Gece başlamıştı kar... Sabaha dek sürdü... Gün aydınlandığında önce güneş yüzünü gösterdi... Bir süre sonra yeniden beyaz kelebekler gibi uçuşmaya başladı...\n

Yazı masamın başına geçtiğimde göz gözü görmüyordu...\n

Odamın penceresinden dışarıya baktım her zaman olduğu gibi.\n

Beyaz örtü kuşatmıştı Ermeni mezarlığını...\n

O anda aklıma Hrant Dink’in Arkadaşları’nın yaptığı açıklama geldi.\n

Açıklamayı okudum başından sonuna dek...\n

Heceler, uyaklar kafamın içinde birbirine karıştı... \n

İçimden bir şeyler koptu. Ezgilerin karanlığında yolculuğa çıktım...\n

Bu zalimlik, alçaklık kimin adına yapılıyordu?.. \n

***\n

Abdi İpekçi’nin 33. ölüm yıldönümüydü dün...\n

1 Şubat 1979 akşamı otomobiliyle evine giderken Nişantaşı’nda silahla vurularak öldürülmüştü, trafik ışıklarında beklerken.\n

Abdi İpekçi, Doğan Öz, Cevat Yurdakul ve öteki cinayetler 12 Eylül sürecinin yol haritasıydı aslında.\n

Nasıl bir haber kirliliği vardı, dün gibi anımsıyorum...\n

Sağcı gazeteler, İpekçi cinayetini silah kaçakçılarının, KGB ajanlarının, Bulgar gizli servisinin işlediğini manşetlerine taşırken, CIA’nın Türkiye şefi Paul Henze önemli bir rol üstleniyordu.\n

İpekçi de silahla vurulmuştu, Doğan Öz de, Cevat Yurdakul ve daha birçok kişi de...\n

Hrant Dink de Osmanbey’de güpegündüz öldürülmemiş miydi 17 yaşındaki Ogün Samast adlı tetikçi tarafından?\n

***\n

Türkiye’deki faili meçhul cinayetler dün olduğu gibi bugün de aydınlanmıyor...\n

Daha doğrusu, tetikçiler bulunuyor ama “öldür” buyruğunu veren büyük patron ve yardımcıları ortaya çıkarılmıyor...\n

Hrant’ın öldürüleceğini istihbarat birimleri biliyor ancak üstünü örtmeyi başarıyor.\n

Onun için Hrant’ın Arkadaşları haykırıyor:\n

“Hrant için, adalet için!”\n

Ali Öz Trabzon Jandarma Komutanı... Cinayet ihbarını örtbas ettiği iddia ediliyor... Dönemin Trabzon valisi asayiş toplantılarında kendisine bu konuda bilgi verilmediğini, bu nedenle vicdan azabı çektiğini açıklıyor... İstihbarat elemanı Erhan Tuncel işin içinde... Mahkeme Tuncel’i salıveriyor...\n

***\n

Trabzon jandarması, polisi her şeyin farkında... İstanbul valisi, emniyet müdürü bu konuda bilgi sahibi...\n

Cinayeti örtbas etmek isteyenlere, “muhbiri susturun” diyenlere niye hesap sorulmadı?\n

Hrant’ın Arkadaşları bakın ne diyor:\n

“Cinayet ihbarının örtbas edilmesinden haberdar subay ve astsubay sayısı 10’dan fazla. Bazıları olayı soruşturan müfettişlere yalan ifade verip sonradan açıklamada bulundular.\n

Örtbas işinden rahatsız olup ‘sorarlarsa anlatırız’ diyen iki subaya müfettişler hiçbir şey sormadı. Neden? Bunlar ‘ülke yönetiyorum’ diyen insanın merak etmesi gereken şeyler değil mi?”\n

***\n

Hrant Dink’in Arkadaşları düzenledikleri basın toplantısında, cinayetin işlenmesinde devletin tüm kademelerinin bulaştığı bir suç olduğunun altını çizerek, önemli savlar öne sürdü:\n

“Cinayet ihbarının hasıraltı edilmesi ve cinayetten sonra evrakta sahtekârlık yapılması olayları cezasız kaldı. Hiçbir görevli soruşturulmadı. İstanbul polisi cinayet sonrası olay yerini en iyi gösteren kamera kayıtlarını daha ilk gün alıp yok etti...”\n

Gazetecilik yaşamımda pek çok faili belli ama meçhul kalan cinayete tanık oldum...\n

Bu cinayetlerde salt tetikçiler bulundu, çoğunda bulunmadı.\n

***\n

Prof. Dr. Muammer Aksoy, evinin önünde silahla öldürülmüştü 22 yıl önce 31 Ocak’ta akşam saatlerinde...\n

Uğur Mumcu, Gaffar Okkan, Musa Anter, Mehmet Sincar, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu ve yüzlerce insanımız...\n

İster sağcı, ister solcu, ister Türk, Kürt, Ermeni...\n

Kim olursa olsun!\n

Terör bir insanlık suçudur...