Böcekle yatıp böcekle kalkıyoruz kaç gündür...\n

Arkadaşıma soruyorum:\n

“Sende böcek var mı?”\n

Gülerek yanıt veriyor:\n

“Ben böcek ilacı kullanıyorum, yok artık!”\n

Bir başka dostum uyarıyor:\n

“Dikkat et, sende geyik çıkma olasılığı bir hayli fazla...”\n

Gülüyorum:\n

“Ne geyiği?”\n

Yanıt veriyor:\n

“Muhabbetle karışık yaban geyiği!”\n

Tweet atıyor bir okur:\n

“Dikkat ayu çıkabilir...”\n

Günlerimiz böyle geçiyor işte...\n

Başbakan Erdoğan’ın ofisinde böcek çıkmış ya, herkes onunla ilgili.\n

***\n

Televizyonlarda tartışma programları böcek üzerine...\n

Her konunun uzmanı arkadaşlar gece yarılarına dek “dinleme” yani “böcekleme” konusunda derin bilgileri izleyicilerle paylaşıyor.\n

Başbakan’ın böceği halkımızı yakından ilgilendiriyor ama ODTÜ öğrencilerinin üzerine polisin gaz bombası yağdırdığını, bunun “bir insanlık suçu olduğunu” nedense konuşmaktan çekiniyorlar.\n

Başbakan’ın böceği bir yıl önce ortaya çıkmış oysa...\n

ODTÜ olayları çıkınca gündem nasıl değiştirilecek?\n

Böcekle!\n

Al o zaman sana bir kaplumbağa, oyalan oyalanabildiğin kadar...\n

***\n

Ben bugün darbeleri, özellikle 12 Eylül 1980 sürecini yazacaktım.\n

Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın sorgularının bitmesini, şu TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun raporunu...\n

AKP’li Nimet Baş ne demişti:\n

“Faili meçhul cinayetlerin organizasyonu kozmik odalarda yapıldı...”\n

Merak ediyordum tüm bunları...\n

Orgeneral Eşref Bitlis’in uçağını kim düşürmüştü? Uğur Mumcu, Cem Ersever, Behçet Cantürk, Savaş Buldan, Mehmet Sincar, Çetin Emeç, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dursun cinayetlerinin arkasında hangi derin güçler vardı?\n

Sivas’ta Madımak Oteli cayır cayır yanarken, asker ve polis niçin canilere müdahale edip yangını söndürmemiş, seyirci kalmıştı?\n

Aslında bunları oturup konuşmamız, yazmamız, tartışmamız gerekirdi...\n

***\n

AKP 10 yıldır iktidarda...\n

Üstelik oylarını çoğaltarak...\n

Demokratik, özgürlükçü bir sivil anayasa yapılacak, AB’ye adım atılacaktı.\n

Ne oldu, neler değişti?\n

Böcek kanatlandı...\n

Yoksa bu uçuçböceği miydi, kırmızı renkli siyah benekli!\n

Öyle olmalı...\n

Şimdi yeni bir oyun sahneye konulmak isteniyor...\n

Polis savcılıktan izin almış; polisler 28 Şubat için TBMM Kütüphanesi’nde gazeteleri tarıyormuş.\n

Vatan’ın Levent İçgen imzalı haberine göre işe Cumhuriyet’ten başlamışlar.\n

Bizim gazetenin arşivi herkese açık...\n

Ne gerek vardı TBMM Kütüphanesi’ne gitmeye?\n

Sırada beş gazete daha varmış habere göre!\n

İlginç!\n

***\n

28 Şubat’la birlikte, Susurluk’ta ortaya dökülen “siyaset-mafya-çete” üçgeninin üzerine gidilse, “kanlı mı geliriz, kansız mı”, “gulu gulu dansı yapıyorlar”ın yanıtında yatan gerçekler bir aydınlatılsa daha iyi olmaz mı?\n

Hedefte yine Cumhuriyet gazetesi var...\n

Önemli olan o dönemin medya patronları, siyasetçilerdir, gazeteciler değil...\n

Yazdıklarımız çizdiklerimiz ortada...\n

Ben ne böcekten korkarım, ne dinlenmekten ne de darbeci faşist Evren’den, Şahinkaya’dan ya da şundan bundan...\n

Doğru gördüğümü yazarım...\n

Verilmeyecek hesabımız yoktur Cumhuriyet gazetesinin bir çalışanı olarak.\n

Ne bankaların içini boşalttık ne de generallerle bir araya gelip pazarlık yaptık.\n

***\n

Polis arkadaşlar, Cumhuriyet’in 1994-1997 yıllarındaki birinci sayfa manşetlerine iyi baksınlar...\n

Terörün nasıl tırmandığını, faili meçhulleri, Hizbullah’ın derin güçler tarafından nasıl kurulup eğitildiğini görecekler...\n

Üstelik “Ben Hizbullah’ım” diyen milletvekillerini...\n

Dört kısım tekmili birden...\n

Benden söylemesi!