapan, elinde Kuran sallayanlara öncülük yapan biriydi o!
Milyonlarca kitabı evlerden toplayan, yakan, antidemokratik yasaları çıkaran, darbeci 1982 Anayasası’nı halka oylatan vicdansız adam 98 yaşında öldü.
35 yıl önce yapılan bir askeri darbe... Kin ve nefret tohumları aslında 35 yıl önce toprağa serpildi... 

***

Seçim ve Partiler Yasası...
Dincilik sarmalında siyaset, kör milliyetçilik duygularının filizlenmesi.
Şimdi karşınızda duran fotoğrafa iyi bakın!
İki tür milliyetçilik var günümüzde:
“Laik milliyetçilik, dinci milliyetçilik!”
Her ikisi bıçak sırtı gibidir.
Kimilerine göre Kenan Evren “laik milliyetçi” olarak bilinir ama öyle değildir. O çok kötü Atatürk heykelleri, büstleri yaptırıp Türkiye’nin dört bir köşesine dikerek ne yaman Atatürkçü olduğunu göstermeye çalışmıştır.
Sözde Atatürkçü diktatör Evren, cemaatle iş tutmuştur 1982 Anayasa oylaması öncesi...
Fethullah Gülen, Kenan Evren’in danışman kurmaylarıyla bir masaya oturup anlaşma sağlamıştır.
Nurcuların Yeni Asya kolundan kopuşu bu yüzden olmuştur Fethullah Gülen ve yol arkadaşlarının...
Tüm bunlar olurken genç insanlar işkenceyle öldürülüyor, emekçiler, aydınlar, yazarlar, gençler, sosyalistler, komünistler, devrimciler, demokratlar zindanlara atılıp yargılanıyordu...
Gözaltı süresi 90 gündü...
Kendi acılarımı, hüzünlerimi, sabaha karşı evimin nasıl basıldığını anlatmayacağım...
Kenan Evren’in ölüm haberini aldığım saatte bir çığlık attım...
Can Dündar’ın deyişiyle “gençliğimizi elimizden alan” adam ölmüştü.
Ben de genç sayılırdım 12 Eylül’de...
Umutlarım vardı, sevinçlerim, çocuklarım...
Annem sağdı, 60 yaşına bile gelmemişti.
O öldü ama onun yapıtları var hayatımızın içinde...
Bir sağdan bir soldan diyerek, Mustafa Kemal’in kurduğu Türk Dil ve Türk Tarih Kurumu’nu, DİSK’i kapatarak, mal varlıklarına el koyarak, dinci derneklerin kılına bile dokunmayarak...
Sözüm ona laik, demokratik hukuk devletini koruyordu!

***

Devrim kelimesine “Netekim belki Türkiye’de de Rusya ya da Küba devrimi gibi şey oluverir” korkusuyla “inkılap” diyen zalim, hesap vermeden öldü.
Anaların, babaların, eşlerin, çocukların, kardeşlerin ahı tuttu!
Kenan Evren’in cenaze törenine bakalım hangi emekli generaller katılacak, gerçekten merak ediyorum...
Dedim ya iki tür milliyetçilik ivme kazanıyor Türkiye’de...
Laik milliyetçilik, dinci milliyetçilik...
İkisi bıçak sırtı gibidir.
İkincisine Türk İslam Sentezi ve Kürt İslam Sentezi de diyebiliriz...
Asker - sivil fark etmez!
Dürüst insan gerçekleri söyler, özellikle kendisini perdelemez, dün neyse bugün öyledir...
Bugün kimi eski generaller, laik milliyetçi, hatta şoven duyguların tutsağı olmuş kimi siviller gibi, ama gerçek kimliklerini saklamayı yeğliyorlar...
Emekli generaller de aynen öyle!

***

Konuyu fazla dağıtmadan yazıyı bitirmek gerek...
Netekim öldü 98 yaşında...
Üstelik hesap vermeden, gençliğimizi, hayatımızı çalarak çekip gitti...
Kurduğu siyasal, toplumsal, hukuksal düzen ise ivme kazanarak sürüyor...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları